Hırsızlık dediğin şey sadece bir malı, eşyayı çalmak olarak algılanır. Hâlbuki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de fikir hırsızlığı bir suç olarak yer bulur kanunlarda. Üniversitelerde bir başkasının eserini çalan dönemin yobazları vardı hatırlarsanız. Bunlar genelde Atatürkçülük veya ulusalcılık gibi değişik bir fikri taşıdıklarını iddia ederler ve İslamcı ile solculara üniversiteleri dar ederlerdi. Kemal Gürüzler, Kemal Alemdaroğulları ile ilgili davalar, bir başka profun eserini irtihal yani çalma iddiası ile ilgili davalar hala o 28 Şubat sürecini unutamamış yurdum insanı için çok taze ve bir o kadar da dehşet verici yıllardı.
Bir başkasının tezini kendi tezinmiş gibi gösteremez, çalamazsın.
Bir başkasının buluşunu kendi patentinmiş gibi gösteremez, çalamazsın.
Bir başkasının köşe yazısını kendi yazınmış gibi gösteremez, çalamazsın.
Batmanda son dönemlerde bazı gazetecilerin başkalarının köşe yazılarını kendi yazılarıymış gibi sahiplendikleri, altına imza attıklarına yönelik saptamalar olmuş. Bunu yaparken de genelde yaygın medyada çok tanınan yazarlar yerine yine bizim gibi yerel medyanın yazarlarının yazıları tırtıklanıyormuş. Bu hırsızlıktır. Bu fikri hırsızlıktır.
Batmanda savcı var. Söylediğimizi bir araştırsın, görsün doğrumu değil mi diye. Son bir hafta içinde iki defa bir başka yazarın yazısının çalındığına dair şikâyetler aldık.
Bunu tespit etmek çok kolay sayın okurlar. Yazısından şüphelendiğiniz yazarın o günkü tüm yazısını değil sadece bir satırını bile kopyalayın, Google arama motoruna yapıştırın ve enter tuşuna basın. Görün yazı kime aitmiş diye. Kes, kopyala, yapıştır gazeteciliği anında ortaya çıksın.
Bir yazıyı kaleme alıncaya kadar yapılan araştırma ve sonrasında temize çekme ve okurun beğenisine sunma ile bir dakika da hırsızlık yapma arasında bir emek ve bir saygı farkı var.
Kimisi yabancı yazarların yazılarını çalıyor. Yine Google’dan çeviriciyi kullanarak Türkçeye dönüştürüyor ve aradaki cümle değişikliklerini de kendisi düzeltiyor. Ama yemezler. Sen normal gündelik hayatında iki kelimeyi bir araya getireme, en basit kavramlarda bile şaşır ve kal, sonrada ülke ve dünya meselelerinde yazılar kaleme al. Beylik laflar buyur. Okur bir yerde bunu fark ediyor. Fark ediyor ki şikâyet ediyor.
İki lafı bir araya getiremeyen adam Batmanda yazar olabiliyor.
İstatistik bilgileri bir araya getirip kitap yazdığını iddia edenler de olabiliyor.
Kimisi de işini görmek için basın kartını kullanabiliyor. İhtilaflı ve alengirli işlerde arabuluculuğa soyunup komisyon peşinde koşturabiliyor.
İnsanda biraz omurga olmalı. Evine götürdüğün ekmekte helal kazanç bulunmalı ki çoluk çocuğun da adam gibi yetişsin.
Burada hemen bir açıklama yapma gereğini duydum. Bazen bilimsel bir makaleden alıntı yapılabilir. Adres göstererekten bir yazarın bir yazısının bir kısmı örnek gösterilebilir. Bunda bir şey yok. Çünkü sonuçta yazının o kısmının sahibini işaret etmişsindir. Ancak yukarıda verdiğimiz örneklerde kesinlikle bu durum yoktur. Yani kişinin yazısı isim, yayın organı verilmeden birebir kopyalanmıştır. Belki bazı yerleri değiştirilmeye çalışılmıştır ama ana çatı olarak bir kopyadan ibarettir.
Bu konuda gelen şikâyetler üzerine bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. Gazeteci arkadaşım, lütfen bir başkasının eserini kendi eserinmiş gibi göstererek hırsız köşe yazarı yaftasını yeme. Senin sayende tüm basın çalışanlarını töhmet altında bırakma.
Lütfen gazete patronları sizlerde bu tür hırsız yazarları bünyenizde bulundurmayın. Yıllarca emek vererek elde ettiğiniz dürüst gazetecilik ilkesini bir kalemde yitirmeyin.