Dünyanın bazı coğrafya parçalarında yıllardır devam eden iç savaşlar milyonlarca sivil insanın çok büyük mağduriyetlerine neden olmaktadır.

Bazı ülkelerdeki zalim yöneticilerin, diktatörlerin veyahut örgütlerin(kısacası şer güçlerin) baskılarından, savaş koşullarından kaynaklanan açlık, kıtlık vs sebeplerden dolayı her yıl milyonlarca insan yerlerinden ve yurtlarından edilmektedir.

Yurtlarını terk etmek zorunda kalan milyonlarca insan, başka ülkelere sığınmaktadır.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 14-1 “Herkes zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir.”

Evet, başka ülkelere sığınmak bir insan hakkıdır.

Bu insanlar kamuoyunda ve basında, ‘Mülteciler, Sığınmacılar, Göçmenler, Muhacirler’ gibi isimlerle anılmaktadırlar.

Özellikle ülkemize sığınan milyonlarca Suriyeli, yüz binlerce Afgan, İran ve değişik ülke insanları nedeniyle artık ilkokuldaki öğrencilerimiz bile ‘mülteci’ ifadesinin neyi çağrıştırdığını bilmektedir.

**

**

İki hafta önce Ankara’da ‘Medya ve Mülteciler’ konulu etkinlik düzenlenmiş, bazı meslektaşlarım davet edilmişti.

Gazetemiz Editörü Barış Arslan, davet edilen gazeteciler arasındaydı.

Barış Arslan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Mehmet Akarca’nın da katıldığı ve organizasyona destek verdiği etkinlikle ilgili bir de makale yazmıştı.

Yıllardır kentimize sığınan başta Suriyeliler olmak üzere binlerce sığınmacıya karşı insani ve dini görevimi yapmaya çalışan biri olarak alanda olduğumu bilen ve Ankara’daki etkinliğe katılan bir dostum, gıyabımda program yöneticilerine adımı vermiş, katkı sunabileceğimi ifade etmişti.

Dostuma, ‘Ben kendimi davet ettirmem ama davet ederlerse belki katkı sunarım’ demiştim.

Geçtiğimiz hafta başında beni Ankara’dan arayan bir yetkili, hakkımda mültecilerle ilgili olumlu şeyler duyduklarını belirterek, “Sizin bir basın mensubu ve insan hakları savunucusu bir aktivist olarak mültecilerle ilgilendiğinizi duyduk. Ankara Büyükhanlı Park Otel’deki ‘Medya ve Mülteciler Basın Buluşmalarına’ katılmak ister misiniz?” diye konuşunca, davete icabet etme kararını verdim.

**

**

ANKARA’DA BASIN BULUŞMASI…

Batman’dan toplam 6 gazeteci aynı uçakla havalandık. Havanın açık ve güneşli olduğu bir günde Ankara’ya uçarken, durmadan gözlem yaptım.

Uçsuz bucaksız toprakların ormandan yoksun olması en çok dikkatimi çekmiş ve beni üzmüştü.

Ankara Esenboğa Havalimanında bizleri karşıladılar ve otele bıraktılar.

Eski Başbakanlık Çankaya Köşkü’nün bulunduğu semtin hemen yanı başındaki Ankara Büyükhanlı Park Otel 5 yıldızlı otel konumundaki bir Rezidanstı.

Ertesi gün sabah saatlerinden itibaren etkinliğe katıldık. Edindiğim bilgilere göre, bir kaç hafta öncesinden başlayan, ‘Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, ‘Türkiye’deki Irak ve Suriye Krizinden Etkilenen Sığınmacılar için Geliştirilmiş Destek’ projesi kapsamında gerçekleştirilen ‘Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları’ndan birisiymiş.

‘Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve ‘Mülteci Destek Derneği’ (MUDEM) tarafından organize edilen toplantıya, özellikle güney illerinden yüksek katılım vardı.

Van, Diyarbakır, Batman, Adana, Osmaniye, Hatay, İskenderun, Antalya, İzmir vs kentlerinden onlarca meslektaşımın toplantıya katıldıklarını gözlemledim.

**

**

Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Sayın Safa Karataş, organizasyon hakkında bilgiler sunduktan sonra, üç gün boyunca moderatörlük görevini yürüttü. Etkinlik tüm mültecilerle ilgili idi ancak genel olarak ülkemizdeki 3 milyon 600 bin Suriyeli vatandaş toplantının ana gündemini oluşturdu.

Karataş’tan sonra SGDD Genel Koordinatörü Sayın İbrahim Vurgun Kavlak, etkinlikle ilgili bilgiler sunmaya başladı. Dünyada 65 milyon mültecinin bulunduğunu belirten ’ın konuşmasıyla başladı. Dernek ve çalışmaları hakkında bir sunum yapan Kavlak, Türkiye’nin Eylül ayı itibariyle 3 milyon 567 bin 658 Suriyeliyi ülkesinde ağırladığını, bunların dışında İran, Afganistan, Somali, Irak gibi devletler başta olmak üzere 85 ülkeden 400 bin dolayında sığınmacı ve mültecinin de ülkemizde kaldığını söyledi.

Etkinliğin ilk toplantısına Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı sayın Mehmet Akarca ve AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi sayın Steven De Vriendt de katılmıştı.

46 yıllık gazeteci olan Başdanışman Akarca, mültecilerle ilgili olarak Amerika Başkanı’nın son güncel gelişme olan Meksika sığınmacılarına yönelik çıkışı üzerinde durdu. Şu sözleri gerçekten dikkat çekiciydi; “ABD’nin bütün dünyada askerleri var. Biliyorsunuz 3 bin 500 kadar Suriye'de, 4 bin kadar Afganistan'da. Aynı Amerika, 6 gün öncesine kadar Meksika sınırından iltica etmeye çalışan 7 bin Meksikalıya karşı 15 bin askerini sınırda konuşlandırdı. Yani mülteci başına tam teçhizatlı 2 asker. Biz de Türkiye olarak biliyorsunuz 4 milyon sığınmacı misafir ediyoruz. Çünkü Suriye'de karışıklık çıkması üzerine can kaygısına düşen Suriyeliler çocukları kucaklarında, arkalarından açılan ateşten kaçarak Türkiye sınırına geldiler. Bunlara nasıl olur da ‘Hayır, almıyoruz sizi orada kendi kaderinize mahkûm bir şekilde bırakıyoruz’ diyebiliriz? Elbette ki diyemeyiz. Biz bunu hiçbir dönemde demedik.”

ABD Başkanı’nın konu ile ilgili çıkışını bildiğimden Sayın Akarca’nın tespitlerini yerinde gördüm. Az sayıda mülteciyi ülkesine kabul eden bir ülkenin Başbakanının bir çocuk mülteciyi kucağına almasının bazı dünya medyasında övgü ile karşılandığını, ancak dört milyon mülteci ve sığınmacıyı ağırlayan ülkemiz gerçekleğinin görülmemesinin çok da önemli olmadığını söyledi.

Ülkemizin Suriye’de izlediği yanlış politikayı eleştirmekten asla çekinmesem bile, bu ifadeler doğruydu. Toplantıda söz alan AB Türkiye Delegasyonu temsilcisinin de açıklamaları oldu. Devamı yarın