Ne zaman başka bir kente gitsem, hep bir gazeteci, çevreci gibi gözlem yapar, Batman’ıma faydalı olabilecek bir durumun olup olmadığına bakarım.

16-17 Aralık günleri, yani hafta sonunda Diyarbakır’daydım.

Eşim ve kızımla yakın bir akraba ziyaretine gitmiştik.

TRENLE SEYAHAT NOSTALJİSİ…

Bir nostalji yaşamak istediğimizden Diyarbakır’a gidişte trenle seyahat ettik.

Batman Gar Müdürlüğü yetkilileriyle geçtiğimiz günlerde yaptığım telefon görüşmelerinde trenlere taş atılma olaylarının olup olmadığını sormuştum.

Geçmiş yıllarda trenlere taş atılması ayıbı ile ilgili çok sert yazılar yazan biri olarak sordum. Sayısız yazımda trenlere çocuklar tarafından taş atılmasının ilkellik olduğuna dikkat çekerken, güzergah üzerindeki köylülerin eğitilmesini, köy imamları, öğretmenleri ve muhtarları ile diyalog gerçekleştirilmesini, cezai yaptırımlardan da çekinilmemesini istiyordum.

Artık trenlere taş atılmadığını duyunca çocuklar gibi sevinmiştim…

Demek ki bir değişim dönüşüm yaşıyoruz…

Evet, bir nostalji yaşamak için trenle Diyarbakır’a seyahat ettik. Sivil bilet ücretinin 10 TL olduğunu gördüm.

Minibüsle 14 TL olan Diyarbakır için 10 TL istenmesi fazlaydı. Trenle yolculuk yapan vatandaşlar, 4-5 TL olan ücretin yükseltilmesini eleştirdiler. Bunu ilgililere ifade etmek isterim.

Trenden söz etmişken hızlı tren hizmeti için tekrar ısrarcı olmamız gerektiğine inanıyorum. Hızlı tren hizmeti bizim de hakkımız ve duyarlı bir kamuoyu oluşturarak gündemden düşürmemeliyiz.

Bu son yolculuğumuzda Batman-Diyarbakır karayolunu daha düzgün gördüm.

Dönüşte minibüsle geldik. Yol boyunca çok sarsılmadığımızdan, asfalt hizmeti açısından olumlu bir gelişme yaşanmıştı.

Ancak Batman-Bismil arasındaki tahminen yaklaşık 15 kilometrelik bölümünün beton asfalt hizmetinden yoksun olduğunu gözlemledim.

Diktepe-Hıncıka köyünden Sinan yakınlarına kadarki karayolumuz hala bölünmüş değildir. Bunun da ivedilikle bitirilmesini diliyorum.

Değerli Okurlar, Diyarbakır’dan gece döndüğümüz için kentimizin girişini çok merak ediyordum. Kentin karanlık girişine en son geçen yıl özellikle dikkat çekmiş ve iki günlük yorum yazmıştım.

Maalesef yine karanlık kent girişine tanık olduk. Batman-Diyarbakır arasındaki karayolunun yüzde 90 beton asfalt hizmeti görmesini takdir etsem de, kentimizin karanlık girişine itirazımı sürdüreceğim…

Batman-Diktepe köyü arasının geceleri ışıl ışıl olması gerektiğine inanıyorum. Oysa aydınlatma lambaları sadece şehrin otogarının az ilerisinde, Komando kavşağında bitiyordu. Gerisi zifiri karanlıktı…

Bu ayıbı kentime yakıştırmıyorum…

Bakınız, geçen yıl kayyum atanmadan önce belediye yönetimine, elektrik kurumuna ve karayolları yetkililerine sorunu nasıl iletmiş, bu köşede meseleye nasıl dikkat çekmişim, birlikte okuyalım:

BATMAN ÜVEY EVLAT MI?..

‘Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’a gitmiştim. Dönüşümüzde karanlık bastığından kentimizin girişindeki karanlıkla karşılaşacaktık…

Batman-Diyarbakır karayolu köprüsünün öteki tarafı karanlıktan geçilmiyordu.

Köprünün hemen ötesindeki Xıncıka köyünden geçip Batman çayı üzerindeki köprüye kadar her taraf karanlıktı…

Hiçbir aydınlatma lambasını göremedim…

Köprüyü geçtikten sonra da yaklaşık Tekel Kavşağına kadar her tarafın da zifiri karanlık olduğunu gözlemledim…

Beraber yolculuk ettiğimiz iki eğitimci arkadaşım da aynı manzaradan üzüntü duydular…

Kentimizin girişine yakışmayan ‘karanlık’ gerçeğini sorgulamak isterim…

Neden bu karanlık?

Başka kentlerin girişleri onlarca kilometreden aydınlatılırken, Batman girişi neden aydınlatılmıyor?

Başka kentlerin girişleri Karayolları tarafından aydınlatılıyorsa, Batman’ımız niçin üvey evlat muamelesi görüyor?

Başka kentlerde belediyeler mi bu aydınlatmayı sağlıyor?

Şayet böyleyse bilelim…

Sadece aydınlatma değil, kent girişleri çevre yollarının ağaçlandırılması, çimlendirilmesi ve çevre düzenlemesi hizmetlerinden de oldukça rahatsız olduğumu belirteyim.

Maalesef kent girişlerimiz ve çevre yollarımız bu kente yakışmayan görüntüler arz ediyor…

Google arama motorunda durumu araştırdığımda hem Karayolları, hem elektrik kurumları ve hem de belediyelerin kent girişlerine büyük önem verdiklerini gördüm.

Özellikle Belediyelerin de kentlerin girişlerine özel önem verdikleri gerçeği ile karşılaştım..

Ancak Batman’ın bu hizmetlerden yeterince yararlanmadığına inanıyorum.

Başka kentlere gittiğinizde tanık olduğunuz karayolları hizmetleri ile Batman’daki hizmetleri kıyaslamak bile uygun düşmüyor…

Batman kent girişine baktığımızda gerçekten diğer kentlerle kıyaslamak istemiyorum.

Düşünceme göre esas sorumluluk Karayollarına aittir. Karayollarının tüm kent girişlerine önemli hizmetler verdikleri gerçeğine inanıyorum.

Ancak esas sorumluluk Karayollarına ait olsa bile Belediyelerin de kentlerinin girişleri için ciddi hizmetler verdiklerini gözlemledim.

- http://www.haberler.com/manisa-kent-girislerinde-duzenlemeler-devam-ediyor-5203892-haberi/

Manisa Belediye yetkilisi, ‘Kentlerine yakışır görüntü’den söz ediyor. Batman’ın giriş ve çıkışlarının düzenlemesiyle ilgili bir gün de bizim belediye yetkililerinden olumlu sözler duysak ne olacak?

Batman’a yakışmayan görüntülerden herkesin rahatsız olması gerekiyor. Buna sadece Çevrecilerin mi tepki göstermesi lazım?’

Söz konusu uzun yazılarımda başka kentlerden örnekler vermiştim. Örneğin Diyarbakır kent girişlerinin Dicle EDAŞ’ça aydınlatıldığına dair bilgiler de sunmuştum.

Batman kent girişlerinin ağaçlandırılması, orta refujlarının güzelleştirilmesi konularında olumlu çalışmalar olduğunu biliyorum. Belediye bu konuda Karayollarına baskı unsuru oluyor. Aydınlatma için hem Karayollarını, hem Dicle EDAŞ’ı, hem de Belediyeyi göreve çağırıyorum. Karanlığa ışık yakılması ve aydınlık bir kent girişi dileğimle.