Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir banka veznesinden nakdi yardım parası alan bir Suriyeli üzerinden çok çirkin bir kampanya başlatılmıştı. Ülkemize sığınan Suriyelilere maaş bağlanıldığını, yerlilerin ise insan yerine konulmadığını ileri süren ve Kürd kimliği üzerinden ırkçılık yapan paylaşımcı, Suriyelilerle aynı hastanede tedavi olmak istemediği için özel hastaneye yüklü miktarda ödeme yaptığını söylüyordu.

Kürd halkının savunucusu rolüyle ırkçılık yapmasına tepki gösteren bir yorum yaptım. Çok kısa zamanda sayısız kişinin o ırkçı paylaşımı sahiplendiğini ve bana saldırdıklarına şahit oldum…

Geçtiğimiz aylarda Ankara’da yapılan ‘Mülteciler ve Medya’ konulu çalıştay aklıma geldi. O çalıştaya katılan Adana, Osmaniye, Gaziantep, Hatay, Antakya, Mersin gibi kentlerden katılan gazetecilerin tepkileri ile geçtiğimiz günlerdeki ırkçı paylaşıma yapılan yorumlar ciddi benzerlik taşıyordu…

Ülkemizde Türk ve Kürd milliyetçiliğine, daha doğrusu ırkçılığına soyunanların aynı dili kullandıklarını gözlemliyorum…

Bütün uç kesimler yabancı düşmanlığında birleşiyorlar.

Suriyeli kötüler şüphesiz vardır ve onları bir yazar olarak asla savunmam. Bulundukları kentlerin huzurunu bozan Suriyeliler hakkında işlem yapılmasını da savunan biriyim.

Beni ilgilendiren savaştan kaçan mazlum, mağdur ve mahrumlardır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hastalar, yardıma muhtaç olanlar her kimse, mağdurun ve mazlumun kimliğine bakılmaksızın yardımı savunuyorum…

**

**

Çünkü bu bir dini ve insani görevdir.

BM Evrensel Bildirgesine göre savaş halinde komşu bir ülkeye sığınmak haktır. Bize düşen ayrımsız olarak zor duruma düşenlere yardım etmektir.

Mazlumun, mağdurun kimliğine, dinine, ırkına, rengine, mezhebine, meşrebine bakılmaz. Kadın ve çocukların yaşam mücadelesinde ellerinden tutmak insani ve dini bir görevdir.

Batman’a sığınan Afgan ve Suriyeli mağdurları gözettiğim gibi, iç göç mağduru olmuş Cizreli, Nusaybinli, Şırnaklı zor durumdaki insanlarımızı da gözetmeyi görev bilmişim.

Bugüne kadar Bosna Hersek’ten tutun Myanmar’a, Filistin’den tutun Ruanda’ya, Haitti’den Halepçe’ye kadar her konuda duyarlılığımı ortaya koyan biriyim.

İnancı beni ilgilendirmez, kentimize sığınan Ezidiler için elimden geleni yaptığımı bilirsiniz.

İnancının gereğini yaşamaya çalışan bir Müslüman olarak, sayısız kez bu köşede Ezidileri savunan yazılar yazdım.

Emin olunuz yardım yapmak, yardımlara vesile olmak kadar zor bir şey olamaz. Ama emin olunuz açlık sınırında olan bir çocuğu doyurmak, onu ve ailesini soğuktan korumak ve sevindirmek kadar mutlu bir şey de olamaz.

**

**

EZİDİLERİN HAKLARINI SAVUNMAK!..

Değerli Okurlar, IŞİD barbarlığından kaçarak kentimize sığınan Ezidiler gerçeğini bilirsiniz. 2014 yılında kentimize sığınan bu zor durumdaki insanlar için Beşiri’ye bağlı İkiköprü Böldesi, Uğurca’da çadırlardan oluşan bir kamp kuruldu.

İlk günden itibaren o insanlara yardım için elimden geleni ardıma koymadım.

Bugün hala çoğu kadın ve çocuk 170 civarında Ezidi, aynı kampta barınıyorlar.

Çadırlarda yaşam zordur, kendilerine insani yardım elimizi uzatmamız gerektiğini her zaman ifade ediyorum.

Geçen yıl odun ve gıda desteği, çadırlarının su geçirmezliği, alt zemininin soğuk almaması vs gibi yardımların organizasyonunda üzerime düşeni yaptım. Duyarlı hukukçuların katkıları için vesile olmuştum.

Geçen yıl Valilik, AFAD, Kızılay Batman Şubesi, Beşiri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunmuş ve olumlu neticeler almıştım.

Bu yıl yine zor durumda olduklarından gözetmemiz gerekiyor.

Bir duyarlılık var.

Duyarlı dostum Recep Kavuş, Ezidilerin hukuklarına dikkat çeken bir yazı yazdı.

Valimiz Sayın Hulusi Şahin, kampı ziyaret ederek, sorunlarıyla ilgilendi ve önemli mesaj verdi.

Özellikle Valimizin duyarlılığına sevindim.

**

**

Uğurca köyü Muhtarı Sayın Erhan Tagay ile sürekli diyalog halindeyim. Beşiri Kaymakamımız 10 ton odun desteğinde bulunmuş.

Ancak odunların yetmediği bilgisini aldım. Sayın Kaymakamımızdan bir on ton daha destek bekliyoruz.

Şu aralar hukukçularımız yine gizlice bir yardım kampanyası yürütüyorlar. Batmanlı avukatların başlattığı yardım kampanyasına destek vermeyi görev bildim.

Avukatların kampanyaları kamuoyuna ilan edilmedi. Sürekli alanda olan biri olarak bilgilendirildiğim için, çevremde her zaman zor duruma düşenlere yardım ellerini uzatan iyilikseverlerimden bazılarına ulaşıp, katkı istedim. Duyarlı iş adamlarımızın, varlıklı insanlarımızın destek vermeleri halinde kentimize sığınan Ezidilerin de hukuklarını savunmuş olacağız.

Ezidilerin hak ve hukuklarını savunmak insani bir görevdir. Şengal’den kaçarak Batman’a sığınan mazlum ve mahrum Ezidilerin durumuna seyirci kalmak inancıma aykırıdır.

İslam’ın akidesini çok iyi araştıran ve benimseyen bir Müslüman olarak ‘Kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana’ düşüncesiyle alandayım. İnandığım yüce İslami ve terbiyesini aldığım insani değerler gereği bu yardımlaşma ve dayanışmayı görev biliyorum…

Şimdi yardımlaşma ve dayanışmanın zamanıdır. Batman’ın yoksul ve mahrumlarını da gözeterek, kentimize sığınan Ezidilere de yardıma diyor, duyarlı insanları saygıyla selamlıyorum.