1974 Kıbrıs çıkarmasında henüz 4 yaşındaydım. İstanbul Fatih’te bir apartmanın teras katında oturuyorduk. Arada bir geceleri ışıkları yakardım ve rahmetli Babam, Anneme “hanım söndür şu ışığı, yasak var” derdi. Anlamazdım ne olduğunu. Meğerse savaştaymışız da geceleri karartma uygulanıyormuş. Sonrasında her taraf bayraklara asılmaya başlandı. Sordum Anneme-Babama; niye her yerde al bayrak asılı? diye. Bana savaşı kazandığımız söylendi.

Aradan yıllar geçti.

Kıbrıs ile ilgili hatıratlarım arasında rahmetli Rauf Denktaş’ın çözümsüzlük üzerine ürettiği politikaları vardı. Tıpkı MHP Başkanı Devlet Bahçeli gibi ne dersen de, hayır cevabı gözlerimin önünde.

Ayrıca büyüklerimizden ve sonrasında da yaşıtlarımızdan Kıbrıs halkının aslında Türkiye’den gelenleri pek de sevmedikleri yönündeki söylemlerini hatırlıyorum.

Ayrıca orada halkın çok asortik giyindikleri ve kumarhaneler cenneti bir ada olduğunu,

Ve hatta Türkiye’nin üzerine maddi olarak bir yük oldukları ve içme suyunun bile Türkiye’den temin edildiğini.

Anlam veremiyordum. Türkiye’nin üzerine çok ciddi bir yük olan bu ada niçin bu kadar korunuyor diye. Tabii sonrasında uluslar arası kıta sahanlığı ve egemenlik hakları falan filan…

Neyse, artık içme suyu da denizin içinde özel borularla pompalanacakmış.

Ancak, geçenlerde bir haber beni oldukça üzdü. Aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.

Alın size Mynet. Haber sitesinin 17.11.2015 tarihli haberi.

Bir avukatın "rahatsız oluyorum" diye açtığı dava ve verilen ara karar Kıbrıs'ta tartışma konusu oldu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir avukatın "rahatsız olduğu gerekçesi ile" sabah ezanının yasaklanması için Güzelyurt Kaza Mahkemesi'ne dava açması ve mahkeme heyetinin 3 cami için sabah namazı ezanını yasaklaması büyük tartışmalara neden oluyor.

Davada mahkeme 3 cami için (Şeyh Nazım Camisi (Orta Cami), Pir Paşa Camisi ve Aşağı Cami) mahkeme daha sonuçlanmadan ara karar vermesi ve sabah ezanı ile Arapça duaların okunmasını yasaklaması sosyal medyada büyük tepki gördü.

 

Mahkemenin verdiği ara karara tepki gösteren Kıbrıs Türkleri "Ezanıma Dokunma" pankartı açtı

Twitter’dan iki farklı paylaşım;

Fezagüzeloğlu; Kıbrıs Türklerini kurtarmışsınız! Bütün yobazları adaya topladınız. Ağzımıza ….. Şimdi biz kurtulduk mu yani. Burası Kıbrıs.

Bu sabah Arabın yalellisini hoparlörün sesini kısıp okudular amma gene uzata uzata baydılar akıl noksanı üfürükçü imamlar. Burası Kıbrıs

Abdülhamit Gül; 1974'te Mehmetçiğimizin ezan ve bayrak için şehit olduğu KKTC'de ezandan rahatsız olanlar şehitlerimizin ruhunu incitiyor

http://www.mynet.com/my/sercaneker/kibrista-sabah-ezaninin-yasaklanmasi-icin-dava-acildi-ortalik-karisti-

Evet sevgili dostlar.

Biz halen birilerini sırtımızdan, vergilerimizden ve enerjimizden ödün vererek kollayalım, onlar da kalksın böyle ipe sapa gelmez bahanelerle Ezan-ı Muhammedi’ye laf etsin.

Aslında ne yapmak lazım biliyor musunuz?

Neyse, söylemeyeyim. Kanunlar var, mevzuat var.

Ama şu kadarını söyleyeyim; 1974’te Mehmetçik adaya gitmeyeydi (ki bunların arasında birçok Batmanlı Amcalarımız da var.) bu günkü lüks yaşamınızı mumla arardınız.

Ve özellikle de minarelerden okunan ezanımızdan rahatsız olanlara ithafen;

 “Sen anandan yine çıkardın amma,

Baban kimdi, bilemezdin şerefsiz.” Sanırım Neyzen Tevfik’ten bir alıntı.