Değerli Okurlar, hala Çevre Haftasında bulunuyoruz. Çevre, dünyada yükselen bir değerdir. Ancak toplum olarak yeterince çevreye duyarlı olmadığımız gerçeğine inanıyorum.

Çevreye, doğaya, ekosisteme duyarlı insanlar sadece çevre haftasında değil, yılın her gününde topluma bir şekilde mesajlar veriyorlar.

Misal olarak beş Haziran Dünya Çevre Günü Batman’da önemli bir konferans düzenlendi.

‘İslam’da Çevre Hukuku’ konulu konferanstan söz ediyorum. Salonun tıklım tıklım dolmasını arzu ederdim.

Toplumun duyarlı insanları daha yaşanabilir bir kent ve dünya için mücadele verirken, birileri de tam aksi bir çalışmanın içerisindedir.

Duyarlı insanlar ekosistemi savunup, nesli tükenen hayvanların hukukları için çaba gösterirken, bazı alçaklar ise katliam peşinde vakit geçirmektedirler…

Niçin?

Biraz maddiyat, dünyalık (para)kazanmak uğruna…

O HAYVANLARA KURBAN OLASINIZ!..

Kozluk ilçemiz yolunda yol kontrolü yapan jandarma ekiplerinin bir araçta ele geçirdikleri yüzlerce hayvan postu, sinir katsayılarıma tavan yaptırdı…

Gazetemizdeki haberi birlikte okuyalım: “Bitlis’ten Batman istikametine giden bir kargo firmasına ait araç, Kozluk ilçesi yakınlarında Jandarma ekiplerince kontrolden geçirildi. Araçta yapılan aramada yüzlerce hayvanın postu, tespit edildi. Batman Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Müdürü Ercan Turan, postlara el konulduğunu söyledi. İl Müdürü Turan, ele geçirilen postlar arasındaki su samurunun avlanmasının yasak olduğuna dikkat çekerek: ‘Hayvan postu ticareti yapanlar hakkında Jandarma ekipleri gerekli işlemleri yaptı. Araçta 250 Kaya Sansarı, 26 Tilki ve 6 ise Su Samuru postu tespit edildi. Postları serin bir odada tutuyoruz, mahkeme sonuçlanınca bunları ihale ile satışa çıkaracağız’ diye konuştu.”

http://www.batmancagdas.com/gundem/kargo-aracindan-yuzlerce-post-cikti-h51477.html

Haber böyle. Nesli tükenmek üzere olan hayvanları para kazanmak için avlanmaktan çekinmeyen alçaklar, gerçekten sinirlerimi gerdiler…

Yeri gelmişken hayvan postlarının bulunduğu aracı ele geçiren jandarma ekibini kutlamak istiyorum. Böylesi suçluları affetmemek gerekir…

İl Müdürü Ercan Turan’ın konu ile ilgili açıklamasından öğreniyoruz ki su samurlarının avlanması yasak. Bu yasak ihlal edilmiştir.

Ercan Turan’ın şu ifadelerine bakalım: “250 adet kaya sansarı, 25 adet tilki ve 6 adette su samuru postu ele geçirildi. Bizim için önemli olan su samurudur, su samuru koruma altında olan bir hayvandır. Bunun kesinlikle avlanması veya telef edilmesi kesinlikle yasaktır. Cezası da çok ağırdır. Bunlar sulak alanlarda yaşayan bir tür hayvandır ve nesli tehlike altında, yok olmakla karşı karşıyadır. Bölgemizde nadirde olsa görülmektedir. Sadece su ürünleriyle beslenirler. Batman Çayı ve Dicle Nehri kenarında, birkaç tane var. Vatandaşlardan isteğimiz, su samurunu gördüklerinde kesinlikle zarar vermemeleridir. Zarar verilirse kişi hakkında 3 bin 200 TL tazminat bedeli ve değişik oranlarda idari yaptırım var. Su samuru ekolojik dengeye çok faydalı bir hayvandır.”

Görüyor musunuz nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir hayvanı bile sadece postundan biraz para kazanmak için avlamaktan çekinmeyen alçaklar var…

Müdür Turan’ın, “Bizim için önemli olan su samurudur, su samuru koruma altında olan bir hayvandır” şeklindeki ifadesine üzüldüm doğrusu…

Diğer hayvanlar önemli değil mi? Nesli tükenen hayvanlar sadece su samurları değildir.

Yaklaşık üç yüz hayvanın postu sadece bir yol kontrolü sırasında ele geçirilmiştir. Yöremizde vahşice avcılık yapanlar hiçbir güçten çekinmiyorlar.

Bu postlar üzerinden para kazanan araç sürücüsü neden teşhir edilmedi?

Normalde araç sürücüsünün de postların yanında teşhir edilmesi gerekirdi.

Hiç mi Allah korkunuz yok ey zalimler? Biraz dünyalık kazanma adına nasıl o güzelim hayvanlara kıyabiliyorsunuz? Zalim avcılar için tekrar tekrar olsa bile daha önceki yazımı kamuoyunun takdirine sunmak istiyorum.

DİLSİZ VE SAVUNMASIZDIRLAR DİYE!..

Bu köşede eko sisteme, nesli tükenen hayvanlar gerçeğine dikkat çeken yazılar yazdığımı biliyorsunuz. Bazı hayvan türlerinin neslinin yöremizde hızla tükenmesinden duyduğum kaygıyı ileten yazılarım ne yazık ki birilerini düşüncelere sevk etmeye yetmemiştir!..

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en yüksek dağı konumundaki Mereto Dağı ile yöredeki yüksek dağlardan Pıhane Dağı’na tırmandığımızda bir keklik görmeme veya seslerini duymamadan kaynaklı tepkimi de bu köşeden dile getirmiştim. Çocukluğumda bu dağların on kilometre uzağındaki küçük tepeciklerde bile yüzlerce keklik görebilen biri olduğumu hatırlatayım.

Yöremizde başta keklik ve kartallar olmak üzere pek çok tür hayvanın nesli hızla tükenmektedir. Bu konuda merkezi İstanbul’da bulunan Doğa Derneği’nin başkanı Sayın Dr. Güven Eken’le yaptığım görüşmede kuş türlerinin nesillerinin tükenmesinin nedenlerini tartışacağımız ortak bir konferans veya panel talebinde bulunmuştum. Hala o paneli gerçekleştiremedik.

Kırsalda dolaşıp, doğayla baş başa kaldığınızda mutlaka kınalı keklikler karşınıza çıkar veya seslerini duyardınız…

Çok uzaklara gitmeye gerek yok, 25 yıl önce Batman’ın kırsalında günümüzün iki katından fazla ormanlık alan vardı… Bu, sadece benim somut gözlemim.

NEREDE O HAYVANLAR?..

Güzelim meşe ormanlarında daldan dala, ağaçtan ağaca sıçrayan yüzlerce sincapla karşılaşırdınız.

Nerede o güzelim hayvanlar?..

Nerede o tombul tavşanlar? Ya kurnaz tilkiler? Ya o köy yollarından derin kıvrımlar bırakarak geçen yılanlar? Hele o geceleri uluyan kurtlar?..

Ya havada öbek öbek uçan, sıra sıra dizilmiş Kulınglar(Turnalar) neredeler? Çocukluğumu hatırlıyorum. Üzerimizden uçan turnalara, “Kulıngno rez, kulıngno rez” (Turnalar sıraya, turnalar sıraya) diye bağırırdık. Bir de ne görelim, turnalar gerçekten sıraya dizilmez mi?.. Arada bir sıralarını değiştiren turnaları bilmediğimizden, onların çağrımız üzerine sıraya dizildiklerini sanırdık. Çocuksu aklımız işte. Gerçekten ne oldu o güzelim hayvanlara? Hepsi neredeyse tarih oldu!..

Günümüzde köylülerle konuştuğumda, o çocukluk günlerimi yad ettiğimde, yüreğim sızlıyor, boğazım kilitleniyor, yutkunmakta zorluk çekiyorum. Çünkü o güzelim hayvanların yok denecek kadar azaldığını duyuyorum. Kahredici bir durum…

2006 yılında bölgemizin en yüksek dağı Mereto’nun zirvesine çıkmıştık. Bölgenin en yüksek dağında zirve yaparken (5 saat çıkış, 3 saat iniş), bir tek keklik uçmadı önümüzden…

Bırakın uçmalarını, keklik sesi bile duyamadık…

Ne bir sincap, ne bir tavşanla karşılaştık…

İnanın bir yılan bile çıkmadı karşımıza…

Bundan daha vahim bir durum olabilir mi? Maalesef doğayı katletmişiz de haberimiz yok…

Değerli Okurlar, doğaya verdiğimiz zararı misliyle, hem de kat kat misliyle ödeyeceğiz milletçe. Bunu böyle bilin. Zaten ödemiyor muyuz?

Evet, hayvanları kürkleri için katledenlere ithaftır bu yazım. Dilsiz ve savunmasız hayvanların ahı sizleri tutacak. Her şeyi para olarak biliyorsunuz, kazandığınız dünyalık sizi kurtaramayacak. Bu gerçeği unutmayınız.