Reşat Yiğiz

YAŞLILARIN, BATMAN POLİSLERİ İLE MAÇI:

Sene 1980’ler. Batman Emniyeti’nin başında 195 boyundaki polislerin amiri Süleyman Atılgan var. Polislerle maç aldık. Maça çıktık ki ne görelim Süleyman Atılgan’dan başka diğer futbolcular genç. Biraz ürktüm tabii. Ne de olsa arada yirmi otuz sene yaş farkı var. Süleyman aynı zamanda benim asker arkadaşım. O kadar iri elleri vardı ki; futbol topunu tek eliyle kavrıyor, takım arkadaşlarına ‘hadi ulan, oynayın” diye bağırıyordu ama golleri yemesine de engel olamıyordu. Ben bile sol bek oynamama rağmen kafa ile Süleyman’a bir gol attım. Merak etmemeniz için sonucu söylüyorum. Sonuç:TPAO yaşlılar takımı-Batman Polisgücü: 8-0.

Ata İnci: Ata İnci de bizim ünitede idi. Bizim futbol maçlarımıza imrenir, zaman zaman da takımda yer alırdı. “Ben de senelerce İstanbulspor’da oynadım” derdi. Bir kaç defa da aramıza katıldı rahmetli. Frikik olduğu zamanlarda topun başına koşar. “Bana bırakın,  doksana takayım bu topu” derdi ama topu doksana takmak bir yana bir tek gol bile atamadı.

İkmal Baş mühendisliğinin bir maçı vardı.  Hakem de Mehmet Ata İnci idi. Maç TPAO sahasında oynanıyordu. Hakemin her faul çaldığında iki takım oyuncuları Ata Bey’in başına hurra hücum ediyorlardı. En sonunda devre bitti, hakemliği bana teklif etti Ata bey. Ben kabul etmedim ama sonunda hakemliği başkasına devretmesini bildi.

İKMAL BAŞ MÜHENDİSLİĞİ İLE MAÇIMIZ

Ünitelerin içerisinde en kuvvetli takımlardan biri İkmal Baş Mühendisliği takımı idi. Salih Eren, Vahap Akbaş o takımdaydı. Ben de Müdüriyet takımının takım kaptanıyım. Yılmaz Tekince de bizim takımda. Maça başlamadan önce Yılmaz çorabının içerisine bir bıçak koymuş. Kıran kırana maç başladı. Ne oldu bilmiyorum, Yılmaz Tekince çorabının içerisindeki bıçağı çıkardı, narayı attı. İkmalciler de taşları alarak Yılmaz’ın etrafını çevirdiler. Bana takım kaptanı olarak iş düşüyordu. Bıçakla taşların arasına girerek işi yumuşattık.

İkinci devre başladı. İkmal takımı bizden üstündü, maç 1-0 aleyhimize devam ediyordu. Yukarıda bahsettik ya takımda oynayacak listeleri maçlardan önce veriyorduk. Adnan Gümüştaş Bölge Müdür muavinimizdi. Hiç futbol oynadığını görmemiştim de duymamıştım da. Arkadaşlara ‘bir forma da bana getirin’ demiş, kısa şortlu formayı giymiş, ısınma hareketleri yapıyordu.  Bana seslenerek, “Selami oyuncu değiştir, beni takıma al demez mi?’ şaşırdım kaldım. Çünkü listede ismi yoktu. Oynatmak için tek seçeneğim vardı, diğer takımı ikna etmek. Öyle de oldu, oyuncu değişikliği yapıldı, bir hışmınan oyuna girdi Adnan Bey ama…

ÜRETİM MÜDÜRLÜĞÜ İLE MAÇIMIZ

Üretim Müdürlüğü’nün takımı çok iyi idi. Çünkü o takımda ihtiyarlar takımından buldozer Şahin Göndiken vardı. Maçı askeriye sahasında yapacaktık. Batman futboluna hizmet vermiş Mehmet Apari de bizim futbolcumuz. Mehmet Apari, “Mutlaka bu Şahin’i etkisiz hale getirmeliyiz” demişti. Maç başladı, kıran kırana mücadele devam ediyor. Bir yerde Şahin ile Mehmet Apari çarpıştı. Mehmet  ‘eyvaaah’ dedi. Ayağı kırılmış. Cankurtaran’la hastaneye gönderdik. Ayağını alçıya almışlar, Beşiri’ye göndermişler. Mehmet Apari epeyi yatakta yatmıştı. Hep birlikte lokum yaptırarak “geçmiş olsun” dedik ona. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim