Bundan önceki iki yazımda yakında büyük provokasyonlar olacak demiştim. Oldu
Bazen düşünüyorum da aslında bu konularda ne diyorsam çıkıyor. Yazıyorum da. Ama bizi “ti”ye alanlar yok. Biz gene de yazmaya devam edelim.
Hatırlanacağı üzere, çatışmasızlık, çözüm süreci ve Kürt problemi konusunda güzel ülkemin güzel insanları iyi bir trend yakaladı ve bazı şer odaklarının bu duruma karşı bir takım eylemlerde bulunabileceğini dile getirmiştim. Dahası Suriye konusunda dikkatli olunmasını söylemiştim. İran’ın başını çektiği Şii refleks ile başta Türkiye olmak üzere tüm orta doğuda işler Arap saçına dönebilir.
Gelelim Gezi olaylarına. Başta masumane, tamamen çevreci bir eylem iken durum değişti ve bu gün birilerinin iştahı kabarmış durumda. Taksim meydanını Tahrir meydanına çevirmek istiyorlar.
Ekonomik veriler çok iyi durumda. Bu bazı patronların hesabına gelmedi.
Kürtler ile kardeşlik sağlanıyor. Ulusalcıların hesabı tutmadı
Aylardır asker-gerilla ölmedi. Silah baronları karalar bağladı
Tüm ülke temizleniyor. Ergenekon rahatsız
İşte bu yüzden sistem ile en ufak bir derdi olanın, belki tutar misali göle maya çalmak isteyenin uğrak yeri oldu Taksim Gezi parkı.
Topu topu üç tane ağaç kesilecekti. Gözünüz kör olsun, Van Erciş’te iddialara göre 200 bin ağaç kesiliyor. Niçin eylem yapmıyorsunuz? Tabi Kürt coğrafyasındaysa ağaçta ağaçtan sayılmaz
Kadın pankart sallıyor; s….. evlenmem, hamile kalırım doğurmam
Be kadın yaşın olmuş 60. Nerede edep, nerede terbiye. Senin yapacağın eylemden ne hayır gelecek
Ancak, başında da belirttiğim gibi Sırrı Süreyya Önder gibi aklı başında insanların girişimleri ile başlayan eylem hakikatten de takdire şayandı. Hatta şu an bile Gezi Parkında sabahları mıntıka temizliği yapıp, şarkılar söyleyen, topluca namaz kılanlar, ücretsiz kitap standı açanlar temiz niyetli, çevre için bir farkındalık oluşturmaya çalışan insanlar.
Ama polise Molotof atan, bankaları ve dükkânları yağmalayan yağmacılarda var.
İşte bu tür toplumsal olayları ülkeye karıştırmak için fırsat görenlerde var.
Ne diyim, Allah belanızı versin. Bu ülkeyi ve bu ülke halklarını ne zaman rahat bırakacaksınız?
Başbakan’ın referandum konusundaki atılımı bence güzel bir adımdır. Ancak her zamanki gibi Başbakanın üslup konusunda baştaki sert ifadesinin yanı sıra referandum gibi demokratik bir çözüm ileri sürmesi de takdire şayandır.
Yazının sonuna geldiğimizde; dostlar, bu gün Gezi olayı, yarın bir başka durum. Ülkenin yakalamış olduğu bu selamet durumu içine hazmedemeyen bir takım çevreler var. İlk etapta haklı gibi görünen bazı olayları öylesine dallanıp budaklandırıyorlar ki sanırsın haklılar, sanırsın iyiler.
İşte bu bir provokasyondur.
Hem de profesyonel bir provokasyon.
Allah için yeryüzünde dikili bir ağacı olmamış, elinde tek bir nasır olmayan iki ayyaş, tutmuş iki ağaç için bize Che Guevera’lık taslıyor. Yemezler.
İyi niyetle Gezi parkına gitmiş, şiddete başvurmayan, yakıp yıkmayan, polise saldırmayan göstericileri tüm bu yazdıklarımızın dışında tutuyoruz. Kendilerine selam olsun.
Aynı şekilde çoluk çocuk demeden milletin gözüne gözüne gaz fişeği atan bir takım kötü niyetli polisler de var. Ama bereket tespit edilenler yine kendi meslektaşları tarafından savcıya teslim edildi.
Ülkemin yakalamış olduğu bu barış sürecini, kardeşlik projesini içine sindiremeyen o malum şer odaklarına gelince, Rabbim sizi bu dünyada da, öteki tarafta da bildiği gibi etsin.