Mübarek Ramazan ayında kan dökülüyor. Mekke müşrikleri bile haram dedikleri üç aylar olan Recep. Şaban, Ramazan aylarında savaş baltalarını gömerlerdi. Aradan 1500 yıl geçti ama insanlık maalesef bir milim bile ileri gidemedi. Pusular atılıyorken rakip taraf iki tonluk mermi indiriyor.
Artık bu kirli savaşın ne tarafından tutulması gerektiği üzerine kafa yormayacağız. Çünkü bir mantıksalı yok. Hatırlayın 93 yılını tam örgüt ile devlet flört edecek iken bir anda 33 askerin şehit edilmesiyle ortalık toz duman oldu. Tıpkı Öcalan’ın devletin çok önemli birimleriyle görüştüğünü açıklamasından hemen sonra Silvan’da pusuya düşürülen askerler gibi. Halbuki barış konuşuluyordu, barışın dili hâkim idi, barış her şeye rağmen idi. Ama yok olmadı, süreç tekrar başlatıldı.
Kimler yok ki bu kanlı zamanlamanın tarafında. Bir düşünelim….
Mesela Suriye, ülke olarak Suriye’de çok fazla sözümüz geçti, Hamadan tanklar geri çekildi. Türkiye’nin havası artmıştı ki birileri bu havayı indirdi. Dünya kamuoyu önünde komşularını hizaya çeken devlet konumundan askerlerini koruyamaz durumuna düştük.
İran olabilir. Çünkü Suriye’den sonra sıranın kendisine geleceğini biliyor ve direnen bir Suriye kendisi için her zaman daha iyidir. Üstelik halkı Sünni olan bir avuç alevi Suriye’de hüküm sürmekte.
Ergenekon olabilir. Bunların müthiş bir sızma ve etki etme kabiliyetleri var. Durumdan vazife çıkarmış olabilirler.
İran Kandili bombalarken PKK niçin Türkiye’yi hedef seçmişti. Biri kendisine saldırı yapıldığında o yöne döner. Çok uzak bir hasmına değil. Bunda da bir gariplik var.
Her kim olursa olsun, bu savaşın bu millete hayır getirmeyeceğini düşünenlerdenim. Kim başlattıysa veya kim bitirecekse önemli değil. Önemli olan bu ihanetiKürtlere ve Türklere kim yapıyor.
 
Çok fazla şeyler yazacaktım ama uyarıldım yakınlarım tarafımdan. Sana ne dediler, fazla derine inme dediler. Haklıydılar. Korkuyoruz, sindiriliyoruz. Hem legal ve hem de illegal güçler demokrasiyi ve özgür basını o kadarda benimsemiyor. Gazetecileri koruyabilecek bir düzenleme de söz konusu değil.
On dakika sonra iftar okunacak. Bizler iftar sofralarında karnımızı doyururken birileri ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizgide gidip geliyor olacak. Kimisi sorti hesabı ve öteki gizlenme. Biz suyumuzu içerken orada insanlar cellat ve idamlığın her iki rolünü de birlikte oynayacaklar.
Mübarek Ramazan ayında yaşanan bu olaylar bize yakışmıyor.