Bazen insan düşünüyor da hakikatten de “çivisi çıkmış” bir dünyada yaşıyoruz.

Kimisi üç tane ağaç için metropolleri harabeye çevirir, bir başkası nesli tehlike altında olan bir tür için küresel çapta eylemler yapar.

Ağaç ise gerçekten mesele saygı duyarım, tehlike altında ise bir tür avlanması konusunda bende karşı çıkarım. Ama kazın ayağı öyle değil, derler ya

Alın size Mısır’ın idamları.

Dünya’nın gözü önünde, tüm gezegene rağmen bir bir katlediliyorlar.

Sabah ulusal yayın yapan bir radyodan dinliyorum. İfade aynen şöyle: Sanık ayağa kalkar ve Savcının gözlerinin içine baka-baka der ki; Ben suikaste teşebbüste bulunmadım. Polis elektrikle işkence yaparken benden bu ifadeleri aldı. Ben masumum.

Hala ilkel bir şekilde mahkûmlara davranan ve vahşi şekilde işkence eden insanımsılar var ve bu kişi işlemediği bir cinayeti zorlan kabul ettirilmiş. Ama seçimle gelen Mursi’yi deviren Sisi ve yandaşları bir kere karar vermişler. En zor şeklinden terbiye edecekler bu insanları.

Hem İslam beldelerinde demokrasi yok diyeceksiniz ve hemde seçimle işbaşı yapanları askeri darbeyle derdest edeceksiniz.

Suriye’nin zulümlerini yüksek perdeden dillendiren bir tek bizim ülkemiz kaldı.

İran, Şii hilali uğruna Haştişabi ve Lübnan Hizbullahını Suriye’de savaştırdı.

Uzakasya’da yer alan Malezya, Endonezya zaten uzakta kaldı.

Pakistan ve Irak bu güne kadar bir açıklama mı yaptı?

Arabistan ve BAE zaten ne oldukları ortada.

Mursi için en sert açıklamaları Başkan Erdoğan zamanında yaptı ve iki ülke arasında soğuk rüzgârlar esti.

Batı desen zaten mevzu Müslüman ve Afrika oldu mu başını kuma gömer bir vaziyette.

İnsan şaşırıp kalıyor dünyanın bu haline.

Adamlar işkence altında aldıkları ifadeleri mahkemede delil olarak gösteriyor. Gerçi biz bu filmi 80’lerde izlemiştik ama aradan yarım yüzyıl geçti neredeyse.

Ama halen insanlık onuru ayaklar altına alınmakta, Mısır zulümlerine bir yenisini daha eklemekte.

Bir futbolcunun bilmem ne sevgilisi ve transferi çok daha yankı bulduğu bir zaman diliminde evlatlar babasız, kadınlar kocasız kalıyor.

Ancak enseyi de karartmayın. Neden mi?

Bediüzzaman Said-i Nursi diyor ya, zalimler için yaşasın Cehennem.

O yüzden çok da karamsarlığa kapılmayın.

Üstelik şu mısralara da dikkat edelim; Allah’ın ve ruhların yanında zaman yoktur. Zaman ancak bizim gibi uzay-zaman sınırlılıklarında yaşayanlara vardır. Ne demektir bu? Şu demektir Efendim; esasında Sisi gibi yaratıklar yaratıldıkları gün öldüler, tıpkı sen-ben gibi. Çünkü Allah’ın yanında zaman yoktur. Daha doğrusu Âlemlerin Rabbi zamandan münezzehtir. Sisi’nin doğduğu gün ile bu gün yaptığı idam ve geberdiği gün hepsi aynı anda olmuş gibidir. Biz ise zamana ve mekâna bağımlı olduğumuz için bu zulümlerden etkileniyor, bir an da cezalandırılmasını istiyoruz. Hâlbuki Sisi şu anda cezasını almış durumda, tıpkı sen ve ben gibi. Şu an doğduk, yaşadık ve öldük Allah ve ruhların, meleklerin yanında. Bir insan suç işlerken ve hemen akabinde de en ağır ceza ile cezalandırılsa nasılda “adalet yerini buldu” diye seviniriz. İşte bu insanlar da aslında cezalarını bulmuş durumdalar. Sadece kendileri uzay-zaman boyutunda yaşadıkları için bunu bilmiyorlar. Dünya zamanı ile en fazla 50 sene sonra yok olduklarında anlayacaklar. İşte o yüzden ben teselli buluyorum. Bana göre yaptıkları ne kadar kötüyse Allah katında da o şiddetle cezalandırılacaklar. Ve bizler, dünyada mazlumlara bu kadar kötü, hoyrat davrandıkları için cezalandırıldıklarını gördüğümüzde işte ilahi adalet budur diyeceğiz.