Hırsızlık , dolandırıcılık ve gasp haberleri sanırım birçoğumuzun dikkatini çekmiştir. Neredeyse her gün ve her haber kuşağında en az iki ya da üç farklı hırsızlık, gasp ve dolandırıcılık haberleri veriliyor.

Her ne hikmetse bu haberler verilirken yüzlerce sabıkası olan ve bir çok kişinin canını yakan bu suçluların yüzleri zaman zaman haber kanallarınca bulanıklaştırılarak saklanıyor. Bu durumu ilk fark ettiğim zamanlarda bu durumu anlamaya çalışırken, suçluyu bir insan temelinde ele aldıklarını ve onların da insan hakları olduğu gibi bir düşünceyle yaptıklarını düşünür gibi oldum ancak; sonraları hayatında ilk defa çeşitli suçlara bulaşmış olan sıradan vatandaşların haberlerinin yapılırken yüzlerinin saklanmadığı ve aleni olarak bu kişilerin ifşa edildiğini fark ettim.

Yani kısaca hayatında ilk kez suça bulaşanlar ya da küçük suçlar işleyen vatandaşlar ifşa edilirken bu denli ve sürekli vatandaşların canını yakan onlarca sabıkası olan suçluların kimliklerinin gizlendiğini sizler de dikkat ederseniz fark edebilirsiniz.

Oysaki durum yukarıda belirttiğim durumun tam tersi şekilde; ilk defa hafif suçlardan suça bulaşmış insanların, bu suçun ömür boyu hayatında bir kara leke olarak karşısına çıkmaması ve cezasını çektikten sonra dürüst bir vatandaş olarak hayatına kaldığı yerden devam edebilme fırsatı sağlaması, bu suçluluk ve dışlanmışlık psikolojisiyle battı balık yan gider misali daha büyük suçlara bulaşmaması ve topluma, rehabilite olmuş bir birey olarak katılma fırsatı sağlama olarak yüzlerinin gizlenmesi bir nebze anlaşılabilir iken aksine hayatı suçla devam eden suçluların yüzleri gizleniyor.

Hatta haberleri biraz daha dikkatli bir gözle izlerseniz suçlu olduğu ile ilgili kesin delillerin olmadığı şüpheli şahısların dahi yüzlerinin ifşa edildiğini görebilirsiniz.

Konuya biraz daha farklı bir noktadan yaklaşmak gerekirse her Allah’ın günü bu kadar hırsızlık dolandırıcılık ve gasp haberleri yapılmasına rağmen bizler bu konuya karşı niçin bir tepki vermiyoruz?

Çok basit magazinsel hadiseler bile haftalarca tartışma konusu yapılıp enine boyuna tartışılırken, bu konu niçin tartışma programlarında enine boyuna ele alınmaz?

Bu suçların oranındaki artış sosyolojik olarak masaya yatırılıp tartışılmaz?

Sosyolojik olarak başta aile, din, eğitim, güvenlik ve medya kurumlarında yanlış olan ya da eksik olan ne ki bu suçlar gün be gün artıyor da bu kurumlar nerde hata yapıyoruz veya neyi ihmal ediyoruz ki toplumsal ve kültürel olarak çözülme ve yozlaşma artıyor? diye sorgulama yapmaz.

Hadiseye biraz daha dışarıdan bakınca aslında bu türden olaylara artık alışır olduk neredeyse zaten dolandırıcılık hırsızlık ve gasptan ağzı yanmayan kimse yok.

Bu türden bir olayla mağduriyet yaşasan seninki de bir şey mi? Geçenlerde komşunun evine giren hırsızlar 50 bin tl değerindeki ziynet eşyasını çalmışlar. Bir diğeri oda bir şey mi? Dün haberleri izlemediniz herhalde adamlar artık olayı aşmışlar,telefondan koskoca hukuk profesörünü bile dolandırmışlar. Gibi pek çok konuşmaya şahit olmuşsunuzdur.

Kısacası anlatmak istediğim her akşam popülaritesini hiç kaybetmeden yapılan bu haberlere o kadar alıştık ki hiç kendimizi ve toplumun bu halini sorgulamıyoruz. Hatırlarım 90’lı yıllarda çocuk iken Cuma günleri Cuma namazına giderken kendi işyerimiz de dahil olmak üzere hiçbir iş yerinin kapısı

kilitlenmez kepenkleri bile indirilmez idi. Öylece bırakılır namaza gidilirdi. Hatta evimizin bile kapısını çok gece kilitlemediğimizi fark ettiğimi hatırlıyorum. Şimdi aradan geçen yıllarda çok şeylerin değiştiğini, o yılların geride kaldığını söyleyebilirsiniz.

Ancak her geçen yılda kendimizden, değerlerimizden güzel şeyler yitirecek ve sonrasında da tüm bunlar eskidendi diyecek isek çocuklarımıza yarını ve 10 yıl sonrasını nasıl anlatacağız veya onlara nasıl bir gelecek hazırlayacağız?

Eğer bugün suç her türlüsü ile artıyorsa ilk olarak kendimizi sorgulamalı ve nasıl bir gelecek, nasıl bir toplum olmak istiyorsak bunları belirledikten sonra neler yapabiliriz diye kendimize sorup harekete geçmeliyiz diye düşünüyorum.

Bu hafta da farklı bir bakış açısıyla bu konuya dikkat çekmek istedim ve duyarlı bir vatandaş olarak topluma karşı sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım. Umarım faydalı olmuştur. Çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakma temennisi ile esen kalın.