Önemli bir seçim sonrasında sizlere hitap edeceğim ilk yazıda seçim sonuçları ile ilgili bir yorum yapmayacağım. İstesem de yorum yapamam.

Neden?

Çünkü özellikle seçim çalışmaları nedeniyle yazılarımızı erken gönderiyoruz. Gazete idaresinin gece boyunca seçim sonuçlarını takip edecek olması zaten kendilerini hayli yorgun düşürmektedir.

Gazetemizin Pazartesi iç sayfa baskıları Pazar günü öğleye kadar hazır olduğundan, yorumlarımıza seçim sonuçlarını ulaştırmamız mümkün değildir.

**

**

Biliyorum, hepiniz seçim sonuçlarını çok merak ediyorsunuz.

Bugün köşemde seçim sonuçları ile ilgili bir değerlendirmeyi görmediğinizde, belki yazımı okumak bile istemeyeceksiniz…

Ben yine kentimizi ilgilendiren önemli bir mevzu üzerinde durmak istiyorum.

Yine eleştirilerim olacak, yine kurum yetkililerini duyarsızlıkla suçlayacağım…

Kurumları haksız yere mi eleştiriyorum?

Kesinlikle hayır. Haksızlığı babamın düşmanlarına bile asla yapmam…

Hem hakemliğinizi kabul ediyorum. Bu yazımda eleştireceğim Karayolları yetkililerine haksızlık etmişsem, lütfen uyarınız…

**

**

YEREL BASIN BOŞUNA UYARMIYOR…

Bakınız, seçim öncesinde bir gazete, önemli bir soruna dikkat çeken bir habere yer verdi. Kuyubaşı TOKİ orta refujundaki ağaçların kaderlerine terk edildiğine dair haber ilgili kurum yetkilileri tarafından önemsenmedi…

Önce o habere bakalım: “Kuyubaşı TOKİ’de orta refüjlerde bulunan yüzlerce ağaç, susuzluktan kuruyor.

Gövdeleri zayıf olan ağaçlara çıta ile destek yapılması ve toprağının çapalanması gerekirken ağaçlar bakımsız bırakılıyor. Çevre Sakinlerinden Hacı Şükrü Yalçın ‘Her yıl bu sıkıntıyı yaşamaktayız. İlla ki gazetelere konu olması mı gerekir? Yetkililer, bu işi vicdanen yerine getirse daha anlamlı olmaz mı? Aylardır ağaçlar susuz ve etrafları çapa yapılmadığı için kurumaktadır. Gelsin baksınlar ağaçların çoğu gövdeleri zayıf olduğunda çıtalarla destek verilmediğinden ağaçların başı eğip kırılmaktadır. Bu konuda çevre duyarlılığı olan vali beyden yardım istiyoruz’ dedi.”

**

Bu haberden sonra ilgililerin harekete geçmesini beklerdim…

Ne yazık ki yerel basının uyarısı hiçe sayıldı…

Halbuki gazeteye bir alo demek, yöneticilerin saygınlığını artıracaktı…

Nerede o duyarlılık?

Kimse hesabını da sormadığından, uzaylılara hitap eden bir haber olup çıktı…

Haberde kentin Valisine de atıf vardı. Sayın Vali’ye o haberi kim ulaştıracak. Okumuş olsaydı, bir telefonla ilgili kurum yöneticisine talimat vereceğine inanıyorum.

Karayolları yetkilileri duyarsız ve ilgisiz kalınca ne mi oldu?

İlgililerin suskunluğunu kabullenemeyen eğitimciler, o ağaçları sulamaya gittiler.

Vicdan budur…

Belki ilgililer utanır diye, sulamayı haber de yaptılar. İşte o haber:

“Duyarlı Öğretmenler Metin Özcan ve İlhami Yaşar, ellerinde su bidonlarıyla ağaçları suladı. Çevre Sakinlerinden Sami Yıldız ‘Kuruyan ağaçlarla ilgili basına haber yaptırdım. Kurumları aramamıza rağmen bu ağaçlara sahip çıkan olmamıştı. 4 aydır bu ağaçlar sulanmıyor ve günden güne kuruyor. Eğitimciler sağolsunlar, ağaçları şimdilik suladılar. Valilik ve Belediyeden düzenli sulama çalışması istiyoruz’ dedi.”

**

**

Buyurun, haberi okurken ilgili kurumlar adına utandım…

Orta refuj ağaçlarını sulamak eğitimcilerin, vatandaşların görevi mi?

Hayır…

O zaman kurumlar niçin var?

Herkes görevini yapacak, yapmak zorunda. Görevlerini yapmayan kurum ve kuruluşların üstleri tarafından uyarılmaları gerektiğine inanıyorum.

Karayolları yöneticileri yıllardır Batman’ı ihmal ediyorlar. Batman Kuyubaşı-Üniversite yolundaki ağaçlar her yıl yerel basına haber oluyor.

Yine Batman kent merkezinden Dünya Hastanesi önünden geçen çevre yolu da hep gündemimizde yer almıştı. Oralarda Çevreciler eylem yapmayıncaya kadar bir çalışma yapılmayacaktı.

Keza Batman-Diyarbakır karayolunun Batman Çayı cihetindeki kent girişinin bakımsızlığını ve sahipsizliğini bu köşede az işlemedim. Neyse ki el atıldı, sulama sistemi kuruldu.

Kent girişleri, orta refujlardaki ağaçlar, bitki örtüsü kentlerin aynasıdır. O ağaçlar bu kentin güzelliğinin göstergeleridir. Çok iyi bakılmalı, sulanmalı, korunmalıdır.

Buralarda ihmal olmamalı. İlgili kurumlar bir mazeret belirtirlerse de kabul edilemez. Ancak yazımın girişinde verdiğim örneklerde olduğu gibi, birçok ihmal gerçeği var. Buna rağmen ilgili kurumlar basına bir mazeret de belirtmiyorlar…

“Basın istediği kadar yazsın, bizi hiç ilgilendirmez” demek istiyorlarsa bilelim. O zaman biz de ısrarla sorunu gündeme taşıyıp, eleştirilerden kaçınmayacağız.

Herkesi, her kurum ve kuruluşu sorumluluk bilinciyle görevlerini yapmaya ve bu kenti sahiplenmeye davet ediyorum.