Türkiye halkını keriz mi zannediyor bu GSM şirketleri. Eğer öyle sanıyorlarsa bilsinler ki değiliz. Ancak uygar batı toplumları gibi tepkilerimizi dile getiremediğimizden olacak ki onlar bildiklerini okurlar.
GSM şirketlerinin reklamlarını görmüşsünüzdür. Adam Marmara denizinin dibinde Marmaray hattından telefon açar ve bilmem ne GSM firmasının şebekesi çeker. Vay be
Bir diğeri kilometrelerce uzunluktaki bir tünelden sevdiğini arar ve telefonu çeker. Aman be.
Uçaktan bile telefonunun çektiğini iddia edenler mi dersin, Doğu Anadolu’nun çıplak bozkırlarından görüşebildiğini söyleyenler mi dersin? Akdeniz açıklarından bile operatörleri çekiyormuş. Salla gitsin.
Batman’dan Hasankeyf’e giderken, çok değil, Maymuniye boğazı civarında hiç telefonu çeken biri var mı? Maynuniye sapağına girerken yol sola döner ve hemen yanı başınızda TPAO’ya ait bir kuyu vardır. O kuyudan itibaren artık telefon çekmez. Dünya ile bağlantınız kopmuştur. Ne Turkcell, ne Avea ne de Vodefone o bölgede hizmet vermeyi düşünmez.
O yolda Allah göstermesin bir kaza geçirirseniz, ya da kötü niyetli kişilerin aracınıza bir saldırı düzenlemesi durumunda işiniz Allah’a kalmış.
Kaza mı yaptınız? Yaralınız kan kaybından ölür.
Serseri mi kesti yolu? Güvenlik birimlerini arayamazsınız.
Peki bu televizyon ekranlarından izlediğimiz her yerde çeken mobil telefon şirketleri de neyin nesi? Alın size açık adres. Ramanlıların Köyü karşısındaki cadde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bir yer değil mi?
Allah rahmet eylesin mayınlı tuzakta hayatını kaybeden Batman’ın tanınmış simalarının bulunduğu kabristandan geçerken bir Fatiha okuyarak ilerlediğinizde bir deneyin telefonunuzu. Sinyalin sıfır olduğunu göreceksiniz.
Batman’ın tanınmış ailelerinden Sabri Özdemir ile mayınlı tuzak gecesinde yaşananları konuştuk.
- Mayınlı tuzak gecesi bir yangın olduğu ve hayatını kaybeden kişilerinde bu yangını söndürmek amacıyla o bölgeye doğru gittiğini ve sizinde şüphe üzerine onları geri çağırmak için aradığınız ama şebeke yetersizliğinden ötürü kendilerine ulaşamadığınız söyleniyor. Bu doğru mu, yoksa şehir efsanesi mi?
Sabri Özdemir; Bu konuyu gündeme getirdiğiniz için Çağdaş Gazetesine teşekkür ederim.
Olay şehir efsanesi değildir, tamamen doğrudur. Ben ve büyüğüm Faris Özdemir birlikteydik ve malum sancılı bir bölgedeyiz. Durumdan şüphelendik. Telefonlara sarıldık ama çekmiyordu. Defalarca aradık ama ulaşılamıyordu ve sonrasında da patlama meydana geldi. Bu gün o kişiler aramızda değil. Basit bir baz istasyonu olsa bu değerli insanlar yaşıyor olacaktı. Yazık değil mi? İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Ve halen de durum aynı.
Maalesef GSM şirketleri sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Defalarca kendileriyle görüşmemize rağmen sırf karlılık bilinciyle hareket ediyorlar. İnsani bir yaklaşım ve toplumsal sorumluluk örneği sergilemeleri gerekmez mi? Köydeki evimizden çok değil, bir kilometre ötesine bile bağlanamazken, kent merkezinde Çin ve Avrupa ile anında görüşebiliyoruz. Avrupa’da yıllarca kalmış biri olarak söylüyorum, böylesi bir yaklaşım gelişmiş ülkelerde asla olmaz, halk da bu tür şirketlere tolerans göstermez.
-          Tekrar başınız sağ olsun. Umarım en yakın zamanda bu sorun giderilir
Konuyu gündeme aldığınız için Özdemir ailesi adına ben teşekkür ederim.
Evet sevgili okurlar. Basit bir baz istasyonu olsa bu insanlar şu an yanımızda, yakınımızda olacaklardı. Ancak durumun vehameti halen devam etmektedir. Bu bölgede halen sinyal yok.  
Kalp krizinde saniyeler bile değerliyken ambulans çağırılamayacaktır
Ağaçtan düşen sevimli yaramaz çocuk beyin kanamasından hayatını kaybedecektir.
Sancısı gelen bir hamile bayan 112 Acili arayamayacaktır.
Hiçbir yerde trafik kazası geçirilmemeli ama özellikle Raman Köyü karşısındaki beş kilometrelik hat boyunca es kaza bir trafik kazası yaşamışsanız bittiniz demektir. Bırakın doktoru, sağlık memurunu, hasar tespit için dahi 154 Trafiği arayamazsınız.
Yolda iki kişi birbirini boğazlasa 155 Polis İmdatı arayamazsınız.
Delinin biri köylü vatandaşın boğazına sarılsa 156 Jandarmayı arayamazsınız. Adam kaçacak ve evine sığınacak. Kapısı sağlamsa ne ala, yoksa o da mefta.
Bayramda sevdiklerini aramak isteyen civar köylüler sinyal yok ile mahzun kalacaktır
Aslında bu duruma tepki verebilmeliyiz. Belki biz o köylerde yaşamıyoruz. Araçla geçerken sadece on beş dakika sinyal yok iletisini görüyoruz. Ama birileri orada yaşıyor ve bu kişilerde her vatandaş gibi on numara hizmet istiyor.
Nasıl bir tepki gösterilir, beyin fırtınası yapmak lazım. Bir gazeteci olarak bu konuyu gündeme almam da bir tepki mesela.
Ben demiyorum yollara barikatlar kuralım, GSM şirketlerine yumurta atalım. Ben diyorum ki bu tür haber ve yorumlarla belli bir kitle oluşturalım. Facebook ve Twitter’da benzeri durumlar yaşayanlar ile tüm Türkiye’de bir durum tespiti yapalım ve öğrenelim nerelerde ne kadar sayıda insan bu durumdan muzdarip. Gerekirse tüm ülke çapında bir günlük mobil telefon kullanmama günü ilan edelim ki tepkimiz dikkate alınsın.
Bazen televizyonlardan izliyoruz X GSM şirketi milli takımlara sponsor oldu
Yok, muhtaç durumdaki kızları, KARDELENLER diye okuttu
Ülke dışına şu kadar öğrenciyi burslu diye gönderdi
Engellilere yönelik sosyal destek kapsamında şu kadar yardım yaptı diye.
O zaman niçin ülkenin en çok kullanılan ana arterlerinde şebeke çekmez.
Her gün on binlerce Türkiyeli ve binlerce turist Hasankeyf’e ve Mardin’e gitmek için o güzergâhı kullanmıyor mu?
Bu ne biçim bir anlayıştır? Sırf kar amaçlı kapitalist yaklaşım tarzı dedikleri nedir peki?
Aslında hükümetinde bu konuda yapması gerekenler var. Sinyal yok denilen alanlarda tespit yapacak ve lisanslarını belli bir süreliğine askıya alacak veya tümden iptal edecek. Siz seyredin o zaman manzarayı. Ağrı Dağının tepesine de yerleştirirler baz istasyonlarını, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere de.
Umarım bu yazıyı okuyan ve kendini aktivist ilan eden bir grup, internet üzerinden en kısa zamanda bir platform kurarlar. Arap baharını örgütleyen yeni nesil bilgisayar kullanıcıları kim bilir, belki de SİNYAL YOK adı altında yeni bir GSM BAHARI yaşatırlarda halkın bu mağduriyeti giderilir.