Basın, normal şartlarda toplumun gören gözü, işiten kulağı ve konuşan dilidir. Gerçek anlamda sorumluluk bilinciyle görev yapan basını böyle değerlendiriyorum.

Ne deniliyor; demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı güçlerine ilaveten medya dördüncü kuvvet olarak kabul edilir.

Yani, gerçek demokrasilerde basın, çok önemli işlevler görür, ülkenin idaresinde, toplumun hakkının savunulmasında ‘yanlışlar haricinde’ dokunulmaz bir erktir, güçtür. Dördüncü kuvveti böyle yorumluyorum.

Özgür basın, özgür medya her zaman savunduğum değerlerin başında gelir.

Yanlışlara karşı çıkan, doğruları savunan, kimsesizlerin sesi olma gibi bir görevi yerine getiren basın, toplumların güvencesidir.

Elinde kalem tutan ve yirmi sekiz yıldır kamuoyuna hitap eden biri olarak, basını gerçekten önemsiyorum.

**

**

Ancak ülkemizde gazetecilik faaliyetlerinde yapılan yanlışların haddi hesabı yoktur…

Basın/medya, çok önemli hizmetlere vesile olduğu gibi, maalesef bazı kötü niyetliler eliyle kirli amaçlara da hizmet edebilmiştir…

Kirli amaçlara hizmet eden yayınlarıyla kimi süreçlerde basın yoluyla topluma büyük zararlar verilmiştir…

Bazı büyük medya patronları her dönemde çıkar ve menfaatlerini ön plana almışlardır…

Böylesi süreçlerde duyarlı kalemler, Basın Ahlak İlke ve Prensipleri ile Basın Meslek İlkelerini hep hatırlatmaya çalışmışlardır…

Bugün takibini yapmadığım için bilemiyorum, bir meslektaşım, eskiden gazetelerin künye bölümlerinde yer alan ibareleri şöyle özetlemişti:

*Bu gazete, Basın Ahlâk Prensiplerine uymaya söz vermiştir.

* Bu gazete, Basın Meslek İlkelerine uymayı taahhüt etmiştir.

* Bu gazete, Basın Ahlâk Yasasına (Esaslarına) uymaya söz vermiştir.

1960 yılından itibaren büyük gazetelerin künyelerinde bu ibareler yer almaya başlamış. Yerel basın bile bu ibareleri bildiğim kadarıyla hep kullandı.

**

**

Maalesef basın ahlak ilke ve prensiplerini göz ardı eden medya kuruluşları vardır. Bu değerlendirmeyi yapma nedenim, mesleğimizin yüz karalarını eleştirmektir…

Haberleri çarpıtanlar mı, kişisel çıkarlarına alet edenler mi, kamu yararını hiçe sayanlar mı, ne ararsanız vardır…

Beni oldukça rahatsız eden bir meseleyi, ‘Memur ve emeklilere yapılan maaş zamlarını’ örnek olarak sunayım.

Yıllar yılıdır siyasi iktidarlara şirin görünmeye çalışan bir kısım medya, bir kısım basın, her seferinde memurlara yapılan zammı çarpıtarak, kamuoyunda farklı algılara neden olacak şekilde haber ve yorumlarına alet etmektedir…

Hükümet ile memur konfederasyonları arasındaki pazarlık sonucu kararlaştırılan maaş zam oranlarını her vesile ile çarpıtan kimi medya müsveddelerinin attığı manşetlerden örnekler vermek istiyorum;

Memurlara çifte zam…

Memurlara 3 zam birden…

Memurlar 4 ayrı zam alacak…

Emeklilere büyük müjde, enflasyon farkı…

Memur ve Emeklilere müjde üstüne müjde…

**

**

Yahu, enflasyon artmışsa, gecikmeli olarak fark alacak kamu emekçilerine neyin müjdesini veriyorsunuz?

Bu manşetlerinizden hiç utanmıyor musunuz?

Bakınız, şu anda memur ve emeklileri, Temmuz 2018’den bu yana resmi açıklanan enflasyon verilerine göre aldıkları zam erimiştir. Daha Kasım ve Aralık aylarına ait enflasyon oranları açıklanmamasına rağmen, yüzde 9 civarında maaş erimeleri söz konusudur.

Hükümet, Ocak 2019’da bunu telafi cihetine gidecektir. Enflasyon farkı, kamu emekçilerine fazladan ödenen bir meblağ değildir.

Hal böyle iken her gün memurlara çifte zam ve müjde manşetleri ve çarpıtma haber/yorumlar yayımlanmaktadır…

Çocuk yardımındaki üç beş liralık normal artışı bile memurlara büyük zam olarak kamuoyuna yansıtan haberlerden utanç duyulmamaktadır…

Tahminler üzerinden bile memur ve emeklilerine zam ve müjde diye haberler veriliyor ki, bir kısa haber spotuna birlikte bakalım: “Memurlara Temmuz'dan sonra Ocak'ta da 3 zam göründü. Enflasyon tahminleri memurlara Ocak'ta yüzde 4'lük toplu sözleşme zammına ilaveten fark da yansıtılabileceğini ortaya koyarken, bir artış da aile yardımında olacak. Milyonlarca emeklinin yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte ne kadar zam alacağı merak konusu. Zammın ne kadar olacağı kesinlik kazanmasa da yıl sonu enflasyon tahminine göre emekli zammı belirlenebiliyor. Temmuz- ekim enflasyonu yüzde 12.26 çıktı, memur emeklilerine yüzde 8.76 fark oluştu. Halen en düşük memur emeklisi aylığı 2 bin 149 lira 87 kuruş. Bu maaş 4 ayda oluşan yüzde 12.76'lık artışa göre, 2 bin 429 lira 19 kuruş oluyor. Yani en düşük maaşta 280 lira 32 kuruşluk artış görünüyor.”

**

**

Gerçekten utanç verici bir haber. Yoksulluk sınırının 7 bin TL’ye yaklaştığı ülkemizde, neden emeklilere iki bin TL’lik emeklilik aylığı verildiğini sorgulaması gereken basın, zam ve müjdeli yalan haberlerle bir algı oluşturmaktadır.

Bediuzzaman’ın, “Edipler edepli olmalı” sözünü hatırlattıktan sonra, ‘Basın İlan Kurumu’nun resmi sayfasından bir bilgiyi o tür yayın yapan bir kısım medyanın yüzüne çarpmak istiyorum:

“Basın Ahlâk Esasları Hakkında 129 Sayılı Genel Kurul Kararı: Madde 1 – Bir kamu hizmeti olan gazetecilik, kişisel veya ahlâka aykırı amaç ve çıkarlara âlet edilemez ve kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılamaz. Haberlerde ve olayların yorumunda gerçeklerden saptırma, çarpıtma veya kısaltma yoluyla amaçlı olarak ayrılınamaz.”

Evet, Basın Ahlak İlkelerine uymayan bütün yayın kuruluşlarına bu ifadelerden sonra artık bir şey söylemeyeceğim