‘Tenkit yapıcı olmalıdır’ sözünü kullanmayanımız yok gibi. Uygulanıyor mu kısmı ise tartışılır.
Eleştiride bir güzelliğin ortaya çıkması, motive edilmesi hedeflenmeli. Oysa kırmayı, küsmeyi, küstürmeyi seçiyoruz. Öldürücü hamleyi yapmakla istediğimiz sonuca varacağımızı sanıyoruz. Tenkitle alayı, sövgüyü, küçümsemeyi, kişiliğe saldırıyı birbirine karıştırıyoruz.
Yapıcı bir eleştiride sözler yol göstermeli, ilham veren olumlu ifadeler içermeli. Fikirler ve konular üzerine yoğunlaşmalı. Sesin tonu beyaz olmalı. Empati kurabilmeli. Sağduyulu olmalı. Saygı ve nezaket temeline dayanmalı. Aksi halde eleştiride art niyet aranabilir, saldırı niteliği taşıdığı düşünülebilir. Böyle bir gidişatta maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olur.
Söz konusu eleştiri olunca, okumuş olduğum güzel bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. Halk onu ‘Renklerin Ustası’ anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru dermiş.
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi, artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş. Ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru, “Sen artık ressam sayılırsın. Senin resmini halk değerlendirecek” demiş. Resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve görünen bir yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış.
Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse hiç görünmüyor. Çok üzülmüş. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru, üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
Raciçi, resmi yeniden yapmış ve yine Ranga Guru’ya götürmüş. Şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş ama bu defa bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Raciçi, denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş, resme dokunulmadığını anlatmış.
Ranga Guru, “Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi. Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiçbir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.”
Sevgiyle kalın..