Bu kentin en önemli sorunlarının başında 'Madde Bağımlılığı' gelmektedir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğini tehdit eden bu önemli sorunla ilgili çok yazılarım oldu.

8 yıl önce kaleme aldığım yazılarda, gereken önlemlerin etkin şekilde alınmaması halinde madde bağımlılığı nedeniyle dizlerimizi döveceğimiz öngörüsünde bulunmuştum.

Bu sadece benim öngörüm değildi. O dönemde sivil toplum örgütleri de bu konuda önemli çalışmalar yapıyor, ellerini taşın altına koyuyarlardı.

Eğitim Bir-Sen Batman şubesi, o süreçte çok çarpıcı tespitler içeren bir raporla kamuoyunun karşısına çıkmıştı.

Kamuoyu ile paylaşılan o rapordan bazı kesitleri, il yöneticilerimize hatırlatmak isterim. Çok önemli tespitler ve çözüm önerileri içeren çok değerli bir eğitimci dostumun büyük katkı ve emek sunduğu rapor ve konuyla ilgili o yazımdan bir derlemeyi bilgilerinize ve il yöneticilerimizin ise dikkatlerine sunuyorum:

**

**

Madde bağımlılığı veya halkımızın daha açık şekilde anlayabileceği uyuşturucu kullanımının kentimizde tehlikeli boyutlara vardığı konusunda uzun süre önce de değerlendirmede bulunmuş ve uyarılarda bulunmuştum. Bazı meslektaşlarımın da keza bu konuda değerlendirmeleri olmuştur.

Çocuklarımızı ve genel anlamda toplumu uyuşturmayı amaç edinenlerle mücadele edilmesini bir zorunluluk olarak görüyorum. Toplumun yozlaştırılmasına, manevi değerlerinden uzaklaştırılmasına paralel olarak yaygınlaşan uyuşturucu ile mücadele edilmezse, yarınlarda dizlerimizi dövmemiz kaçınılmaz olacaktır…(Dikkat! bu değerlendirmeyi 8 yıl önce yapmışım, sorun öngörüde bulunduğum gibi daha da büyüdü, dizimizi dövmemiz de artık bir fayda etmiyor.)

BU RAPORU ÖNEMSEYELİM…

İşte il yöneticileri, güvenlik, okul ve aileler tarafından önemsenmesi gerektiğine inandığım o raporun tam metni:

“Durum Analizi: Eğitim-Bir-Sen olarak; eğitimde yaşanan olumsuzluklar, yasaklar ve eğitim sektöründe çalışanların mali ve özlük hakları kadar toplumsal ve ahlaki konular üzerinde de çalışma yapan ve söz söyleyen bir kuruluşuz. Batman’da gün geçtikçe kullanımı, satımı ve tüketimi, piyasada kolay bulunabilirliği artan uyuşturucu gibi maddelerin arttığı bir vakıa. Bunu istatistikî rakamlar vererek boğmak yerine ve meselenin müdahale ve çözüm önerilerini önemsizleştirmemesi için Hastane, Emniyet ve sosyal hizmetler, Milli eğitim gibi kurumlardaki sayısal verilerden elde edilebileceğini söylemekle şimdilik yetinelim. Her ne kadar sağlıklı ve mutabık olunacak sayısal veriler olmasa bile. Ama mutabık olunan nokta ise, tehlikenin yeterli derecede farkında olunmayışı ve etkili tedbirler/çözümler alınmaması rahatlıkla ileri sürülebilir. Tehlikenin farkındalığını ve nispi tedbirlerin alınmasını sağlayan ise, madde bağımlılarının yaralama, öldürme, gasp gibi adli vakalarla medyada görünür olmalarının ardından olmasıdır. Maalesef bu bakış açısı, sorunu ötelemeyi ve “dostlar alışverişte görsün” tarzındaki yaklaşımın içler acısı halini göstermektedir ki, Eğitim-Bir-Sen olarak bu durumu kabullenmemekteyiz. Raporumuzun ‘NE Yapılmalı?’ başlıklı kısmında olduğu gibi elimizi taşın altına koyacak işleri sorunun ilgili kurumlarıyla yapmaya hazır olduğumuzu şimdiden beyan edelim. Bu beyanımız, öncelikle bu sorun konusunda mevcut durumu görmemizi engellememelidir. Bunun için bir durum analizi yapmak gerekirse; şunlar rahatlıkla söylenebilir:

-Okul çevrelerindeki metruk mekânlar ve dar sokaklarda, mezun olan veya okula devam etmeyen vb. gibi durumlardaki kişilerin uyuşturucu kullanımlarının artması gerçeği.

-Uyuşturucu kullanımdaki artmanın yanı sıra kuryeci ve satıcı konumundaki gençlerin ise rant çevreleri tarafından her geçen gün daha fazla kullanılıyor olunmaları.

-Kimi idareci ve öğretmenlerin uyuşturucu kullananlara yönelik müdahalelerin ise tehdit ve emniyetteki bürokratik süreçlerden dolayı gün geçtikçe azalıyor olması.

-Okul rehberlik servislerinin madde bağımlılarına yönelik etkin, yeterli ve düzenli tedbirleri/çalışmaları almıyor oluşu. Birçok işlemin kâğıt üzerinde gösteriyor olması ile gelen psikolojik rahatlık ve ardından gelen atalet.

-Uyuşturucu kullanıcıların sendikamız üye/yöneticileri tarafından iletilen bilgiler doğrultusunda 10-11 yaşlarındaki kimi öğrenciler tarafından kullanıldığına gözlemlerin maalesef olması. Kimi araştırma merkezlerinin bulguları da bu gözlemi teyit etmektedir.

-Ailelerin ve ebeveynlerin, çocuklarının uyuşturucu kullanan biri olarak bilinmemesi ve piyasada konuşulmaması için yani bir tür “isim, unvan, statü zedeleyici” duruma düşmemeleri için meseleyi gizlemeleri.

-İl Sağlık Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü gibi sorunun taraflı kurumlarının uyuşturucu ve madde bağımlılarına yönelik etkin ve yeterli düzeyde tedbir almamaları. Kurumların insan ve fiziki altyapılarını bu iş için yeterli oranda ayırmamaları. Ama her şeyden önce ‘tehlikenin’ yöneticilerimizin atama, yükselme, maddi ve mevki gibi kişisel istikballerine dair çalışmalar kadar yeterli oranda olmayışlarından rahatlıkla bahsedilebilir. Batman’da ortalama bir yurdum insanın algısının ve tespitinin böyle olduğunu söylemek haksızca yapılmış bir eleştiri olmasa gerekir.

-Dağılmış, parçalanmış, boşanmış veya farklı nedenlerden ötürü ayrılmış ailelerin çocuklarının hele hele de geçim sıkıntısı yaşayan ebeveynlerin çocuklarının uyuşturucu kullanımı, kuryeliği ve satıcılığı noktasında tercih ediliyor olmasının meseleyle ilgili her kesimce rahatlıkla ileri sürülecek bir husus olduğu gerçeği.

-Bölgede Diyarbakır’dan sonra Batman’ın uyuşturucu trafiğinde ana merkez olmasa bile “cazibe merkezleri” konumunda olması nedeniyle uyuşturucu kullanımının, üretiminin ve satımının sonraki yıllarda da maalesef artacağını gösteriyor olması.”

Raporun tespit bölümlerini okudunuz. Özellikle uyuşturucu yaşının hayli düşmesi, okul çevrelerindeki tehlikeye dikkat çekilmesi hepimizi düşündürmelidir. Sendikanın yaptığı çalışmaya destek vermek amacıyla bu raporu bilginize sundum."