Röportaj: Melek Barış
 
Ortmenim ez Tirkî nizanim
 
Kürt Dilini Araştırma ve Geliştirme Derneği atölye çalışmalarında Eğitmen olarak yer alan Vildan Ergül Tileği ile Kürt dili üzerine dikkatinizi çekeceğine inandığım bir söyleşi gerçekleştirdim. Söyleşinin kafanızdaki birçok soruya yanıtlar getireceğine inanıyorum.
 
Kürtçe’nin çok zengin bir dil olduğuna vurguda bulunan Ergül Tileği,“Kürtçe 90 yıldır yasaklı bir dil. Yıllarca konuşulamadı.  Bir gazete, dergi veya kitap basılamadı. Zengin bir dil olmasaydı bugüne kadar çoktan biterdi” dedi.
 
İlkokuldan aklında kalan tek şeyin, “Ortmenim ez Tirkî nizanım” olduğunu söyleyen Mamoste Vildan, anılarından ilginç kesitler de paylaştı.
 
 
Kürt dilinin Dünya dilleri arasındaki yeri ve zenginliği hakkında ne söylersiniz?
 
Her dilin kendine özgü kuralları, özellikleri ve kalıpları vardır. Diğer dillerden ayrılan farklılıklarının yanı sıra, ortak yanları da vardır. Bu nedenle bazı dillerin ortak özelliklere ve benzer kurallara sahip olmaları son derece normal ve doğal bir durumdur. Kürtler, yerleşik olarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırları içinde yaşamaktadırlar. Kürt Dili, Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer almaktadır. Farsça ile aynı dil grubundandır. Birçok kural, kalıp ve özellikleriyle Türkçeden ayrılmaktadır. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Kürtçenin zengin ve kadim bir dil olduğunu, Farsça ve İbraniceden ayrı olduğuna dair vurguda bulunmuştur. Şemsettin Sami ‘Kamus’ül Âlâm’ adlı eserinde, Ziya Gökalp de çeşitli makale ve demeçlerinin yanı sıra, Kürt aşiretleri hakkında ‘Sosyolojik Tetkikler’ adlı eserinde, Kürtçenin diğer dillere benzemediğini, bağımsız ve zengin bir dil olduğunu söyler. Yasaklı olan bu dil yıllarca konuşulamadı.  Bir gazete, dergi veya kitap basılamadı. Bu nedenle geliştirilemedi, buna rağmen bu denli ayakta kaldı. Çok zengin bir dil olmazsaydı bugüne kadar çoktan biterdi
 
Kürtçe ne zaman yasaklandı?
 
Kürtçe 90 yıldır yasaklı bir dil. Kürtler geçmiş dönemlerde kendi dilleriyle eğitim-öğretim yapmışlardır. Medreselerde matematik, mantık, gramer, fıkıh ve benzeri konularda eğitim-öğretim Kürtçe yapılırdı. Tevhidi Tedrisat Kanunuyla bu medreseler kapatıldı. Yeni sistemde Kürtçe eğitim ve öğretime yer verilmedi. Arap ve Fars resmi otoriteleri Kürtçe’nin varlığını ve kendi başına bir dil olduğunu kabul ediyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut yasaları (son dönemlerde konuyla ilgili olumlu tartışmaları ve Anayasa değişikliği amacıyla hazırlanan taslakları ayrı tutarsak) hâlâ Kürtçe’nin varlığını ve kendi başına ayrı bir dil olduğunu kabullenememektedir. Günümüzde nispetten olumlu bir tartışma ortamı var. Eskisi kadar katı ve Kürtçe öğretime peşinen reddiyeci şekilde yaklaşılmıyor.
 
Kürtçe’nin karma bir dil olduğu söyleniyor…
 
Tümüyle arı ve öz bir dilin varlığını hangimiz ileri sürebiliriz ki. Her dilde yabancı sözcükler vardır. Bütün Müslüman toplumların dillerinde, Arapçanın etkisi göze çarpacak denli fazladır. Hıristiyan dinine mensup ulusların dillerinde aynı etki Latin dili için söz konusudur. Bu etkinin kaynağı dinseldir. Öte yandan, komşu halklar birçok ayrı nedenden ötürü, dil açısından birbirlerinden etkilenmişler ve sözcük alışverişinde bulunmuşlardır. Günümüzde bile Türkçe, Kürtçe ve Farsça da birçok Arapça sözcüğüne rastlamaktayız. Bir zamanlar Fars edebiyatı etkileyici olduğu için Kürtçe, Türkçe ve Arapça’ya Farsça’dan birçok sözcük geçmiştir. Bu son derece doğal bir olgudur.
 
Kürtçe eğitim-öğretim için kendine yetebilen bir dil midir?
 
Elbette kendine yetebilen bir dildir. Türkiye’de bazı dilbilimci, siyasetçi, bürokrat, hatta değişik ve ilgisiz mesleklerden pek çok kimse hâlâ Kürtçe’nin bir dil olmadığını iddia ederler. Fakat Kürt dili kendine yetiyor. Eğitim-öğretim dili olabilmesi için var olan dilsel engeller sınırlıdır. Olanlar da çözümlenebilecek, aşılabilecek her dil için geçerli olmuş engellerdir. Bana göre bu dilin eğitim ve öğretim dili olabilmesinin önündeki en önemli engeller yasal ve anayasal engellerdir.
Tarihte Kürtler hangi alfabeyi kullanmışlar?
 
Kürtler Mezopotamya’nın yerleşik halkı olup, zengin bir kültüre sahiptirler. Kürtlerin atalarından birçok kültürel ve tarihi miras kalmıştır. Bu tarihi miras ve kalıntıların bir kısmı da yazılı belgelerdir. Mevcut belgelerden anlaşılıyor ki, Kürtler öteden beri yazıyı kullanmışlardır. Yazılı kanıtlar, Kürtlerin geçmiş tarihlerinde birçok alfabe kullandıklarına tanıklık etmektedir. Buna rağmen Kürtlerin ilkin hangi alfabeyi kullandıkları henüz kanıtlanabilmiş değildir. Bugüne kadar Kürtlerin kullandıkları alfabeler: Çivi Yazısı, Avesta Alfabesi, Arami Alfabesi ki, Kürtçenin en eski ürünleri bu alfabeyle yazılmıştır. Bu belgeler Hewraman yöresindeki mağaralarda bulunmuştur. Kürtçe belge ve eserlerin çoğunun bu alfabeyle yazıldığı söyleniyor. Bulunan belgeler ceylan derisi üzerine yazılmış metinlerden oluşuyor ve en eskileri MÖ 88–87 yıllarına rastlıyor. Eski Pehlevi Alfabesi, Masi Sorati Alfabesi, Yezidi Kürtlerin kullandıkları alfabe, Arap harflerinden oluşan Kürtçe Alfabesi. Latin-Kürtçe Alfabesi, Kiril-Kürtçe Alfabesi. Bu alfabelerin dışında, İran’da ki Zêwê mıntıkasında, gümüş bir tepsi üzerinde bir çeşit yazıya rastlanmıştır. Araştırmacılara göre bu yazı milattan önce 8.yüzyıldan kalmadır ve Medler tarafından kullanılmıştır. Bu belgenin dışında başka yerde bu yazıya rastlanmamıştır. Ayrıca Arami, Süryani ve Grek alfabelerini de kullanmışlardır.
 
Kürtçe’nin Lehçeleri nelerdir?
 
Kürtçe’nin lehçeleri konusunda birçok ayrı görüş bulunmaktadır. Özellikle de Kürtlerin varlığını ve dillerini kabul etmek istemeyenler, bütün Kürtçe şive ve ağızları lehçeymiş gibi göstermektedirler. Hatta bu çevreler bazen Kürtçe lehçelerin ayrı diller olduklarını bile ileri sürerler. Oysa bu konu uzun zamandan beri Kürdologlar ve dilbilimciler tarafından aydınlatılıp tanımlanmıştır. Daha 16. Yüzyılda Şerefxanê Bedlîsî, Şerefname adlı tanınmış eserinde, Kürtçe lehçelerini, Kurmanci, Lori, Kelhûri, Gorani olarak belirtilmiş. Fakat birçok dilbilimcinin çalışmalarından, genel olarak Kürtçenin Kurmanci (Kırdasi), Orta Kurmanci (Sorani), Kırmancki (Kırdki, Zazaki-Gorani) ve Lorani olmak üzere başlıca dört lehçeye ayrıldığını görmekteyiz. Kürtçe lehçeler içinde en çok konuşulanı Kurmanci’dir. Kürtlerin yaşadıkları bütün bölgelerde bu lehçe konuşulmaktadır. Türkiye’de sadece Kurmanci ve Zazaki lehçeleri vardır. Lehçeler konusunda karmaşıklık çoğu kez adlandırmadan kaynaklanmaktadır.
 
Kurmanci Lehçesi kaç şiveye ayrılıyor?
 
Kürtçe’nin varlığını kabul etmek istemeyenler her şehrin, her köyün konuşmasını bir şive hatta lehçe olarak adlandırmaktadırlar. Bütün dillerde lehçe ve şiveler bulunduğu gibi Kürtçe’de de lehçe, şive ve ağızlar bulunur. Unutulmamalı ki, dilde birlik yazılı dilde mümkündür. Bir statü oluşmadan, elverişli koşullar sağlanmadan standart bir dil oluşmaz. Ehmedê Xanî ünlü eseri Mem ü Zin’de Kurmanci lehçesinin üç temel şiveye ayrıldığını ifade etmiştir. Diğer lehçelerin şiveleri genel olarak Orta Kurmanci (Sorani); Sılêmani şivesi, Mukri şivesi, Sine şivesi. Kırmancki (Zazaki); Dersim şivesi ve Siverek şivesi diye sınıflandırılıyor.
 
Kürtçe cinsiyet özelliğine sahip bir dildir deniliyor, nedir bu?
 
Kürtçe de tüm sözcükler dişil ve erildir. Cinsiyet özelliğine sahip bir dildir. Türkçe de böyle bir özellik yoktur. Canlı varlıklar gibi cansız varlıklar da bir cinsiyete sahiptir. Bu cinsiyet, gramatik bir olaydır. Sözcüklerin cinsiyeti tamlama ve büküm takıları ile belirtiliyor. Sözcükler yalınken nötr durumdadırlar.  Kürtçe’nin en önemli özelliklerinden biri de bükümlü bir dil oluşudur. Çekim sırasında kökün, özellikle de fiil kökündeki ünlünün değişmesidir.
 
Kürdi-Der’ de kaç öğrenci var, eğitim nasıl gidiyor?
 
Kurdi-Der 2008 yılında açıldı. 2009 yılından bu yana bu derneğin atölye çalışmalarında Mamoste yani eğitmen olarak yer alıyorum. Bugüne kadar Kürdi-Der’den 3200 kişi sertifika aldı. Şu anda 5sınıf ve 150 öğrencimiz var. Son zamanlarda Kürtçe öğrenmeye talep arttı. Öğrencilerin göstermiş olduğu başarı, eğitim düzeyimizin iyi bir noktada olduğunu gösteriyor.
 
Anadilde eğitim isteniyor. Bunun altyapısı var mı, hangi lehçede eğitim olmalı?
 
Altyapıyı son 10 yıldır Kürt enstitüleri oluşturmaya çalışıyor. Şu anda Kurdi-Der’in elinde ilkokul birinci sınıftan liseyi bitirinceye kadar gerekli olan eğitim kitapları hazır durumda. Kurdi-Der yıllardır eğitmen yetiştirmek için, dil atölye çalışmalarını sürdürüyor. Amacımız ileride Kürtçe Dilinde eğitime geçildiğinde eğitmen sıkıntısı yaşamamaktır. Altyapı için Kürt Dili Uzmanlarının elinde materyal var. Fakat öğretmen yetiştirmek devlet eliyle olur. Biz eğitmen yetiştiririz sertifika veririz ama Devlet tarafından destekli olmadığı sürece bu yeterli olmaz. Her iki leçede de eğitim olması gerekiyor. Türkiye Kürtlerinin kullandığı Kurmanci ve Zazaki Lehçelerinde.
 
Kürtçe’nin seçmeli ders olarak müfredata alınmasını nasıl karşılıyor sunuz?
 
Çok olumlu bir karar fakat yeterli görmüyorum.
 
Nedir eksik olan?
 
Eksik olan 10 yaşından sonra verilmesidir. Ayrıca haftada 2 saat olmasını yeterli bulmuyorum. Altyapı oluşturulmadan bu adım atıldı ve dar bir zamana sıkıştırıldı. Bunun için öğretmen yetiştirilmeliydi. Bu eksiklikler sıkıntı yaratacaktır. Artuklu Üniversitesi’ne bu sene 500 öğrenci alınacak. Öğrenciler, Türk Dili ve Edebiyatını, Türkçe bölümünü ve Türk Lehçelerini bitirenlerden seçilecek deniyor. Doğrusu özellikle neden bu bölümlerden alacaklarını anlamış değilim. İki dil birbirinden çok farklı. Türkçe’nin gramerini çok iyi bilebilir ama Kürtçe de bu başarıyı göstermeyebilir.
 
Sizce hangi bölüm mezunlarından tercih edilmeliler?
 
İngilizce bölümünü bitirenlerden tercih edilirse, daha başarılı sonuçlar alınabilir kanaatindeyim. Çünkü Kürt dili, İngilizce ile aynı dil grubundandır. Bu nedenle Kürdi-Der’in dil atölye çalışmalarında en büyük sıkıntıyı Türkçe Öğretmenlerinde yaşıyorum.
 
Bu öğretim yılında öğretmen ihtiyacı sizce nasıl karşılanacak?
 
Öğretmen ihtiyacı yerelden karşılanacak deniyor. Doğrusu net bir bilgiye ben de sahip değilim. Fakat bu konuda Kurdi-Der’den istifade edilebilir. Kurdi- Der’in yetiştirdiği eğitmenler var, bir kısım öğretmen ihtiyacı buradan karşılanabilir.
 
“Bir kısım eğitmen ihtiyacı Kürdi-Der’den karşılanabilir” dediniz. Peki, burada verilen eğitim bunun için yeterlimi ki?
 
Eğitmen yetiştirmek için verdiğimiz eğitim yaklaşık 1,5 yılı buluyor. Kürdi-Der de atölye çalışmalarımız 3 aylık dönemler halindedir. İlk 3 ayda gramerin altyapısını oluşturuyoruz. Sonraki 3 aylık dönemde gramere ağırlık veriyoruz. 3. aşamada ise gramer ve Klasik Kürt Edebiyatı üzerinde duruyoruz. Bu aşamalardan sonra hocalık aşamaları başlıyor. Bu aşama da 5 ay devam ediyor. Yeterli bulmadığımız takdirde bu süre uzayabiliyor. Bu arada sertifika konusuna bir açıklama yapmak istiyorum. Öğrenci ilk üç aydan sonraki aşamalara devam etmek istemezse, bunun için bir zorunluluk yok.
 
Kürdi- Der’den Eğitmen sertifikası alan kaç kişi var?
 
Eğitmen sertifikası alan 50 kişi var. Bunlardan 10u Kürdi-Der çalışmalarında yer alıyor.
 
Kürtçe eğitimine birden geçilebilir mi?
 
Hepimiz biliyoruz ki, çok büyük sıkıntılar yaşanacak. Bugün değil de, iki yıl sonra bile geçilse bu sıkıntılar yine olacak. Çünkü yıllarca bu dilin bırakın yazılması, konuşulması bile yasaktı. Yıllarca Kürt dilinde ne bir gazete, ne bir dergi, ne bir televizyon vardı. Bunlar yeni oluşuyor. Fakat güzel gelişmeler oluyor, bu konuda umutvarım.
 
Kürtçe kaç harf ve kaç kelimeden oluşuyor?
 
Şu an Kürtlerin kullandığı Latin alfabesinde 31 harf var. Kürtçe sözlüğüne göre 131600 kelime geçiyor. Fakat bunun hepsinin Kürtçe olduğunu iddia etmek çok doğru olmayacak. Hiçbir dil yoktur ki, birbirinden etkilenmesin. Öz ve sade hiçbir dil yoktur.
 
Türkçe alfabede olmayan kaç harf var?
 
Özellikle iki harf vardır ki, ‘Ğ’  ve ‘Ö’ Kürt Alfabesinde hiç yok. Hani bire bir ‘Ü’ da yok ama ona yakın ses  var. Hatta bunun içindir ki, Kürt çocukları ‘Öğretmenim’ yerine ‘Ortmenim’ diyorlar. Bunu bizzat bende yaşadım. İlkokulu bitirinceye kadar öğretmenim diyemiyordum. ‘Ortmenim’ diyordum. Kürt çocuklarının ‘Ortmenim’ demelerinin tek nedeni budur.
 
Kürdi-Der’de eğitimi hangi lehçede veriyorsunuz?
 
Batman Kurmanci ağırlıklı olduğu için, talep de daha çok o yöndedir.  Atölye çalışmalarında taleplere göre sınıf açıyoruz. Ağırlıkta Kurmanci lehçesi var. Bu sene Soranice ve Zazaca’ya talep oldu, onlar için de sınıf açtık.
 
Son zamanlarda Kürtçe’ye ilgi arttı mı?
 
Her ne kadar inkâr etsek de yaşam çarkının dönebilmesi için ekonomik bir güce ihtiyaç vardır. Üniversiteyi bitirip açıkta kalan çok insan var. Bu güne kadar birçok insandan şunu duyuyorduk. “Bu dili öğrensem bana ne getirisi olacak” şimdi bunun bir geleceği var ve birçok kişiye ekmek kapısı olacak. Kürtçe’nin seçmeli ders olarak müfredata alınmasından sonra haliyle bu dile ilgi de arttı. Arz- talep meselesidir.
 
Meslek gruplarına yönelik özel sınıflarınız oluyor mu?
 
Meslek gruplarının talepleri oluyor. BARO’nun talebi vardı. Yaklaşık 30 kişilik bir grupla atölye çalışması başlattık. Gerçi kursun sonunda sadece 5 kişi kalmıştı ama… TMMOBa bir sınıf açtık. Şimdi eczacılar odasının talebi var.
 
Kürdi-Der’ de eğitim değil de, siyaset konuşuluyor gibi bir algı var…
 
Kesinlikle yok böyle bir şey. Kürdi-Der siyaset yeri değil. Siyaset öğrenmek isteyenlere yanlış yere geldiklerini belirtiyoruz. Öğrencilere özellikle ilk derste, buranın bir siyaset yeri olmadığını, siyasetin konuşulmayacağını belirtiyorum.
 
Kürtçe seçmeli ders oldu. Peki, yasaklı harfler ne olacak?
 
Bu harfler kullanılmazsa çok büyük sıkıntılar yaşanır. Kürtçe de  her 5 kelimenin birinde bu harflerden biri geçiyor. Bu harfler kullanılmadan Kürtçe nasıl öğretilecek.
 
Genelde anadilde eğitim çocuk yaşlarda başlar. Yirmiyaş ve üzeri olanlara eğitim vermek zor olmuyor mu?
 
Bu eğitimlerden amacımız Kürt Dilini standardize etmek, bunu için de eğitim şart. Her dilde bu vardır. Bir dil grameriyle vardır onu öğrenmek ve öğretmek gerekiyor. Kürtçe bilenle bilmeyeni ayırıyoruz. Çoğu konuşmayı biliyor olmasına rağmen büyük sıkıntı yaşıyoruz. Bugüne kadar yazılı hiçbir şey görmemiş çok kişi var. Hatta ilk zamanlarda tahtaya yazdıklarıma gülenler bile oluyor.
 
Türkçe ile ilk ne zaman tanıştınız?
 
Ben Türkçeyle ilkokulda tanıştım. İlkokula başlayıncaya kadar Türkçe’nin varlığını bile bilmiyordum. Köyde yaşıyordum ve köyde herkesin kullandığı bir dil vardı o da Kürtçeydi.  İlkokula gitmemle Türkçeyle tanışmam bir oldu ve damdan düşer gibi oldu. Türkçe’yi öğreninceye kadar çok dayak yedim. İlkokuldan akılımda kalan tek şey, ‘Ortmenim ez Tirkî nizanim’ (Öğretmenim ben Türkçe bilmiyorum.)  Bir de Türkçe konuşamadığım için yediğim dayakları unutamadım. Öğretmen Kürtçe’yi yasaklamıştı fakat biz Kürtçe’nin dışında başka bir dil bilmiyorduk. Sadece ben değil,  bütün okul aynı durumdaydı. Sınıfta Kürtçe kolu başkanı vardı. Bu başkan, okulda ve okulun dışında Kürtçe konuşanları tespit ediyor ve isimleri öğretmene bildiriyordu. Başka bir dil bilmediğimizden,  iletişim kurmak için haliyle Kürtçe konuşuyorduk. Bundan dolayı da hemen her gün öğretmenden dayak yiyordum.
 
Yasaklanan bir dile başkan seçmek biraz garip değil mi?
 
Bence de çok garip, fakat yapılacak bir şey yoktu.
 
O zamanlardan hatıranda kalan ne var?
 
İlkokulu bitirdikten sonra, ortaokula devam etmek için Batman’a gelmiştim. Bir gün hiç unutmam, öğretmen kâğıt kalem çıkarın yazılı yapacağım demişti. Kâğıt kalem çıkardım ama yazılı nedir bilmiyordum ve ilkokul mezunuydum. Ortaokula başladığımın ilk zamanlarıydı. Sınıfımızda babaları memur ikiz kardeş vardı. Ön sırada oturmak için onlarla kavga etmiştim. Onlardan biri, bana ‘Pis Kürt’ dedi. Şaşırmıştım. Pis nedir biliyordum fakat Kürt nedir bilmiyordum. Ne demek istediğini anlayamamıştım. O gün kendimi çok kötü hissetmiştim. Demek ki, aynı değiliz, yoksa neden bana böyle bir şey desin ki diye düşünmüştüm. O ana kadar Kürt, Türk, Arap, Acem v.s gibi ırkların olduğunu bilmiyordum. Ve o günden sonra ben kimim, nereden geliyorum, neden bana ‘Pis Kürt’ dendiğini hep merak ettim ve araştırdım. Araştırmalarım sonucunda anladım ki, hem pis değilim, hem de medeniyeti ve insanlığı en iyi bilen toplumlardan biriyim.