Sosyal medyada kaçak elektrik kullanımıyla ilgili bir paylaşım vardı.

Yani öyle bir noktaya gelmişiz ki VAY BEEEE

İddiaya göre Kozluk Bekirhan’da kaçak kullanım oranı % 90. Elektrik dağıtım şirketi yetkilileri kaçağın önüne geçmek için sayaçları evlerin dışına aldırmak ister. Direklerin en tepe noktasına sayaçların monte edilecek olmasıyla artık kaçak kullanamayacağını anlayan belde sakinleri görevlilere saldırır ve hakaretlerde bulunur. Jandarma olaya el atar ve ilgili yerin muhtarı da bakar ki artık kaçak elektrik saltanatı bitiyor ve diyor ki elektriği kesin. Jandarma tutanaklarına da bu ifade aynen girer.

Dostlar, güler misin, ağlar mısın dedikleri bu olsa gerek.

1990’larda bu memleket kaçakla tanıştı. Yemin olsun çocukluğumun Batman’ında kimse kaçak kullanmazdı. Zira kaçak kullanmak haramdır, abdest olmaz, cünüp kalkmaz derlerdi. Her ne olduysa 1990’larda başladı. Siyasal İslamcıların bir kısmı kaçak kullanmaya başladı ve literatüre de “bizim elektrik Müslüman oldu”  olarak geçti. Fıkhi altyapı da hazırdı; devlet yerüstü ve yer altı kaynaklarının beşte birini Müslüman ahaliye dağıtmalıydı.

Yurtsever olarak kendilerini tanımlayan kesim de kendi argümanlarını yaratmıştı; bu devlet Kürtlere hakkını vermemiştir. Zaten devlet hiçbir hakkı da tanımıyor. Öyleyse ne diye elektrik parasını ödeyelim?

Zaten memlekette bu iki Dini-Kürt kesimin dışında ideolojik başka bir kitle de yoktu. Ama bu iki kesimin dışında da para ödememek millete cazip gelmeye başladı. Namaz kılmayan da, Kürt meselesinde taraf olmayan da kaçağa yüklenmeye başladı. Tabii iş adamları, kaloriferli dairelerde oturan orta ve üst kesim de kaçak kullanmaya başladı.

Bu gün dini gruplardan bazılarının veya sol tandanslı olanlardan bir kesimin kaçak kullanıp kullanmadıkları konusunda en ufak bir fikrim yok. Ama iş o boyuttan çoktan çıktı. Kaçak kullanmak bir kültürel yapı oluverdi. Kimse artık bizim gibi klima kullanmadan bile 120 TL fatura bedeli ödemek istemiyor. Alıştılar artık

Ama ben ilk günden beri şunu söylüyorum; biraz vicdan varsa kaçak kullanılmaz. Küçücük bir evde 3 tane 3000 watlık ufo, iki adet split klima Allah’tan reva değil. Çünkü senin ödemediğin bedeli hükümet bizlerden tahsil ediyor. Ben bunu hükümete de helal etmiyorum. Hırsızı tespit et, benden niye alıyorsun? Ayrıca bedava olunca fazladan kullandığın enerji ile ekosisteme büyük zarar veriyorsun.

Köylüler haberde de geçtiği üzere köylerinin tümden elektrikle bağlantısının kesilmesini talep etmişler. Kesin gitsin. Devlet size fakirseniz zaten fakir kömürü dağıtıyor. Sosyal yardımlaşmadan yaşlılık, dul ve yetim aylığı ile engelliniz varsa maaş veriyor. Toprağın varsa mazot desteği sunuyor.

Terörle mücadeleden dolayı yakınını kaybedene bir veya iki kadro veriyor. Gübre desteği, tohum ıslahı, düşük faizli çiftçi kredisi. Hatta seçimlerde makarna bile….

Buna rağmen eğer kaçak kullanmak isteniliyorsa ne diyim?

Tabii bütün köylüler bunu yapıyor değildir.

Ancak şunu da iddia edenler var; kayıp kaçak kullanım konusunda İstanbul’un esamesi okunmuyor. Özellikle Marmara bölgesinde fabrikalar kaçak kullanıyormuş. Ama onların haberi yapılmıyormuş. Valla ben o kısmını bilmem. Eğer kaçak kullanıyorlarsa onlara da gerekli işlemi yapsınlar.

Biz her ay tıkır tıkır parasını ödeyelim, hatta o kadar fazla ödüyoruz ki bize yönelik, yani çok fazla kullananlara yönelik kampanya skalasına bile girmişiz. Haa öyle çok bir miktar değil. Ama en azından evimize üç beş kuruşluk indirim hakkı tanınmış. Bu da bize yeter.

Kitap Zamanı;  Bugün bahsedeceğim kitap herhangi bir yazara ait değil. Allah tarafından Peygamberimize vahiyle indirilmiş bir kitap. Mübarek Ramazan ayında Kuranı Kerimin Türkçe mealini okudum.  Hayatımda ikinci kez baştan aşağı okuyorum. Yüce Mevla nelerden bahsediyor nelerden? Eğer iyi bir Müslüman’sak, eğer inançlıysak bir kez de olsun mealini okumalıyız. Arapçasını okumak da tabii ki sevap ama bir kez merak edilip Türkçesi okumalı.