Aslında beni hüzünlendiren yol; doğduğum ve çocukluğumun geçtiği ‘Kara köyün’ yoludur.

Tarihin gölgesinden geçtiğim o ince-uzun yol, şimdilerde kaya ve toprak dolguya teslim oldu. Artık o yol geçit vermiyor.

Hasankeyf’in kanyonundan geçen o eski yol, Karaköy, Uzundere köyleri ve çevresindeki yerleşim birimlerinin grup köy yoluydu.

Helenistik dönemine ait mağaralar ‘Karaköy’ yoluna sıfırdı.

Yoldan geçerken, eliniz mağaralara değebiliyordu.

Büyüklerimiz anlatırdı bize;

“Yola sıfır olan mağaralarda tanınan aileler otururdu. Tarihi ilçede oturanlara, yola hazır ve nazır mağaralar düşmezdi. Yol kenarındaki mağaralarda oturan aileler şanslı sayılırdı. Yoldan uzaktaki mağaralarda oturanların ulaşımı biraz daha zordu...”

Çocukluğumuzda köyden Hasankeyf ve Batman’a geldiğimizde mağaralarda yaşamlarını sürdüren aileler, o otantik ortamdan mutluydu.

15 Yıl öncesine kadar o yol ulaşıma açıktı ama şimdi değil.

Karaköy’ün yeni yol güzergahını bilmeyenler vardır.

Böbrek taşı düşürmek isteyenler, şayet birkaç kez aralıklarla bu yol güzergahında yolculuk yapsa inanın, hiçbir tedaviye ihtiyaç duymadan ‘taş’ atabilecek.

‘Virajlı yol’ diye bilinen Karaköy yolunda onlarca viraj var.

Tarihin gölgesindeki eski yol ile yeni güzergahı göz önüme getirdiğimde arada uçurum var.

Günümüzün imkanları ortada... Ancak yüz yıllar önce Hasankeyf kanyonun içinden geçen eski yol ile şimdi ki yolu karşılaştırdığımda, hep o eski yolu ararım.

Bir de tarihi dokunun içinden geçen eski Karaköy yolu, çocukluğumuzun rüyalarındaki yoldu.

Belki köyümün yoludur diye yazdım. Fakat Karaköy’ün o eski yolunun son durumunu görünce, hüzünlendim ve duygularımı değerli Batman Çağdaş’ın okurlarıyla paylaştım.

Kalın sağlıcakla…