Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen geleneksel Mereto Tırmanışı, Cumartesi günü sabahın çok erken saatlerinde başladı. Sason Kaymakamlığı ve Sason Belediyesinin birlikte organize ettiği Mereto tırmanışına yüzlerce kişi katıldı. Yurtiçi ve yurtdışından katılımcıların yanı sıra aralarında 38 profesyonel dağcının ve Sason’dan göç etmiş Avrupa’da yaşayan Ermeni vatandaşların da bulunduğu Mereto tırmanışına yaklaşık 600 civarında bir katılım vardı.
 
Mereto Dağı, Batman’ın Sason ilçesinde 2973 metre yüksekliğinde bölgenin en yüksek dağıdır.  Sason çevresinde kutsal bir dağ olarak kabul edilmektedir. Mereto Dağı’nın zirvesinde Maruta Parstır Asdvdzazin adlı bir Ermeni Kilisesi bulunmaktadır.  Halk arasında ise Mereto Kilisesi olarak bilinmektedir. Sasonlu Tavit Efsanesinde Mereto Kilisesi’nin Mıher tarafından inşa ettirildiği ve Mıher`in manastırın  adını Maruta Parstır (yüksek, ulu) koyduğu anlatılmaktadır.  Mıher`in ölümünden sonra Arapların yıktığı manastırı Mıher`in oğlu Tavit bir günde yeniden inşa ettirmiş. Başka bir inanışa göre ise Mereto Kilisesi’ni Sanasar ve Bağdasar adında iki kardeşin inşa ettiği belirtiliyor. Bugün manastırdan geriye büyük ölçüde yıkılmış bir kilise kalmış. Dağın zirvesinden Bitlis, Muş, Siirt, Diyarbakır  ve Sason çevresi rahatlıkla görülebilmektedir. Fakat o gün toz bulutlarından dolayı, bu manzarayı görme şansını yakalayamadık. Mereto Kilisesi, Ermeniler ve Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilerek ziyaret edilmektedir.
 
Purşeng Yaylasına kadar araçla gitmesi planlanan yolculuk sabahın erken saatlerinde Cumhuriyet meydanından başladı. Mereto Dağı zirvesinde kahvaltı yapılacak. Şeyh Bazıt ve Mereto Dağı arasında kalan Purşeng yaylasında ise öğlen yemeği yenecekti. Yemekten sonra eğlence ve ilçeye dönüşle program sona erecekti... 
 
Cumhuriyet meydanında araç sıkıntısının çekilmesiyle oranizsayondaki eksiklik tırmanışçılara günaydın demişti. Dağcılar ve diğer katılımcılar muhatap olacak bir görevliyi bulmakta sıkıntı yaşıyorlardı. Herkes telaşla sağa sola koşuşturuyor binecek araç yakalamaya çalışıyordu. Neyse ki, bir süre sonra sorun giderildi ve yolculuk başladı.
 
Gece öğretmenevinde kalmıştık ama bir damla uyku uyuyamamıştık. Öğretmenevi; temiz ve güzel döşenmişti fakat bu yazın sıcağında odalarında en azından bir vantilatörün bile olmaması büyük bir eksiklikti ve çok üzücüydü.
 
Alacakaranlıkta yola çıktık. Yavaş yavaş gün doğmaya başladı. Havada toz bulutları vardı,  yine de Mereto’nun muhteşem güzelliğini görebiliyorduk. Yol boyunca gördüğümüz sincaplar ise çok tatlıydı. Onlar hızla kaybolmaya çalışırken, bizde onların fotoğraflarını çekmeye çalışıyorduk fakat onların hızına yetişebilmek mümkün değildi.
 
Dağa yapılan patika yol her ne kadar çok iyi bir yol olmazsa bile yine de hiç olmamasından çok iyiydi. Maazallah araba yanlışlıkla azıcık kaysa vay halimize... Yol çok zorluydu fakat bizi götürmekle görevli araç şoförünün direksiyon hakimiyeti çok iyiydi. Ayrıca da çok misafirper bir insandı.
 
Yaklaşık bir buçuk saat yol aldıktan sonra araçlar artık belli bir noktaya gelmiş, daha fazlası için yukarı çıkmakta zorlanıyorlardı. Yavaş yavaş park etmeye başladılar. Yolun geri kalanını yaya olarak devam edecektik ve asıl macera da bundan sonra başlıyordu. Bir elimizde kahvaltı poşetimizle Mereto’ya doğru yürümeye başladık. Grup halindeydik. Sohbet ederek, güle oynaya çıktığımız yolda, yavaş yavaş oflamalar, üflemeler başlamıştı. Arada düşenlere de gülüyorduk. Tırmanış sanıldığı kadar kolay değildi. Acemilik de eklenince insanın geri dönesi geliyordu, fakat kararlıydık zirveye çıkacaktık.
 
Mereto’ya tırmandıkça nefes almakta bile zorluk çekiyorduk. Yüksek hava basıncından dolayı kalp atışlarımız hızlanıyor,  baş dönmesi yaşıyorduk. Zaman zaman dinlenip yola tekrar devam ediyorduk.
 
Mereto’da yürüyüş; yağmurlu bir havada veya sahilde yapılan romantik bir yürüyüşe hiç benzemiyordu ama yine de çok güzeldi. Çok zorluydu. Havalar aşırı sıcaktı. Yüksek bir rakım olmasına rağmen o gün esinti pek yoktu. Kaygan zemin üzerindeki taşlar, kayalar nedeniyle yürümekte zorlanıyorduk. Nefes alışlarımız kesikti ve gittikçe sıklaşıyordu. Anlayacağınız acemi olmak zor işti. Grup halinde başlamıştık yürümeye fakat bir süre sonra kopmalar başladı. Herkes bir an önce zirveye çıkma derdindeydi.
 
Daha önce küçük tepelere çıkmışlığım olmuştu ama 2973 metre yükseklikte bir dağın zirvesine bu ilk çıkışımdı. Doğrusunu isterseniz çok heyecanlıydım. Zaman zaman başım dönse dizlerim yorgunluktan titrese bile devam ediyordum. Zirveye erken ulaşıp orada daha fazla zaman geçirmeliydim.
 
Dağın eteklerinde açılan mavili, morlu, sarı renkli çiçekleri fark etmemek hem çiçeğe, hem de Mereto’ya haksızlık olurdu. Bu arada yazın bu kavurucu sıcaklarında dağın eteklerinde hala erimeden duran kar parçalarını ne zaman göreceğim diye merakla yol alıyordum. Kısa bir süre sonra üstü toprakla kaplı fakat dibinde hala kar parçaları olan yeri gördük. “İşte Kar” diye bağırdık. Bir parça Kar yemek ve ona dokunmak hepimize iyi gelmişti.
 
Mereto’da yaşayanlar dağı çok iyi biliyorlardı. Seksen dört yaşındaki dedenin maşallahı vardı, ceylan gibi gidiyordu. Onu takip etmek mümkün değildi. Çocuklar ise ellerinde dondurma kovalarıyla koşarak yol alıyorlardı. Ben ise tutunarak, nefes nefese tabiri caizse neredeyse acı çekerek yürümeye çalışıyordum. Ama her şeye rağmen muhteşem bir yolculuktu.
 
Bu gibi sosyal aktivitelerin en güzel yönlerinden biri de dayanışma ve paylaşımların çok güzel olmasıdır. Herkes elindekini paylaşabiliyor. Yol boyunca başına gelen bir yanlışlığı bir diğerinin yapmaması için uyarıda bulunuyordu. Sanırım yaşanan sıkıtının her an bizim de başımıza gelme ihtimalinden olsa gerek… Veya burada bize bizden başkası yok düşüncesinden…
 
Yaklaşık iki saat kadar bir tırmanıştan sonra sonunda zirvedeydim ve başarmıştım. Meraklı bir şekilde etrafıma bakınırken bir arkadaşın “ Melek, yanımıza gel. Çay içmek ister misin?” sesiyle daha da bir mutlu oldum. 2973 metre yükseklikteki dağın zirvesinde bir bardak çay ne güzel gitmişti. Yanında en sevdiğim çikolatam da vardıJ Her şey tek kelimeyle harikaydı…
 
Yaklaşık iki saat kadar Mereto zirvesinde kaldıktan sonra Purşeng Yaylasına doğru yolculuğumuz tekrar başladı. Ufak tefek kaymalardan sonra yayladaydık. Bir süre sonra da yola çıktık.
 
Gelenekselleşen Mereto tırmanışında; bazı aksaklıklar olsa bile, her şeye rağmen muhteşem bir yolculuktu. Emeği geçen kurum ve kuruluşların, ellerine sağlık diyoruz. Bu arada güzel dostlukların oluşmasına vesile olan Mereto’ya da teşekkür ediyoruz.