* ‘Raman’ denilince akla kara altın gelir. İlk petrolcü Cevat Eyyüp Taşman, Raman dağından önce Midyat-Hermis köyünde petrolü keşfetmiş. Raman dağı, dönemin petrolcüleri için tam bir laboratuar alanı olmuş.

*500 Petrol kuyusunun olduğu Raman’da 70 yıldır petrol üretiliyor. Dünyanın az yerinde böyle uzun süreli rezerv vardır. 1870’li yıllarda dedesinin köyü satın aldığını anlatıyor Zeve Alikan (Yakıtlı) köyünün muhtarı Abdulsamet Gezici: “70’li yıllar öncesine kadar burası şen bir köydü. 365 seçmenimiz vardı. Şimdi 20 haneye düştük.”

PETROLCÜLERİN İZİ BURADA

Raman dağı deyip geçmeyin…

Dönemin Cumhurbaşkanları, Başbakanları, Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanları, Türkiye’deki ilk petrolcüler, Jeologlar ve petrol mühendisleri ‘kara altın’ın gün ışığına çıkması için Raman’ı adeta mesken tutmuşlardı.

2. Dünya savaşı sonrası Türkiye’nin üzerinde titrediği petrol, bu coğrafyada keşfedilmiş.

Raman dağının dili olsa da ‘petrol öyküsü’nü yazanların anılarını anlatabilse.

Raman dağının her karışı emektir.

Petrol kuyularının olduğu sahalarda kim bilir o emekçiler ne sıkıntılar yaşamış?

Emektar kuyu ‘Raman-8’’de 1364 metre derinliğinde petrol bulunca yer yerinden oynamış.

Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, eşi Mevhibe hanım ve kızıyla birlikte Ankara’da bazı mebuslarla birlikte kuş uçmaz kervan geçmez bu topraklara geliyor; avucuna aldığı o ‘kara altın’ı içine çekip “İşte petrolümüz” demiş.

DDY raylarını Diyarbakır’dan Batman’a kadar uzatmış.

İşte bu nedenle Raman, bu ülkede petrolcülüğün okuludur.

Türkiye’de sinema filmlerinin gösterime girdiği ilk yer ‘Raman’ kampıdır.

Dönemin Siirt Valisi, Beşiri Kaymakamı, henüz ilçe olmayan Batman’ın nahiye yöneticileri de bu kamptaki sosyal tesislerinden yararlanıyordu.

PETROLCÜLERİN ÖYKÜLERİ

1947 Yılında TP’den önce maden teknik aramada çalışan 86 yaşındaki Mahmut Yıldırım, Meymuniye boğazındaki petrol sahası ile Raman’daki yılları ‘Yüz yüze Batman’ kitabında anlatıyor:

“Meymuniye boğazı da bir dönemler petrol için çok önemli bir bölgeydi. Kamp şefimiz Abdurrahman Durukal’dı. O dönemler MTA’da çalışıyorduk. Petrol aramalarında darbeli kuleler vardı. Şimdiki gibi kuleler modern değildi. 24 saatte kuyudan ancak 6 varil petrol alabiliyorduk. O zaman Raman dağı eteğinde küçük rafineri bulunmuştu. MTA’daki sicilim 70’dir. Meymune boğazında Ankara köşkü benzeri 3 katlı bina vardı. Zillek köprüsü yoktu. Babam köprü inşaatında çalışırdı. 1947’de işe başladığımda maaşım 30 kuruştu. Sonradan maaşım 2.5 liraya yükseldi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Raman’a geldiğinde bize el salladı, sohbet etti. O dönemlerde çalışma koşullarımız ağırdı. Sabah, akşam çalışırdık. Bize askeri tahin veriyorlardı. Tahin içindeki ekmeği peynir sanırdık. Arpa ekmek ile tahini beraber yerdik. Bazen tahin-ekmeği hafta sonu eve götürdüğümüzde çocuklarımız kapışırdı. Suçeken’den Batman’a gelebilmek için Dicle Nehri’ni sal ve kayıklarla geçiyorduk. 1961 yılında Rusya’dan aldığım gazlı otomobil, 29 liraya bana mal olmuştu. Aracı aldığımda kimsenin aracı yoktu. Mühendisler bile aracıma binerdi. Aracımı keleklere bırakıp Dicle’den Meymuniye, ardından da Raman’a çıkardık. Raman dağının yolunu dinamitlerle açtık... Operatör Hacı Türko Öztürk’tü. O traktörüyle Raman dağının yolunu açmıştı... Raman’da ne su vardı ne de yol. Merhum Fahrettin Özdemir ağanın köyünden Raman dağına su çıkarırdık. O arkadaşlarımın çoğu şimdi hayatta değil, mekanları cennet olsun. Belki de biz de yakında öleceğiz. Bizden sonraki jenerasyon Raman’ın ne şartlarda kurulup bugünlere geldiğini bilsin…”

ŞİMDİ Kİ RAMAN!

20 Haneli ‘Zeve Alikan’a yani Yakıtlı köyünden Batman’a bakınca bir an 5 yıl önce ‘Yüz Yüze Batman’ kitabında konuk ettiğim Mahmut Yıldırım’ın anlattıkları gözümün önünde canlandı. Dün gibi hatırlıyorum kahvede sohbet ettiğimiz Yıldırım, yıllarını MTA ve TPAO’ya verdiğini anlatıyordu.

Yakıtlı’nın hemen girişinde 4 at başının olduğu ‘282 nolu’ kuyunun önünde konuştuğum muhtar Abdulsamet Gezici de bir petrol emekçisi.

30 Yıldan sonra emekli olan Gezici, kara altının kendileri için bir yaşam biçimi olduğunu söylüyordu: “Raman’da doğduk, burada öleceğiz. Bu dağı karış karış biliriz. Eskiden burası çok şendi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bize okul yaptı. Köyümüzü de TP ile kardeş yaptı ama maalesef dünün kazanımlarını TP de unuttu eski yöneticiler de. O dönemler haftada 2 gün köye bedava yakıt verilirdi. Buradaki taş konakta önemli mühendisler vardı. TP’nin yabancı ve yerli mühendisler için yaptığı tesisler tek kelimeyle mükemmeldi. Aradan 60 yıl geçmesine rağmen bu tesisler ayakta...”

Evet, Raman dağı petrol tarihinde önemli bir yere sahip ama maalesef adını petrolden alan bu şehrin petrol müzesi yok.

Evet, tarihi dokusuyla Batman’ın Hasankeyf ve diğer ilçelerindeki eserlerin geçmişi 14.000’i dayanıyor ama 100 yıl öncesine kadar petrol aramalarının yapıldığı bu bölgede müzenin olmaması büyük eksiklik.

 Futbol takımının adı petrol, şehrin logosunda petrol, bazı semtlerin adı petrol, birçok iş yeri ve mekanın adı petrol ama ne acı ki bu şehrin petrol müzesi yok...