Akşam yemeğinden sonra, ailece çay saati yaparken izlediğim haber programından sonra memleketimizin ahvali gerçekten düşündürdü ve bu yazıyı kaleme alma gereği hissettim. Haber programından bazı alıntılar ile konuyu açmaya çalışacağım.

Öncelikle İstanbul’daki Gaming 2017 fuarı ile ilgili haberi ele alacam. Oyun fuarına yoğun bir katılımın olduğunu, yeni çıkan oyunların son sürümlerini görmek için saatlerce sıra bekleyen ortaokul ve lise çağındaki gençlerin o halini görünce çok üzüldüm doğrusu. Yıllar önce benzer haberleri, gazete manşetlerinden tam sayfa olarak verilen pop star yarışmalarının seçmelerinde de görmüştüm. Ülkemizde sanat (şarkıcılık,oyunculuk) ve spor her zaman bilimden, çok daha fazla ön planda oldu. Ancak ülkemiz bugün ne sanatta ne de sporda hatırı sayılır bir konumda değil. Memleketin genç beyinlerini hep oyalayacak bir şeyler buluyorlar. Niçin bu gençlik bilimsel çalışmalara ve araştırma projelerine yönlendirilmez anlamış değilim doğrusu. Gerçi TUBİTAK şu aralar okullarda 4006 proje çalışmasıyla bunu yapmaya çalışıyor ama medyanın bu türden projelerde yapımlarda eksik kaldığını düşünüyorum. Yine TRT’ de Sanayi Savaşları adlı proje yapan ve üreten bir yarışma programı var. Halbuki şu saçma sapan yarışmalar yerine gerçekten yapıcı ve güzel, her yaş aralığında kategorilerin olduğu endüstriyel ve bilimsel projelerin üretildiği ve kazanlarına patent, üretim ve arge desteğinin verildiği yarışmalar olsa. Ya da çeşitli sanat dallarında hikaye, şiir, beste, senaryo, kısa film vb. yaratıcı ve üretici projelerin yarıştığı yarışmalar olabilir hem ailece izleyebileceğimiz hem de izleyicilere gerçek anlamada ilham veren ve bu yönde milli zeka sermayemizi geliştirebilecek ve yaratıcı düşünce kıvılcımını tetikleyecek pragmatik ve rasyonel programlara ihtiyacımız var. Gazete manşetlerinin, ülkemiz insanlarının dünya sanayisi ve teknolojisi ile rekabet gücünü arttıracak programlar için atıldığını görmek ayrı bir sevinç oluşturacaktır.

Kendi öğrencilerime de her zaman söylerim. Dünyada üretilen bilgisayar oyunlarını saatlerce oynayarak tüketen değil onlardan esinlenerek bizler de bu tür oyunlar oluşturup dünya pazarlarına sunabiliriz. Zira saatlerce o oyunları oynamak bizden kaybettirdiği kadar bir o kadar da o oyunları yapanlara kazandırıyor. Oysaki bilgisayar ve yazılım mühendisliği bölümlerinden mezun olup bu işleri pek ala sizlerde yapabilirsiniz. Yani kısacası hep tüketen taraftayız ekonomik ve zihni sermayemizi tüketiyoruz anlayacağınız.

İzlediğim bir diğer haber ise Elazığlı mucitlerin suda batmayan bisiklet haberi ile ilgili olarak yapılan haber videosu. Videoyu çeken mucit(!) kardeşlerim bu projeyi yapmalarının arkasındaki sebebi cumhurbaşkanımızın milli kaynaklar ile projeler üretin sözüyle açıklıyorlar. Cumhurbaşkanımız yerinde bir söz söylemiş ancak o sözü yanlış kişiler sahiplenmiş anlaşılan. Sanayici, akademisyenlerimiz ve medya kuruluşlarımız tepkisiz kalıp proje üretmeyince ne yapsın bizim Elazığlı mucit kardeşlerimiz yılmadan azimle üç bidon bir bisiklet projelerini bu kara kışta ıslanma pahasına tamamlamışlar gerçekten onları tebrik ediyorum.

Ancak yine de memleketimin durumu iyi değil. Güçlü bir Türkiye adına bunlar haber yapılıyorsa düşünecek çok şey var demektir. Vatanın ve memleketin adına güzel şeyler yapmak bu üç kafadara düşüyorsa üzerine vazife düşenler utansın. Yine bunu komik bir haber olarak veren tv kanalları adamakıllı ve milli yarışma vb. projeler üretip üretime, bilimsel ve yaratıcı düşünmeye özendiren yapımlar yapacağına, kendilerince faydalı bir buluş yaptıklarını düşünen üç kafadar mucidin komik hallerini haberleştirmek gibi basit ve eğlenme adına yaptıkları haberden utanmalılar.

Üçüncü ve son olarak dikkatimi çeken bir diğer haber ise arabasına iple bağladığı köpeği trafikte sokak sokak sürükleyen vatandaşın haberi oldu. Memlekette doğru düzgün bir şey yaşanmıyor arkadaş. Haber saati gerim gerim geriliyor insan. Ne üreten, ne okuyan, ne bilimden anlayan ne de hayvanlara merhamet gösteren vatandaş var. Bu memleketin insanları ne zaman normal hale gelecek merak ediyorum doğrusu.

Kitlelerin yaptığı her şey doğrudur. Herkes öyle yapıyorsa sen de sorun var, eleştirme, tartışma, sen de takıl kafana göre, keyfine bak diyenlere kusura bakmayın!

Malcolm X’in ifadesiyle; “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.”