Röportaj: Melek Barış
 
 
O da bir zamanlar çocuktu!
 
Vali de olsa o da bir zamanlar çocuktu ve onunda çocukluk hatıraları ve özlemleri var. Vali; güçlü bir adam, devlet babayı temsil eder. Hani onun canı yanmaz ve o hep mağrur ama aslında onunda çocukluğu ve bayram öyküleri var. Batman Valisi Ahmet Turhan’la Ramazan ve Bayram üzerine, çocukluğu ve yaşadıklarıyla, anılarıyla sıra dışı bir röportaj yaptım. Çok samimi bir havada geçti.
Devlet babanın çocukluğu öyle altın tas içinde sunulan bir yaşamı olmamış. Yozgat doğumlu Sayın Turhan, devlet memuru bir babanın 5 çocuğundan biri. Ankara’da onun deyimiyle, “güzel bir gecekondu mahallesinde” yaşadı. Pazarda su sattı, yük taşıdı ve ekonomik zorluk gördü.
Memuriyet hayatına girdiğinden bu yana hiç bayramlık elbisesi almamış, çocukluğunda bayramlık elbise alınınca bütün çocuklar gibi oldukça mutlu oluyormuş.
Valilerle genelde hep sıkıcı ve bürokratik sınırlar içinde, zoraki sözler harcanarak, bürokratik bir üslup kullanılarak röportaj yapılır ama bu röportaj çok farklı ve sıra dışı. Onun da canı var tipi hoş bir röportaj.
Söz burada kesilir ve Sayın Vali Ahmet Turhan’a kulak kabartılır:
 
 
 
---- Çocukluğunuzdaki Bayramlar ve Ramazanları anlatır mısınız?
 
Çocukluğum, Ankara Mamak Şafaktepe gecekonduda semtinde geçti. İlk, orta ve liseyi orada okuduğum için Ankara’yı çok seviyorum ve oradan kopamadım. Hatta kısmet oldu birkaç yıl önce o bölgeden mütevazı da bir ev aldım. Mamak gerçekten güzeldir. Gecekondu olan mahalleler apartmandaki gibi değil, herkes birbirini tanır. O semtte komşuların bakkal ve kasap işlerine biz çocuklar koşardık. Babam devlet memuruydu. Ekonomik imkânlarımız çok çok iyi değildi, bir elbise veya bir ayakkabı alındığında onun mutluluğunu yaşardık. Bu anlamda ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları bence biraz şansız, çünkü bir ayakkabı almanın mutluluğunu pek bilmiyorlar. Bayramlarda aldığımız elbiseyi, ayakkabıyı günler öncesinden ya somyanın altına koyardık ya bir örtünün altında muhafaza ederdik. Bu açıdan onlar unutulmuyor. Bayram demek şeker demekti. Bayram geldiğinde torbalarımızı alır kapı kapı dolaşır şeker toplardık. Özellikle para verecek aileleri de bilirdik, onlar bize yüzde yüz para verirlerdi. O ailelere öncelikle uğrardık, büyüklerimizin ellerinden öperdik. Gecekondu semtinde, aileler ve evler arasında güzel bir dayanışma vardı. Birliktelik vardı. Biz bunu yıllarca yaşadık.
 
 
---- Bayram deyince neler hissedersiniz? Bayram sizde nasıl duygular uyandırır?
 
Çocukken bayramlarda aldığımız harçlıklarla oyun yerlerine giderdik. Dönercide döner yerdik. Ayran içerdik. Arkadaşlarla birlikte ekonomik bir güce sahip olmanın ve rahatlıkla para harcamanın keyfini yaşardık. Günler öncesinden bunun için heyecanlanırdık ve büyük bir keyifle beklerdik. Tabii yaş ilerledikçe tabiri caizse bir aile sahibi olduktan sonra, bayramlar artık büyükleri ziyaret etme, anne - babayı ziyaret, akrabaları ziyaret şekline döndü. Yaklaşık 20 senedir biz hep gurbetteyiz, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 10–11 yerinde çalıştım. Öyle olunca biz bayramları hep gurbette geçirdik. Şimdiki bayramlar ise; kaldığımız yerde genel olarak halkla ve yoksullarla beraber bayramlaşarak, anne – baba ve akrabaya da özlem olarak geçiyor. Bayramlar bende ya coşkudur ya özlem…
 
 
---- Size göre Bayram nedir?
 
Her şeyden önce inançlı insanlar için tabii dini bayramlardan bahsediyoruz genel olarak. İnancımızın bir parçasıdır. Bayram, inancımızın da ötesinde örf ve âdetimize bulaşmış, adeta örf ve inançla kaynaşmış. Bunun yanı sıra Bayram; belki bir çocuğun neşesidir, belki bir yaşlının evladını görmesinin heyecanıdır. Yoksulların belki de bir nebze birilerinin tarafından hatırlanmasıdır. Belki genel dünyamızda kişiselleşme, içine kapanmanın ötesinde bencillikten sıyrılmadır. Tabiri caizse belki biraz daha sosyalleşmedir. Fakiri veya akrabayı hatırlamadır. Bizim toplumumuzda toplumu toplum yapan unsurların belki de en başında gelen bir müessesidir.
 
 
---- Batman Valiliği Ramazanda muhtaç insanlara yardımlarda bulunuyor mu? Neler yapıyor?
 
Devletimiz, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kanalıyla bayramlarda özel bir çalışma yapar. Bu Türkiye’nin her yerinde olan bir çalışmadır. Ankara ödenek gönderir. Fakrı zaruret içerisinde olan insanların hiç değilse bir ay bile olsa, bir nebze rahatlama, bayrama biraz daha ekonomik olarak iyi girme, mutlu olma şeklinde kaynaklar aktarılır. Bu kaynakların yanında özelikler büyük şehirlerden hayırsever kişi ve kuruluşlar çeşitli yardımlarda bulunuyorlar. Mesela Batman’a 1500 civarında ciddi kaliteli yardım paketleri geldi bunların bir kısmını biz dağıtıyoruz, bir kısmını T.P.A.O, bir kısmında Emniyet Müdürlüğü dağıtıyor. Ayrıca bir iş işadamı zekâtını vermek için bize müracaat etti. Ben bundan çok etkilendim. Bizim elimizde ihtiyaç sahiplerinin listesi var. İhtiyaç durumlarına göre bu liste A- B- C grubu olmak üzere üçe ayrılıyor. Biz kendisine sunduk o da A listesini alıp o ailelere yardımını parasal olarak ulaştırdı. Vakıf olarak bayram faaliyetimiz şöyle: Ramazan boyunca, bayrama kadar 7770 aileye 887 bin lira para dağıtılıyor ve dağıtılmaya devam ediyor. Bunun yanında 230 aileye sıcak yemek veriyoruz. Bu faaliyet iki ay önce başladı bir yıl devam edecek. 200 aileye de sıcak yemeğin bedeli dağıtılıyor bu da bir yıl sürecek. Ayrıca vakıf olarak 500 gıda paketi temin ettik dağıtımı devam ediyor. Bir hayırsever kişinin bize gönderdiği 400 gıda paketi de ailelere dağıtılıyor. Söz konusu 7770 aileye dağıtılan 887 bin lira sırf Ramazan sebebiyle dağıtılan yardımdır. Bu arada Gaziantep ve Kuşadası Belediyelerimize de teşekkür ediyorum, her gün Ramazan boyunca yaklaşık 1000 kişiye, 800 civarında iftar çadırlarında yemekler dağıtılıyor. Şehit ailelerimize Ramazan sebebiyle 200 bin lira yardım yapıyoruz. Yine Valiliğimiz olarak özellikle hiç olmasa bazı gruplarla iftarda beraber olalım diyoruz. Kimsesiz çocuklar ile çok güzel bir iftar yemeğimiz oldu. Şehit aileleriyle, muhtarlarımızla, korucularımızla ve çeşitli meslek gruplarıyla bir araya gelmeye çalışıyoruz. Basınla bir araya geldik. Basınla bir araya gelmekten mutluluk duruyoruz. Halkın sağlıklı bilgilendirmesi ilk ağızdan önemlidir. Basının gündeminde kamuoyunda yer etmiş bazı olayları basın mensubu arkadaşlar sorduğunda açıklıkla bilgilendirme yapıyoruz. Bu açıdan hiç olmasa yılda birkaç defa basınla bir araya gelmenin doğru olduğuna inanıyorum.
 
 
---- Bayramla ilgili çocukluğunuzda yaşamış olduğunuz bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
 
Bizim çocukluğumuz çok hareketliydi. Genelde çalışırdım ben. Pazarda su satardım, yük taşırdım. Bayramlar benim için unutulmayacak zamanlardı. Babam devlet memuruydu. 5 kardeştik. Bayramlarda harçlıklarımız artardı. O zamanlar bisikletçiler vardı. Para verir bisiklet kiralardık ve birkaç tur atardık. İşin doğrusu ağabeyimin bir trafik kazası nedeniyle babam bize bisiklet almamıştı, bizde bisiklet ihtiyacını o şekilde giderirdik. Hiç unutmam o günleri. Küçük fakat çok sevimli bir evimiz vardı. Olumlu çok sayıda hatıram var.
 
 
---- Çocukluğumuzda yaşadığınız Bayramlarla bu gün yaşadığınız Bayram ve Ramazanlar arasındaki fark nedir?
 
Hep derler ya ‘Bizim zamanımızdaki bayramlar çok farklı’ diye, aslında öyle değil. Çünkü bayramı nasıl hissederseniz bayram öyledir. Bayramı güçlendirecek, kuvvetlendirecek ne hükümetlerdir ne de çevrenizdir. Siz eğer bayramı ciddiye alırsanız, değerlendirirseniz güzel geçecektir. Ama bakıyorsunuz batıda belirli ekonomik seviyesi olan insanlar bayramı deniz kenarında ve aileden uzak geçirmeye başlamışlar. O bayram anlamlı değildir. Ekonomik durumunuz iyiyse siz bayramı fakirleri sevindirme, çocukları sevindirme şeklinde yaptığınızda hayatınızın en güzelleri olacaktır. Çocuklarınıza onu hissettirdiğinizde daha mutlu olacaksınız. Ekonomik durumu iyi olan çocukların ailelerindeki bayram kavramı her geçen gün zayıflıyor. Biz, ekonomik durumu zayıf olan ailelere bayramı yaşayacak imkânlar sağlarsak bayramlar çok daha anlamlı olacaktır. Küçük hediyelerle çocukları sevindirirsek tabi aileleri rencide etmeden bir farklılık yaşatırsak belki de bayramın en güzel unsurları olacak. Bence Bayram; toplumsal dayanışmadır, toplumsal dayanışmayı yaparken de kişileri sadece insan olduğu için kucaklamadır. Bayram, bir insanın ne inancı, ne ideolojisi, ne rengi düşünülmeden kucaklamadır. Bayramı bayram olarak görüyorsanız eğer; komşunuzla sıkıntınız varsa bayramda sıkıntınız bitecektir, ideolojik farklılığınız varsa o farklılık gidecektir. Bu sorunlar henüz tamamıyla bitmemiştir, dönem dönem kuvvetleniyor ama ben inanıyorum ki, özellikle Doğu ve Güneydoğuda bu tür unsurlar Batıdan çok daha güçlüdür. Çünkü ekonomik güce ulaştığımızda meşguliyetlerimiz artığında bunlara sanki çok fazla sıra gelmiyormuş gibi. Ama bizim toplumda bayramlar halen güzel. Büyük şehirde kurulan iftar çadırlarının gerisinde ne olursa olsun, bir araya getirme ve kaynaşma açısından çok anlamlı.
 
 
---- Evinizde Bayram nasıl bir heyecan yaratır?
 
Evimizde bayram biraz mahzun olur. Ankara’dan uzak yerlerde çalıştık hep, hadi bayramın ikinci günü annemize babamıza gidelim deme imkânımız olamadı hiç... Güneydoğuda yedinci yılıma girdim. Ben çocuklarımıza dinimizi hissettirmeye çalışıyorum, bayramın farklı bir gün olduğunu kıyafetimizden erken kalkmamıza, komşuları ziyarete kadar önem vererek anlamalarını sağlamaya çalışıyorum. Bunu hissettirmezsek o çocuk büyüdüğünde bile onun için bayramın herhangi bir anlamlı olmayacak
 
 
---- Bayram gününe özel pişen yemekleriniz var mı?
 
Eşim bayramdan önce bayrama yönelik tatlılar yapar. Küçükte olsa bayram farklılığını hissettirmek lazım… Özellikle çocuğu bayram sabahı kaldırılıp, Bayram Namazına ailecek gitmek ayrı bir haz, ayrı bir anlam ifade ediyor. Çocuk bununla bayramın farklı bir gün olduğunu anlıyor ve bayrammış diyebiliyor. El öptürmeyi pek sevmeyiz ama bayram geleneği olduğu için akabinde çocuklarımıza elimizi öptürüp harçlık vermemiz de yine bayramın güzel ve farklı bir gün olduğunu göstermek içindir. Hele hele sağlığımız ve sıhhatimiz yerinde ise bayram daha anlamlı ve güzel olur.
 
 
---- Bayramın ilk günü neler yaparsınız? Nasıl bir gün geçirirsisiniz?
 
Geçmişte farklıydı, bugün Vali olarak biraz daha farklı. Yaklaşık 20 yıldır bu mesleği yaptığımız için dediğim gibi bir veya iki defa bayramı ailemle geçirdim. O da kayıt dönemine denk geldiğinden, onun haricinde bayramları hep evde geçirdim. Bir de örfümüzde ilçelerde toplu bayramlaşmalar yapılır o sebeple hiç kaçırmadım. İlçede muhakkak bayramlaşmışımdır. Genelde bizler ilk gün ziyaretler alırız. Akabinde muhakkak bir program yaparız. Birkaç şehit ailesi veya bildiğimiz fakir mağdur aileye ziyarette bulunuruz. Misafir bekliyoruz ve misafir ağırlamaktan çok mutlu oluyoruz. Hiç tanımasak da bayram ziyareti için geldik dediklerinde mutlu oluyoruz. Yıllarca gurbette bayramlaşma olması misafiri ayrıca sevmenize vesile oluyor. Bayram bizde izin olarak geçmiyor, dolu dolu geçiyor.
 
 
---- Bu Ramazan sizin için nasıl geçti?
 
Çok fazla bir sıkıntım olmadı. Aslında genelde oruç bende ağır bir etki oluşturur. Mesela Ramazan haricinde oruç tutamam, rahatsız olurum. Belki psikolojik bu… Çünkü bazı günler sabah kahvaltısı yapmayıp akşama kadar yemek yemediğim olur ama aklıma bile gelmez buna rağmen yine de Ramazan haricinde oruç tutunca çok etkileniyorum. Ramazan güzel ve sıkıntısız geçti. Belki günlerin çok dolu dolu geçmesindendir. Çok çabuk akşam oluyor. Sahura kalkmak gibi bir alışkanlığım pek yok. Çünkü geç yatıyorum ve uykusuz kalıyorum ayaküstü bir şeyler atıştırıyorum fakat oğlum oruç tutuğu için onun hatırına sahura kalkmaya çalışıyorum. Bir iki misafirimiz geldiğinde oruç tuttuğumuzu hissettim, onun dışında Allah’a şükür gayet güzel ve rahat geçti.
 
 
---- Bu Bayram Batman’da mısınız? Nasıl bir programınız var?
 
Evet, Batman’dayız. Ziyaretlerimiz olacak. Belki ilçelere gideriz, belki Midyat’a gideriz. Malumunuz orayı da memleket gibi görüyoruz. Misafir kabul ediyoruz ve çokta mutlu oluyoruz. Bayramın bir günü dışarıya diğer günleri de evde misafir kabul etme şeklinde geçecek.
 
                                             
---- Nerede doğdunuz ve çocukluğunuz nerede geçti? Çocukluğunuzu yaşadığınız o kenti bize anlatır mısınız?
 
Yozgat Yerköy’ de doğdum. 1966 doğumluyum. Üç yaşında babamın memuriyeti nedeniyle Ankara’ya gelmişiz. Güzel bir gecekondu mahallesinde kalıyorduk. Merkeze biraz uzaktık ama çok güzel bir yerdi. Apartmanlar olduktan sonra bir nebze özelliğini yitirdi. İlk ve ortaokulu Mamak İlçesi Şafaktepe’ de okudum. Başkent Lisesinden mezun olduktan sonra üniversiteyi de Ankara da okudum. Hukuk Fakültesini bitirdim. Çocukluk arkadaşlarımla hala görüştüğüm birkaç kişi var. Mahallemizdeki insanların bir kısmıyla gerçi mahalle çok değişti ama Ankara’ya gittiğimizde merhabalaşıyoruz. İleriki zamanda emeklilik döneminde de belki Ankara da yaşayacağım.
 
 
---- Dedeniz ve nineniz yaşıyorlar mı? Onların sizde yarattığı düşünceleri anlatır mısınız?
 
Maalesef yaşamıyorlar. Biz babaanneye ebe diyoruz. Yaklaşık beş altı sen oldu vefat edeli. Uzakta olduğum için vefatını bana söylemediler. Dedem ise çok çok önce vefat etmiş. Ben hiç babamın babasını görmedim. Annemin babasını da küçükken hatırlıyorum. Yaklaşık 20 yıldır dışarıda olmak akrabalık bağlarını biraz zayıflatıyor. Fakat fırsat buldukça tatilimin bir kısmını köyde geçirmeye gayret ediyorum. Amcalarımı, akrabalarımı görmek için zaman ayırıyorum. Yıllarca gurbette olmanın sıkıntısıyla akrabalık ilişkilerinin zayıflığını görüyorsunuz.
 
 
---- En son ne zaman Bayram elbisesi aldınız?
 
Çok uzun zaman oldu bayram elbisesi almayalı. Memuriyet gereği genelde koyu renk takım elbise giyiyoruz. Memuriyete girdiğimden beri özellikle bayram elbisesi aldığımı hiç hatırlamıyorum. Memuriyetten önce babamız ya da ekonomik durumu iyi olan ağabeyimiz bize elbise alınca gerçekten mutlu oluyorduk.
 
 
---- Bayram harçlıklarınızı ne yapardınız?
 
Ben çok tasarruflu biriymişim. Kolay kolay kimseye vermezmişim ve harcamazmışım. Hatta zaman zaman pazar parası olarak anneme borç para bile verirdim. Paramın kıymetini bilir uygunsuz yerlere harcamazdım. Doğru yerlere harcardım.
 
 
---- Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
 
Bayramlar toplumsal dayanışmanın en güzel günleridir. Eğer sağlığınız yerindeyse ve başkasına muhtaç değilseniz onun kıymetini bilmemiz gerekir. Çocuklarımıza bayramın önemini anlatmalıyız ve eğer ekonomik durumumuz yerindeyse muhtaç ailelerin durumlarından muhakkak haberdar olmamız lazım. Onlarla biraz olsun dertlenmemiz gerekir. Fakir çocukları biraz olsun sevindirmek hayatın güzelliğidir. İnşallah bayramlar toplumsal huzura kavuşma açısından bir vesile olur, ona inanıyorum. Bu toplumsal değerlerimizi yücelttiğimizde hem kendimiz mutlu olacağız hem de daha mutlu bir toplum olacak. Bayramları gerektiği gibi değerlendirdiğimizde husumetler azalacaktır. Çünkü vesileler lazım, öyle eskisi gibi aileleri bir araya getirecek, barıştıracak aile büyükler pek yok. Hiç olmazsa bizim bunları bayrama vesile kılmamız lazım. Daha önemlisi muhtaç aileleri ziyaret etme, bir çayını içme, imkânı varsa yardım etme bayramlar açısından bulunmaz bir fırsattır. İnşallah halkımız da bölgemizde daha müreffeh olur. Bayramlar daha güzel olur. Geçmişin bayramları daha başkaydı diye düşünmeyelim. Bizim, bugün ve bundan sonra bayramlara daha çok ihtiyacımız var, kıymetini bilirsek doğru davranırsak eskisinden de güzel olur.