Bölgenin modern ve en genç nüfusuna sahip kenti Batman’da zaman zaman intihar vakalarının artış göstermesi, ‘özel’ araştırma isteyen bir konu…
 
Her il’de intihar olayları yaşanıyor ama istatistiki verilere göre Batman, bir dönemler artışın yüksek olduğu iller arasında yer alarak dikkatleri çeken il olmuştu.
 
Nitekim, 1998-2000’li yıllarda da kadın intiharlarıyla gündeme gelmişti kentimiz. Ulusal medya yaşananları abartsa da ‘vakalar’ gerçekti…
 
O dönemlerde anlamsız bir tartışma da vardı. Bazı kesimler ile il yöneticilerinin, “Basın bu haberleri yaparak insanları özendiriyor” gibi absürt açıklamalar gündemde yer alıyordu. Bu durum hala tartışılan bir konu. Buna da değineceğim…
 
Ancak bu tür vakalarda sonuçtan daha önemlisi, sebepler ve önlemlere değinmek gerekiyor.
 
Batman’ın geçen haftaki bilançosuna baktığımızda Fatih Mahallesi’nde 23 yaşındaki bir gencin silahla canına kıyması, yine aynı gün İpragaz Mahallesi’nde bir gencin iple yaşamına son vermek istemesinin ardından hafta sonu da 1,5 yıllık evli Hasret Gündüz, iple canına son veriyordu…
 
Bunlar polis kayıtlarına yansıyan vakalar… Yansımayan olaylar ve intihar girişimleri ise cabası…
 
İlginç olan bir durum ise bu vakaların hemen hemen her yaş grubundan kişilerde görülmesi. Gençler arasında biraz daha yaygın görünse de genel anlamda yaşananlar ürkütücü…
 
Dedim ya sonuçtan çok diğer etkenler önemli.
Memlekette tüm bunlar yaşanırken ‘ilgili’ kurumlar ne yapıyor?
Bu soru, olaylar kadar önemli…
 
Batman Valiliği, Belediye, Aile ve Sosya Politikalar Müdürlüğü başta olmak üzere diğer kurumlar ‘vakalarla’ ilgili bugüne kadar hangi çalışmaları yürüttü?, Ailelere ve girişimlerde bulunanlara rehabilitasyon sağlandı mı? En önemlisi insanlarımızın intiharı seçmesindeki ‘neden’le ilgili bilimsel bir araştırma var mı?
 
Aileleri tedirgin eden ve yaşanan intihar olaylarının genelde ‘sır’ kaldığı memlekette yukarıdaki soruların cevabını benim gibi birçok Batmanlı da merak ediyor.
 
Yaşanan vakalar küçümsenmeyecek boyutta olmasına rağmen şimdiye dek olayların araştırılması-önlenebilmesi için kurumların hiçbir açıklamada ve icraatta bulunmaması düşündürücü bir durum…
 
BASIN YAZMALI MI?
Malum basın, zaman zaman ‘zülf-i yare’ dokunduğunda bazı yöneticiler basın açıklaması ve tekziplerle atağa kalkar…
 
Bir dönem artan intihar olayları nedeniyle kentin imajını ölen insanların canından daha kıymetli bilenler, “Basın bu haberleri yaparak insanları özendiriyor” söylemleriyle eleştirilerden kaçmaya çalışıyordu. Hala da bu durumlarla karşılaşıyoruz açıkçası…
 
Kuşkusuz, bu tür vakalarda birçok kurum gibi basının da sorumluluğu var. Kullanılan suç aletinden, olayın içeriğindeki vurgulara dek basın hassas olmalı ve üzerine düşeni yapmalıdır. Fakat, bu tür olayların tek sorumlusu basınmış gibi söylemlerde bulunmak trajikomiktir
 
Basının birçok sorunu gündeme taşımadan çözüldüğüne çok az rastlanılmıştır… Hele hele memleketimizde.
 
Sorunsuz bir yaşam elbette olamaz. Ancak sorunlar asgariye inebilir. Sorunların asgariye indiği bir kentte basına da pek iş düşmez…
 
Herkes işini zamanında ve aksamadan yaparsa sorunların el birliğiyle çözüleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın…
 
Daha sorunsuz bir kent dileğiyle.