Bildiğiniz üzere zaman zaman yazılı ve görsel basında bu konuyla ilgili haberler yapılmaktadır. Ne var ki bu haberlerin verilme amacı nedense izleyici ve okurlar tarafından sorgulanmadan öylece izlenir.

Bu tür vakalar mutlak haber değeri olduğu için mi? Yoksa izleyicilerin merak duygusunu cezp edip izlenme oranını arttırmak için mi haberleştirilir? Kendimize sormalı ve düşünmeliyiz. Bu türden haberlerin sırf merakımızı celp etmesinin ya da basın açısından haber niteliği taşımasının bizlere ne gibi bir faydası olacaktır. Aksine faydadan çok zarar getirdiği de aşikâr iken.

Bu sadece benim fikrim de değil üstelik.

Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti özellikle intihar haberlerinin yapılmasının uygun olmadığını belirtip  dikkat edilmeden yapılan bu tür haberlerin intihar vakalarını ciddi oranda arttırdığını da dile getirmektedirler. Çünkü bu tür haberler bu eylemi gerçekleştiren bireylerin ruhsal durumuna yakın psikolojik sıkıntısı olanların da bilinçaltına işlemektedir. Bu tür eyleme yatkın olan kişiler,  alttan alttan  intiharı düşünmekte, haberlerini izlediği kişilerin  İntihar edip kurtulduğunu, arkasında kalanların nasıl acı içinde olduklarını görüp kendi yakınlarına da intihar edip gittikten sonra bir ders verme, pişmanlık hissi yaşamalarına neden olma gibi bir inanış içerisine girmekte ve bu eylemi gerçekleştirenlerden de cesaret almaktadırlar. “Eğer o yaptıysa ben de yaparım.” tarzında düşünceleri kafalarından geçirmektedirler.

Depresyona giren, sorunlarıyla mücadele etme azmini kaybeden ve çıkış yolu bulamayan bireylerin bu haberler sonrası İntiharı, problemlerinin kesin çözümü olarak görebilecekleri unutulmamalıdır. Yine bu tür haberlerin verildiği durumlarda eylemi gerçekleştiren kişiye özenilebilecek nitelikleri ve eylemin nasıl gerçekleştirdiğini gösteren ayrıntılı haberlerden sakınılmalı  elden geldiği kadar bu tür haberlerin yapılmaması konusunda özen gösterilmelidir.

İlimizdeki intihar vakalarının medya da yer aldıkça artmadığını söyleyebilir miyiz acaba? Bu konuyu gazetemizin editörüyle de özel olarak konuştum. Bu konuda hassas davranılması gerektiğini ve duyarlı vatandaşlar olarak bunun görevimiz olduğunu ifade ettim. Bu durumun farkında olduğunu hatta kendisini de ciddi şekilde rahatsız ettiğini belirtti. Bir süre bu tür haberleri yapmadıklarını ancak, okuyucu kitlesi tarafından “Niçin bu haberi yayınlamadınız?”,“Bütün yerel gazetelerde yer aldı. Siz niçin haber yapmıyorsunuz?” gibi tepkiler aldıklarını sanki intihar edenleri önemsemedikleri gibi bir algının oluştuğunu hatta kimi zaman da eylemi gerçekleştirenlerin yakınlarından sitemkâr açıklamaların geldiğini ifade etti. Hatta gazeteciler cemiyetinin bu konudaki kriterlerini dikkate alarak yüzeysel bir şekilde haber yaptıklarını dile getirdi.

Eşeğin aklına karpuz kabuğu koymak.” atasözü de düşüncemizi destekleyen önemli halk deyişlerinden biridir. Kimi zaman insanların, aklında olmayan konuları akıllarına koymamak için söylenmektedir. Toplumun yüzyıllardan beri gelen tecrübelerinin en özlü ifadesi olan bu halk deyişi, yukarıda sözünü ettiğimiz psikolojik sorunları olan insanların da bu duruma düşmemesi için yazılı ve görsel basına yol gösteren güzel bir örnektir.

İnancımıza göre intihar edenlerin bu eylemlerinden ötürü ahrette de acı bir azapla karşılaşacağı belirtilmektedir. Yani intiharın bir son olmadığı tam aksine daha büyük sonsuz acılara kapı aralamak olduğunu hatırlatmalı ve bu türden sorunları olanlara, hayatlarına acı bir şekilde son vermeden önce bir el uzatmalı, çıkış yolu olabileceğini gösteren tavır ve tutumlar sergilemeliyiz.

Bu konuyu bu hafta köşeme taşıma nedenim hem basın ve okuyucuların bu konuda nasıl daha dikkatli olabileceğini açıklamak hem de bu tür haberlerin esasında topluma ne faydası olduğunu değerli okurlarımıza bir nebze de olsa sorgulatmaktı.

Bir sonraki hafta köşemizde buluşmak üzere esen kalın…