*80’li ila 90’lı Yıllarda gerek petrol kentindeki aktiviteler gerekse de spor alanındaki başarı serüveni, bölgedeki illeri kıskandırıyordu. Gaziantep’ten sonra bölgenin ‘Paris’i diye bilinen Batman, kabuğuna sığmayan şehirdi…

*Nüfusun 150 bin olduğu dönemlerde o Batman, şimdi ki Batman’ı bir çok alanda katlıyordu. Özellikle Türkiye Petrolleri Batman Bölge Müdürlüğü, adeta aktivitelerin öncüsüydü. Hafta sonları sanatçı heyetleri, tiyatro ve konserler, şehre aynı hava katıyordu…

ESKİ GÜNLERE ÖZLEM!

Kim ne derse desin; bu şehirde yaşayan 50 yaşın üstündekiler eski Batman’ı özlemle arar.

Hem de öyle bir arar ki…

Sormayın gitsin.

30-40 Yıl öncesinde bu şehirde eksiklikler yok muydu.

Vardı, hem de yığınla.

Fakat sosyal aktivitelerde Batman çok daha iyi yerdeydi.

1966 Yılında ‘Toprağın Kanı’ filmi için Batman’ a konuk olan Belgin Doruk, petrol şehrinin o büyüsü karşısında şaşkınlığı gizleyememiş ve kendisiyle Batman’da röportaj yapan dönemin duayen gazetecilerden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Orhan Erinç’e açıklamış;

“Toprağın kanı filmi için geldiğim Batman, beni her yönüyle büyüledi. Rafinerideki ışık manzarası İstanbul-Taksim’deki ışıklardan daha fazla. Petrol kuyusundaki at başlarında görev yapan petrol emekçileri ile evlerine konuk olduğumuz o yöre insanını asla unutmayacağım.”

1950 ve 1960’lı yılların en ünlü ve önemli sinema yıldızlarındandı Doruk.

Yıllar öncesinden Batman’a övgü yağdıran sinema sanatçısı Belgin Doruk, 1995 yılında yaşama veda etti.

Sadece Belgin Doruk değil... Bu şehre konuk olan Türkan Şoray’dan Kadir İnanır’a, Hülya Koçyiğit’ten Yılmaz Köksal’a, Tarık Akan’dan Müjde Ar’a dek bir çok sanatçıdan ‘petrol şehri’nin güzelliğine yönelik mesajları geçmişten günümüze kadar hep duyduk.

Bu şehrin bir karşılığı var elbette.

TPAO, BATMAN’IN LOKOMOTİFİYDİ

Türkiye Petrollerinin küçülmesi, sadece petrol emekçilerini değil; şehrin sosyal aktivitelerini de etkiledi.

Filmi daha geriye sarıp 80 ve 90’lı yıllara dönelim.

Bölgeye çıkarma yapan Bakan ve üst düzey yetkililerin ilk durağı Türkiye Petrolleri tesisleriydi.

TPAO, bir dönemler bu kentin bazı kamu kurumlarından daha etkindi. Çünkü her etkinlikte TPAO gelirdi.

Dönemin Jeoloji Mühendislerinden eski Bakan Esat Kıratlıoğlu ile 1992 yılında eski misafirhanedeki sohbetimizde eski günleri anlatıyordu.

Koçero anılarından TPAO orkestrasına dek hafta sonları Türkiye Petrolleri’nde düzenledikleri etkinliklere dikkat çekiyordu Kıratlıoğlu;
“Nasıl anlatsam, Batman’ın dününü. Batman, her şeyiyle mükemmel bir kentti. 70’lı yıllardı. Petrol sahalarına çıktığımızda yolumuzu Koçero keserdi ama kimseye zarar vermeyen adil bir eşkıya idi Koçero. Bizden maaşımızın bir bölümünü alır, fakir köylülere verirdi. Hafta sonları da sahalardan döner yorgunluğumuzu Misafirhanenin bahçesinde orkestra eşliğinde atardık. Sadece biz değil, kentteki yöneticiler de aramıza katılırdı.”

Türkiye Petrolleri ile ülkenin ilk rafinerisi, Batman’ın bugünlere gelmesinde ne kadar etkin bir rol almış.

TPAO-TÜPRAŞ DEMEK BATMAN’DI

Kim ne derse desin, bu şehrin temelini Türkiye Petrolleri atmıştır.

Bir o kadar da ülkenin ilk rafinerisinin de Batman’a katkısı inkar edilemez.

Petrol kentinde kütüphanenin olmadığı dönemlerde TPAO’nun eski restoran binasının yeni küçük kütüphaneydi.

Liseli yıllarımızda çalışmak için Türkiye Petrolleri’ndeki kütüphanenin yolunu tutardık.

Güreş müsabakaları ile Petrolspor maçlarını izlemek ayrı bir keyifti bizim için.

Kentte yapılamayan etkinlikler TPAO’daydı.

Yüzlerce petrol emekçisi, mühendis ve petrol yöneticilerinin görev yaptığı eski dönemin TPAO Bölge Müdürlüğü’nde çalışmak ayrılacaktı.

Dün gibi hatırlıyorum; bir hakim arkadaşımız yörenin tanınan ailesinin kızını istemeye gitmişti.

Yıl 1985’ti. Gazeteciliğimin yeni yıllarıydı… Ben de o kız isteme olayına tanık olmuştu. O aile, sonradan Bursa’ya yerleşti diye şimdi yazıyorum; ailenin önde gelen simaları toplandı. Yeni hakim olan arkadaşımın yakınlarına; verdikleri yanıt ilginçti;

“-Kusura bakmayın. Kızımızı veremeyiz. Eğer TPAO’da sondör ya da başka bir görevi olsaydı, seve seve verirdik.”

Günümüzde Siyasi Bilimleri okumak elbette kolay değil.

Bu kentin ilk Kaymakamı Altay Kancaal, 1957 yılında göreve başladığında kendisini büyüleyen TPAO’ya girebilmek için ‘Kaymakam’lıktan istifa edip bir dönemlerin altın yumurtlayan kamu kuruluşu konumundaki TPAO’ya yönetici olarak girmişse; gerisini varın, siz düşünün…

Kısacası eski Batman’ı, eski petrol kuruluşlarını özlememek elde mi?