Bir kere daha tanık olduğumuz bir katliam nedeniyle başka bir meseleye yoğunlaşamıyor ve başka mevzuda kalem oynatamıyorum. Çünkü görüntülerin etkisindeyim. İnsani değerlere yönelik bu barbarca saldırı hakkında yorum yapmayacak olursam, vicdanım asla rahat etmeyecek…

Katledilen sivil insanlar için empati kurmaya çalışıyorum. Allah’ım o ne büyük acı, o ne barbarlık…

Kadınların, çocukların katledildiği bir katliam daha…

Hemen yanı başımızda, Suriye’de insani değerlere yönelik barbarca bir saldırı daha gerçekleştirildi, ne yazık ki…

İDLİB’DE VAHŞET…

Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan katliamdan söz ediyorum…

Adeta bir Küçük Halepçedir yaşatılan…

21. yüzyılda tüm dünyanın gözleri önünde bir kimyasal katliam yapılıyor…

Muhaliflerin kontrolündeki İdlib’e yönelik olsa bile, özünde tüm insani değerlere yönelik alçakça bir saldırıdır bu…

Zalimlerin ve mazlumların kimliklerine bakmaksızın, ‘amasız, fakatsız’ kınamak, lanetlemek gerekir…

El Cezire haberinin özetine bakalım: “Suriye rejimi, ülkenin kuzeybatısındaki İdlib kentinde zehirli gaz saldırısı yaptı. Muhaliflere bağlı İdlib Sağlık Müdürlüğü, saldırıda 100 kişinin öldüğünü ve 400’den fazla kişinin yaralandığını açıkladı. Kullanılan gazın Sarin gazı olma ihtimali üzerinde duruluyor. Ölenler arasında çok sayıda çocuk da var. Rejim güçleri daha sonra saldırıdan etkilenenlerin tedavi gördüğü bir hastaneyi de hedef aldı. Fransa, BM Güvenlik Konseyi'ne acil toplanma çağrısı yaptı. Yaralananların bazılarında bayılma, nefes alma zorlukları, ağızdan köpük çıkma gibi komplikasyonlar gözlendi. Tıbbi kaynaklar, bu belirtilerin saldırıda zehirli gaz kullanıldığını ortaya koyduğunu söyledi. Kullanılan gazın Sarin gazı olma ihtimali üzerinde duruluyor.”

Görüntüler bu haberi doğruluyor…

Rejim güçlerinin bu barbarlığı yaptıklarına inanıyorum. Çünkü her türlü alçaklığa defalarca imza atmış, kentlerini havadan sivillere rağmen yoğun şekilde bombalamışlardır…

Saddam nasıl bir Basçı ise, Suriye egemen rejimi zalim Esat da bir basçıdır, her türlü alçaklık beklenir…

Ancak yukarıda ifade ettim, zalimlerin kimliklerine bakmaksızın böyle barbarlığı lanetlemek gerekir.

Suriye rejimi üstlenmiyormuş. Zalimlerin kimliğine bakarak tavır alamayız. Kim yapmışsa, onlara lanet olsun diyorum…

Kim yapmışsa yapsın, saldırıları insani değerlere yöneliktir…

Bu kez görünürde İdlib’deki siviller var. Ancak bu alçakça saldırı ile insanlık tarihine kara bir leke daha düşürülmüştür…

“HANGİ SUÇTAN DOLAYI DİYE SORULDUĞU ZAMAN…”

Dünyanın herhangi bir coğrafyasında ne zaman sivil insanlara yönelik barbarca bir saldırıya tanık olsam, Kur’ani Kerim’deki bir ayet aklıma gelir, ürperirim…

Cahiliye döneminde diri diri toprağa gömülerek katledilen kız çocuklarına dikkat çeken ayet ile aslında tüm zalimlere açık gönderme vardır…

Tekvir suresinde geçen; “Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman” ayetinden söz ediyorum.

Zalimlikte, barbarlıkta sınır tanımayan zalimlerce gerçekleştirilen küçük bir Halepçe gerçeğini üzüntüyle izlerken Tekvir suresindeki şu ayetleri okuyorum:

“1.Güneş, dürüldüğü zaman,

2.Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,

3.Dağlar, yürütüldüğü zaman,

4.Gebe develer salıverildiği zaman.

5.Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,

6.Denizler kaynatıldığı zaman,

7.Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.

8,9.Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

10.Amel defterleri açıldığı zaman,

11.Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,

12.Cehennem alevlendirildiği zaman,

13.Cennet yaklaştırıldığı zaman,

14.Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.”

Evet, bu ayetler büyük bir hesap gününün zalimleri beklediğini açıkça beyan ediyor…

Kıyametin dehşeti ile zalimlerin yaptığı zulme dikkat çekiliyor.

Anlamakta zorluk çekiyorum, geçici bir dünya hayatı için nasıl böyle barbarlıklara imza atabiliyorlar?

Bütün Suriye değil, bütün dünya birilerinin tapulu malı olsa, bir ehemmiyeti var mı?

Kimyasal saldırılar insani değerlere yönelik olduğu gibi, insanlık suçudur da. Bu suçu işleyenlerin vay hallerine…

Dünyanın herhangi bir coğrafyasında kimyasal saldırılar, vahşetler, barbarlıkların yaşanmaması için duyarlı olmalıyız.

İnsanlık ailesinin insan hakları bilincinin gelişmesi için çabalamalıyız. İnsan hakları bilinci gelişen bir insan, herhangi bir canlıya asla zarar veremez…

İnsan hakları bilinci gelişmedikçe, toplumlar böylesi vahşetlerle karşılaşmaya devam edeceklerdir.

Rabbim bize basiret, feraset versin. Kimyasal vahşetlerin bir daha asla yaşanmaması dileğimle.