İşsizlikte Türkiye birinciliğini yıllardır başka kentlere kaptırmayan Batman gerçeğine sayısız kez dikkat çektiğimi biliyorsunuz.

Yoksulluk ve yoksunlukla boğuşan bu kentin hiç de hak etmediği konumda olduğunu da hep ifade ettim.

Maalesef kentimizin acı gerçekleri gözler önünde. Yoksulluk ve yoksunlukla mücadele eden kentimiz gerçekliğini Ramazan ayında daha rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz…

Geçmiş Ramazanlarda ücretsiz ikişer ekmek dağıtan bir fırının önündeki kuyruklar, kentimizin acı gerçeklerini gözler önüne seriyordu. Her yıl iki kuru ekmek için saatlerce kuyrukta bekleyen yoksullarımız üzerine makaleler yazıyor, kahredici tabloya isyan ediyordum…

Ne yazık ki kahredici tablo değişmedi…

Bu yılın Ramazan ayında da ücretsiz ekmeklerin verildiği fırınlar önünde izdihamlar yaşanıyor…

Yoksulluk ve yoksunlukla karşı karşıya olanları bu kez Belediye’nin iftar yemeği kuyruklarında görüyoruz. Tanık olduğum iftar yemeği izdihamı içler acısı durumumuz hakkında hepimizi düşündürmelidir…

Kayyum ile idare edilen Batman Belediyesi, iki yıldır Atatürk Parkı’nda iftar yemeği veriyor. Bu yıl ayrıca bazı semtlerde her akşam yüzlerce kişiye de iftar yemeği veriyor. Yeri gelmişken Bağlar mahallesindeki iftar programı için hazırlık yapan memurları darp eden, yaralayan kendini bilmezleri de kınıyorum.

İftar yemeğine katılmayabilirsiniz. Ailenizi ve yakınlarınızı da göndermeyebilirsiniz. Hangi hakla memurlara saldırıyorsunuz diye sormak isterim.

Ayrıca, Kayyumlu yönetimin bütün uygulamalarına ve hizmetlerine karşı hiçbir şekilde tepki göstermeyenlerin, iftar yemeği hizmetini vermeye çalışan memurlara saldırmaları manidardır.

GÖZYAŞLARIMA ENGEL OLAMADIM…
Değerli Okurlar, Atatürk Parkı’ndaki iftar yemeği izdihamı oldukça düşündürücü boyutları olan bir izdihamdır. Batman’daki yoksulluğun boyutları ve Suriyeli sığınmacıların vahim durumunun aynasıdır…

Önceki gün akşam üzeri Atatürk Parkı’nın önünden geçerken tanık olduğum manzarayı ‘Gözyaşlarıma engel olamadım’ başlıklı bir değerlendirmeyle face sayfamda yayımladım. Sosyal medyadaki o değerlendirmem şöyleydi:

‘Bugün Batman Atatürk Parkı önünden geçerken tanık olduğum manzara karşısında duygulandım.

İftara yaklaşık 45 dakika kalmıştı. Belediyenin iftar yemeğini alan yüzlerce kişi ağaçların altındaki masalarda yerlerini almıştı.

Yemek kuyruğunda da yüzlerce vatandaş gerçeğini gözlemledim…

Nice ailelerin mağduriyetten yemeklerini aldıkları belliydi.

Etrafa bakmamaya, kendilerini tanıyanlara yakalanmamaya çalışan nicelerini gözlemledim. Çok üzüldüm.

Beni tanıyan bazı Suriyeli ailelerin kendilerini gizlemeye çalıştıklarını gördüm. Ben de onları görmemiş gibi davrandım.

Böyle ortamlarda asla fotoğraf çekmem. Oradan geçip evin yolunu tuttuğumda gözyaşlarıma engel olamadım…

Yoksulluk ve yoksunlukla karşı karşıya kalan ne kadar çok aile var da farkında değiliz…

Bir saat öncesinden alacakları soğuk yemekle iftarlarını açacak olan yüzlerce vatandaş gerçeği bizleri düşündürmeli…

Adil bir gelir dağılımının olmaması önemli etken. İftar yemekleri mağdur ve mahrumların hakkıdır.

Hali vakti yerinde olan insanlarımızın iftar yemeği için sıraya dizilmeleri doğru değildir. Yoksulların hukuklarına saygı diyorum.

Rabbim bizlere huzurlu ve müreffeh yarınlar nasip etsin, kimseyi iftar yemeklerine muhtaç etmesin.’

Evet, gerçekten de yüreğim burkulduğu için bu paylaşımı yapmıştım. Bir öğünlük yemek için uzun süre kuyrukta bekleyen insanlarımızdır.

Onlar uzaylılar değil, bizim yoksullarımız. İhtiyaçları olmasaydı yemek kuyruğuna utanarak girmezlerdi…

Atanmış, seçilmiş, kayyumlu yönetim anlayışını bir yana bırakın, acı gerçeğe bakın; Yoksullukla boğuşan bir kitle var. Bu kitle hep vardı. Hepimiz bunun acısını yaşamalıyız. Bakın geçmişteki bir Ramazan sonrasında yaptığım değerlendirmenin özeti ile yazımı bitireyim:

O KARELERİ UNUTABİLİR MİSİNİZ?

Mübarek Ramazan ayı geride kaldı. Sayılı günler çabucak geçti. Ancak Ramazan ayı süresince tanık olduğumuz manzaraları, o utanç verici kareleri kolay kolay unutabileceğimizi sanmıyorum…

Neler görmedik ki bu sayılı günlerde…

Cami önlerinde sadece ve sadece bedavaya bir sıcak ekmek alabilmek için kuyruklara giren anne ve bacılarımız, dede ve ninelerimizi mi, yoksa bir hayırseverin yardımı için dilenen insanlarımızı? Neler görmedik ki milletçe?

O sahneler unutulur mu hiç?

Yer Meydan mahallesi, bir fırının önü. Başlarını önlerine eğmiş, utançlarından yüzlerini gizlemeye çalışan yoksul insanlar…

Flaşlar patladığında nasıl gizlenebileceklerini şaşıran insanlar…

Bu manzaralar suya hasret, bir torba una muhtaç Afrika ülkelerinde yaşanmıyor. Suyu, toprağı, ormanı, ovası bol memleketimden manzaralar…

Mübarek ayda yerel gazetelerimizin sayfalarına yansıyan o utanç karelerini unutabilir misiniz?

Bayram günlerinde bile açlık sınırında yaşam süren insanlarımız olacak ve belki de çok kişi aç geceleyecektir…

Yanı başımızda aç geceleyen insanlarımıza çok duyarlı mıyız?

Yoksulluğun ileri boyutu olan açlığın ne demek olduğunu toplum olarak bellemeliyiz. Aksi halde çok büyük sorunlardan asla yakamızı kurtaramayız. Herkes sorumluluk bilinciyle hareket etmeli ki, yoksulluk ve açlıkla ilgili utanç verici kareler tarihe karışsın…