Batman’ın yeni nüfusu resmen açıklandı. Kent merkezindeki nüfusumuz 402 bini aştı…

Kentimizdeki sığınmacılarla birlikte merkez nüfusumuzun 450 bin dolayında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Nüfusumuz arttıkça, büyükşehir olma yolundaki adımlar sıklaşacaktır. Bu kent yakın gelecekte büyükşehir belediyesi olacaktır.

Ancak büyükşehir olmakla tüm sorunlarımızı aşmış olmuyoruz.

Kentimizi kuşatan tehlikeler var. Bu tehlikelerin farkında değiliz.

Farkında olan duyarlı kesimlerin ise çağrılarını duymuyoruz…

Bu kent petrol ile var olmuştur. Batman sınırları dahilinde petrol denilen kara mahsul bulunmasaydı, bu kent hala küçük bir köy olarak varlığını sürdürecekti.

Petrolün bulunmasıyla birlikte bazı yatırımlar gerçekleştirildi. Petrol sektörü canlandı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı(TPAO) yıllarca bu kenti sırtladı. TÜPRAŞ, BOTAŞ, TPAO, TP çatısı altında binlerce emekçimiz çalıştı.

Petrol sektörlerini küçültme çalışmaları yıllarca sürdü. Petrol emekçi sayımız beşte bir oranına düşürüldü.

Bilindiği gibi son olarak TÜPRAŞ özelleştirildi. En son petrol kuruluşumuz olan AO’su atıldı.

Bilindiği gibi bu önemli kuruluş Varlık Fonu’na devredildi…

İşte konumuzla ilgili haberin spotu: “Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri AO (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'nin (TÜRKSAT) sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin yüzde 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (Çaykur) Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.”

Bu kararın üzerinden hayli zaman geçti. Hayatın devam ettiğini, işçilerin işlerine gidip geldiklerini gözlemledim.

Varlık Fonu hakkında lehte ve aleyhte pek çok yorum ve görüş okudum.

Merak ettiğim ve cevap bulamadığım sorularım var…

TP bugün Varlık Fonu’na devredildi.

Bu kuruluş hala petrol üretimini yapıyor.

Acaba muhatabımız kim?

Türkiye Petrollerini iki üç yıl önce, Raman sahasındaki atıkları nedeniyle Çevreciler olarak mahkemeye vermiştik. Mahkememiz sonuçlanmadı, tarafımıza bilgi de verilmedi…

Yine geçen yıl Batı Raman’da derelere akan petrol akıntılarını görüntüledik ve kamuoyu ile paylaştık. O konuda da sustular…

Şimdilerde yine petrol kirliliği sorunları yaşanıyorsa, muhatabımız kim olacak? Şu anki yöneticiler mi, üst mercileri mi, Varlık Fonu mu?

Bizim amacımız üzüm yemek, halkın sağlığını korumaya çalışmak. Yönetimler bizim işimiz değil. Doğamızı savunurken, bizi seyretmekle ve susmakla yetinen TP ile ilgili eleştirilerimiz olmuştu. Özetle bir derlemesini hatırlatmak isterim:

 ‘Geçtiğimiz günlerde Batı Raman’da petrol kirliliğini belgelemiştik. Fotoğraf ve kamera görüntüleri ile belgelediğimiz petrol atıkları ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştım: ‘Batı Raman’da bir kez daha petrol kirliliğini yerinde tespit edip, belgeledik. Halkın piknik alanı olarak bilinen ‘Ziyaret’ mevkiindeki petrol atıklarını görüntülerken, TPAO’nun sorumsuzluğuna bir kere daha tanık olmanın üzüntüsünü yaşadığımı belirteyim.

En son Raman dağındaki kirliliği yargıya taşıdıklarını anımsatan Çevre Gönüllüleri Derneği yöneticileri, şu açıklamayı yaptılar: ‘İhbar üzerine gittiğimiz Batı Raman’da, çok geniş alana yayılan petrol atıkları gerçeği ile karşılaştık. Kamera ve fotoğraf görüntüleriyle kirliliği kayıt altına aldık. Batman Kamuoyu ile paylaşıyoruz. Ekolojiye, doğaya, çevreye çok vahim zararlar veren bu kirliliğe seyirci kalmayacağız. TPAO yetkilileri acilen kirliliği giderecek bir çalışma yapmaz ve kamuoyuna bu konuda bir açıklama yapmazlarsa, sorunu bir kere daha yargıya taşıyacağız. Petrol atıklarının derelere salınması çok büyük bir sorumsuzluktur.’

Batman’daki tek çevreci örgütün bu açıklamasındaki ifadeden de anlaşılacağı gibi daha önce de benzer kirlilik belgelenmiş ve yargıya taşınmış. Bir kere daha yargı yoluna başvurma yolundaki açıklamaya rağmen sanki hiçbir sorun yokmuş gibi sessizlikle sorunu geçiştirmeye çalışan bir TPAO gerçekliği ile karşı karşıyayız…

Bu açıklama/haber ardından gönül isterdi ki TPAO yetkilileri kamuoyuna sorun ile ilgili bir açıklama yapsınlar…

Kamuoyunu doğru bilgilendirme adına TPAO’nun bir açıklama yapması gerekmez miydi?

Demek ki kendilerinden kurumsal olarak hesap sorulmayacağına inanıyorlar…

Geçmişte daha kötü, daha vahim petrol kirliliklerini de belgelemiştik de ne oldu?

Raman Dağında dereye petrol atıklarını bırakan ve Dicle’ye kadar akıntılarını tespit etmekle kalınmamış, mahkemeye verilmişti…

Şelmo’da,

Slivanka’da,

Raman’da,

Garzan’da,

Yarıkkaya’da,

Batı Raman’da ve diğer petrol sahalarında sayısız kez tespit edilen ciddi kirlilikleri hep kamuoyunun gündemine taşıdık. Duyarlı bir gazeteci, duyarlı bir vatandaş, duyarlı bir Çevreci olarak toplum ve çevre sağlığı adına kirliliklere karşı çıkıyorum.

Yarıkkaya petrol sahasındaki kirlilikle ilgili gelişmeler ardından bazı tedbirlerin alındığına dair bizi ikna etmeye çalışanlara inanmıştım. Ancak tespit edilen petrol atıkları ile ilgili olarak susan bir kuruluş gerçeği ile karşılaşıyoruz.

Değerli Okurlar, petrol sahalarındaki kirliliği görüntüleyip, kamuoyunun gündemine taşımaktan zevk almıyoruz. TPAO gibi Batman’a önemli artı değerler kazandırmış bir kuruluşu çok önemsiyorum. Ancak halk sağlığı her şeyin üstündedir.

Şelmo sahasından kaynaklı petrol kirliliğini yıllar önce (2005-2006 yıllarında) gündeme taşıyıp uyarı yaptığımızda kimse tehlikenin farkında değildi. Yıllar sonra içme suyumuzda fenol tespit edilince bize hak verilmişti.

Görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar halkımızın sağlığından sorumludurlar.

Doğaya, çevreye, ekolojiye zarar veren petrol atıklarının bertarafı için acil önlemler alınmasını öneriyorum. Sorumluluk bilinciyle hareket etmeye inşallah devam edeceğim. Susmak kirlilikleri kabul etmek ve onaylamaktır. Biz görevimizi yapacağız. İlgililerin de görevlerini yapması dileğiyle, sağlıklı kalınız.’

Evet, TP ile ilgili bu eleştirilerim ve uyarılarım arşivdeki yazılarımda duruyor. Şimdi Varlık Fonu yetkilileri mi sorumlu olacak? Bu yetkililere nasıl ulaşacağız? Sesimizi onlara nasıl duyuracağız? Bundan sonra muhatabımız kim olacak? Bu konuda bizleri kim bilgilendirecek? Açıklama yapılmasını dilerken, biz görevimizi inşallah yapmaya devam edeceğiz diyorum.