Anlamakta zorluk çektiğim kimi gelişmeler yaşanıyor. Bu hafta sonu yazımda farklı bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum…

Dünyanın iki ayrı ucunda, iki ayrı devlet…

Her iki ülke de dünya için bir tehdit unsuru…

Neden mi?

Çünkü ellerindeki silahlarla dünyanın geleceğini tehdit ediyorlar…

Birisi; siyasi, iktisadi, askeri, coğrafi, ekonomik vs alanda dünyanın en büyük devi…

Diğeri; coğrafi açıdan küçük bir ülke, ancak silah altında tuttuğu askerleriyle dünyanın en kalabalık dördüncü ordusu ve habire geliştirdiği, denediği kitle imha silahlarıyla insanlık ailesine bela getirebilecek bir ülke…

Dünyada, ellerinde büyük güç bulunan bu iki ülkenin, argo tabirle ‘manyak liderler’ ile yönetilmeye başlanması ardından yaşanan gelişmeler kaygı verici boyutlara vardı…

Dünyamız bu ülkelerin iki sorumsuz ve tabiri caizse ‘salak’ liderlerinin eliyle her an büyük ve yıkıcı bir savaş, hatta nükleer savaşla karşı karşıya kalabilir diye endişe etmemiz için çokça nedenler var…

BÖYLE LİDERLER Mİ OLUR?..

Amerika ve Kuzey Kore’den ve deli liderleri Donald Trump ile Kim Jon Ung’tan söz ediyorum…

Amerika, dünyanın en büyük süper ve emperyalist devletidir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından bu yana dünyanın neresinde, hangi coğrafyasında bir fitne, savaş yaşanmışsa, Amerika’nın orada parmağının olduğuna kesinlikle inanıyorum…

Pek çok dünya ülkesinde fitne çıkartıp, farklılıkları birbirleriyle çarpıştırıp, kırdırtıp, sonra ‘kurtarıcı’ rolüyle müdahil olan, silahını satan, deneyen kapitalizmin babası emperyalist bir devlettir Amerika…

Amerika’nın şimdiki lideri Donald Tramp, güçlü sermayesi ile başkanlığa gelmiş, bütün hal ve davranışlarıyla ‘kaçık’ olduğu aşikar bir kişidir…

İşte anlamakta zorlandığım gelişmelerden birisi; Amerikalıların böyle bir kaçığı nasıl lider olarak seçtikleri hususudur…

Yine anlamakta zorlandığım şey; uzak doğuda, Kuzey Kore’de bir toplumun nasıl bir kişiye adeta tapmasıdır…

Kuzey Kore, resmiyette ‘Demokratik Halk Cumhuriyeti’ yönetim biçimiyle biliniyor. Oysa sultanlık, imparatorluk, krallık, diktatörlük rejimi tanımlamada yetersizdir. Kum Jon Ung, sınır tanımayan bir diktatör ama aynı zamanda manyakça tavırlara sahip hasta ruhlu biridir...

Sadece gülmesi, kimi davranışları, bir başarı ardından komutanlarıyla yaptığı komik hareketleri kendisinin normal biri olmadığının göstergesi. Onun ruh hali ve devleti yönetme yöntemi ile ilgili medyadaki(Bir kısmı ileri sürülen yalanlar olsa bile ittifakla uzlaşılan) bazı bilgilere bakalım:

YÜZ BİNLERCE KİŞİ TOPLUCA AĞLIYORSA…

“Kim, vatana ihanetten suçlu bulunan amcası ve 5 yardımcısını 3 gün boyunca aç bırakılan 120 köpeğe yem etti.

Kendisi İsviçre peyniri bağımlısı olduğu için halkı açlıktan kırılırken her yıl tonlarca peynir ithal ediyor.

Minik Kim dünyanın (bilinen) en genç ülke lideri Hırs anlamına gelen '’Ambition’ adlı saç modelini sadece o kullanabiliyor.

2012 yılında dünyada 'yılın en seksi erkeği' seçildiği haberleri yapıldı ülkede. Takdir edersiniz ki böyle bir şey söz konusu değil.

Minnak liderin Nike'ın yürüyüş ayakkabı modellerine takıntısı var.

Doğum günü olarak kutladığı 8 ocakta ülkede resmi tatil ilan ediliyor.

Kendisi dünya üzerinde askeri eğitimi ve geçmişi olmayan tek general.

Kendisi için dağlara devasa bir övgü cümlesi yazılmış. 'Çok yaşa general! Güneş senle doğsun'

Babasına ve dedesine daha çok benzemek için estetik operasyonları geçirdiği söyleniyor.

Yetişkinliğe adım atmadan önce resmi bir fotoğrafı yok.

Kapalı ülke Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un yılbaşı yasağıyla gündeme geldi. Kim Jong-Un ülkede yeni yılın kutlanmasını yasakladı. Halktan İsa'ya değil babaannesine tapınmasını istedi.

Kim Jong-Un, Kuzey Kore'de devlet televizyonu ve radyoları dışındaki tüm kanalları yasakladı. Ülkede Güney Kore kanallarını izleyen bazı insanlar idam edildi.

Kuzey Kore'de halkın internet kullanması yasak. Sadece devlet yetkilileri Kwangmyong adındaki ülke içi ağa bağlanıyor. İnternet yasağının sebebi; halkın diğer ülkelerde olan 'kötü şeyleri' görüp devlet yetkililerine olumsuz tavır almaması.

Kim Jong-Un kendi ülkesinde sadece yerli sigara içilmesine karar verdi. Kuzey Kore'de yabancı sigara içmek de yasak.

İki gün süren resmi cenaze töreni sırasında halktan yüzbinlerce kişinin katıldığı törenlerde kameralara yansıyan halkın tamamı ağlaya ağlaya kendilerini yerden yere atıyordu.
Törene ilişkin yayınlanan televizyon görüntülerinde, Kim Jong-il 'in dev portresi sokaklarda taşınırken, on binlerce askerin başlarını eğerek saygı duruşunda bulunulmuş. Cenaze töreninden yayınlanan video görüntülerde yoğun kar altında askerlerin, kadınların ve erkeklerin yol kenarlarında feryat ederek ağladığı yansımıştı.”

Peki ya Amerika Başkanı? Bakınız Başkan Trump? Bakınız, son konuşmasında nükleerle tehdit ediyor: “Kuzey Kore'nin kendi iyiliği için ABD'ye yönelik daha fazla tehditte bulunmaması gerekiyor. Dünyanın daha önce hiç görmediği bir gazap ve öfkeyle karşı karşıya kalacaklar. Başkan olarak ilk emrim nükleer cephaneliğimizin yenilenmesi ve modernize edilmesiydi. Şu anda hiç olmadığı kadar güçlü ve sağlam... Umarım bu gücü hiç kullanmak zorunda kalmayız ancak dünyanın en güçlü ulusu olmadığımız bir zaman asla olmayacak.”

Kim kadar manyak olmasa bile, düşünceme göre ondan az kaçık değil. Her gün ya Çin, ya Japonya, ya Rusya ile gerilim çıkaran bir Trump gerçeği var.

Bu iki deli lider dünyayı bir savaşa sürükleyebilir.

İyi de böyle bir durum yaşanırsa sadece iki deli lider mi suçlu olur?

Hayır. Kur’ani Kerim’de, Ahzap suresi 67. ayet, diyanet çevirisi ile şöyledir: “Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.”

Yani, sorumluluk sadece liderlerde değil.

Şöyle bir görüş de var; İnsanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilirler.