Çevremize ne kadar duyarlıyız?
Bu konuda tonlarca makale yazılabilir. Benim burada dile getirmek istediğim ekosistem bünyesindeki çevre değil, komşuluk ilişkileri açısından çevre.
İstanbul’da bir deyiş vardır; komşumu tanımıyorum ki o’da beni tanımaz. Eğer evimde ölürsem bile bilmez. Ancak bedenimden kokular yayılır da rahatsızlık duyarsa o zaman anlar öldüğümü
Bu konuyu şu açıdan dile getirmek istedim:
Geçen gün bir televizyon kanalında cinayet haberi vardı. 9 yaşlarındaki bir çocuk öldürülmüştü. Annesi ve babası neredeydi, bilemiyorum. Belki de haberi ben kaçırmıştım. Bu çocuk okula gitmiyormuş. Hâlbuki merkeze dayalı nüfus sistemi sayesinde bu çocuğun okuması gereken okul bile ilgili okula bildirilmiştir. Merkezde polis, kırsalda jandarma bu çocuğu niçin okula gitmemiş diye araştırmalıydı. Okula gitmesi gereken saatte çocuk bir pidecide çalışıyormuş. Gürcistanlı Üvey Annesi ve Üvey anneannesi bu çocuğu başlıyorlar dövmeye. Yaşlı cadaloz üvey babaanne bir ara eline geçirdiği çekiç ile çocuğun kafasına vurmaya başlıyor. Daha sonra öldüğünden emin olmak içinde bıçaklıyor. Daha sonra bu masumenin vücudunu tanınmasın, kimliği belli olmasın diye parçalara ayırıyor ve muhtelif çöp konteynırlarına atıyor. Ama Allah işte. Kesik baştan çocuk tanınıyor.
Şimdi bu meselenin neresinden ele almak gerek?
Devlet ve kolluk görevlileri okula gitmeyen bu çocuğu tespit edemedi mi? Belki tespit etse çocuğun bu işkenceli hayatı hiç olmayabilirdi.
İlgili okul müdürü niçin kendisine kayıt yaptırmayan yada yaptırdığı halde okula gelmeyen bu öğrencisini araştırmadı?
SGK uzmanları ve memurları bir zahmet koltuklarından kalkıp esnafı denetlemeye gitseydi yaşı tutmayan bu çocukla ilgili bir işlem başlatabilir, kötü kaderin önüne geçilebilirdi.
Ama burada en büyük sorumluluk komşulara düşüyor. Komşular ilgili olsaydı bu ithal canavarların ülkemde henüz hayatının ilk evresini yaşayan bir masumun ölümünün önüne geçebilirlerdi.
Biz nerede hata yaptık? Nasıl da bu kadar vurdumduymaz bir toplum oluverdik?
Büyüklerimiz anlatırdı. Peygamber Efendimiz komşuluk hakkından o kadar bahsetmişti yakın dostları Eshab, komşuların bile mirastan pay alacağını sanmış.
Nerede bizim eski gelenek, göreneklerimiz, komşuluk ilişkilerimiz, nerede şimdi yaşadıklarımız?
Ülkemde var olan katil, sapık, arsız, namussuz yetmezmiş gibi bir de ithalleri başladı.
Üvey büyükannenin surat ifadesine bakarsanız, ne cani, ne zalim bir insan olduğuna sırf şeklinden bile anlayabilirsiniz.
Birde öldürülen çocuğun yüzüne bir bakın Allah aşkına. Resmen Yusuf yüzlü.
Bu çocuğun öldürülmesinden sadece resmi kurum ve kuruluşlar sorumlu değildir.
Bu çocuğun öldürülmesinden bizlerde sorumluyuz.
Allah aşkına biraz duyarlı olalım. Kat üstüne kat yapıp kendi içimize kapandığımız yetmez mi?
Topluma biraz daha duyarlı olalım. Hiçbir şey yapamıyorsak bari böylesi durumlarda Alo 155’i arayalım. Aile ve Sosyal politikalar İl müdürlüğünü arayalım. Olmadı, Valilik sitesine girip bir e-mail atalım. Allah bilir böylesi durumlar yakınlarımızda da yaşanıyordur. O çocuklara bir şefkat eli uzatalım. İlla ki üvey anne dehşeti değil. Her üvey anne de bir değil. Bazen öz anne baba bile çocuğuna kötü davranabilir. Psikolojik sorunlar yaşayan bir ebeveynde tıpkı örneğinde olduğu gibi çocuğuna kötü davranabilir. Bu tür durumlarda hiç çekinmeden insanlık adına gerekli yasal işlemlerin başlatılmasına önayak olalım.
Bir zamanlar bizlerde çocuktuk. Masum ve savunmasızdık. Belki biraz şanslıydık. Ama bizim gibi şanslı olmayan ve gece gündüz işkence görenlerde olabilir yakın çevremizde.
Biraz duyarlılık, biraz insanlık….Lütfen…..