Röportaj: Melek Barış

Her aşk kendi kanununu beraberinde getirir

Gazeteci-Yazar Arif Arslan'a hiç beklemediği bir söyleşi teklifinde bulundum. Aylardır sürdürdüğüm "Aşkın Kanununu Yazsam Yeniden" söyleşi katarına Sayın Arslan'ı da aldım. Genelde soruları o sorardı, ilk defa hiç de beklemediği ve çalışmadığı bir yerden yazılı ifadesi alındı ki, sıkıntısını varın siz düşünün. Bugüne kadar hep başkalarının aşkla ilgili söyleşilerini okuyan ve yorumlayan Arif Arslan bakın aşk için neler diyor neler!  



AŞKIN KANUNUNU YAZSAM YENİDEN:

Aşk nedir?

Bu üç harfin tarifini yapmak çok zor. Hem insana, hem doğaya, hem de coğrafyaya vuruluyorsunuz. Bana göre aşk; hayatla ve kendinle barışık olmaktır. Ancak o zaman bu üç harfi yaşayabilirsiniz.

Nasıl başlar?

Yaşama direngen olmakla başlar. Birine veya bir şeye hayran olmakla başlar. Heyecan duymakla başlar. Yaşamı seversiniz, doğayı seversiniz, antik bir yeri seversiniz. Sevmek hayranlıkla başlar.

İlk görüşte aşk var mıdır?

İlk görüşte aşk yoktur, kendisini sonradan gösterir.

Kaç türlü aşk vardır?

Sayısını kestirmek zor. Doğada türlü türlü aşk vardır. İnsana olan aşk, doğaya olan aşk, ilahi aşk gibi. Birçok şeye âşık olunabilir.

Aşkın bir mektebi var mıdır?

Aşkın mektebi yoktur. Aşk öyle zor bir şey ki, buna mektep yapmaya kalksanız altından kalkamazsınız. Bu üç harfe mektep yapmak mümkün değil.

Aşkın matematiği var mıdır?

Aşk matematiksel değil, olamazda. Kendinizi bir anda o heyecanın içinde bulursunuz.

Öğrenilebilir bir şey midir?

Öğrenilebilir diye düşünüyorum. Aşk sonsuzdur yıllar sonra da yakalayabilirsiniz. Zamanla daha iyi öğrenilebilir.

Zamanla âşık olunur mu?

Tabi mümkündür. Zaman içerisinde farkındalık yaratan bir şeye âşık olabilirsiniz. Zaman, farkındalık yaratan duruma âşık olmak için, size tanınan bir süreçtir.

Aşkın yaşı var mıdır?

Aşkın yaşı kesinlikli yoktur. Tabi bu bebekler için de geçerlidir anlamına gelmez. Gerçi bebekler de annelerine âşıklar ya… Fakat bu soruyu duygusal olarak düşündüğümüzden bebekleri katmıyoruz. Her yaşta aşık olunabilir. Umut var olduğu sürece aşk da vardır.

Yaş ilerledikçe aşk algılaması değişiyor mu?

Değişmiyor. Aşk hep vardır. Yaş ne olursa olsun kişi aşka muhtaçtır. Her yaşın aşk algısı ona göre en iyi olandır.

Yaşlanır mı aşk, ya da ölür mü?

Bana göre ölmez. Yaş alır ve olgunlaşır.

Rengi veya resmi var mıdır?

Rengini tarif etmek çok zor bir şey. Tek bir renk seçemezsiniz. Aşka her renk yakışır. Aşkta yaşananlar zaten kendiliğinden rengini de bulur. Gökkuşağı ise aşkın resmidir.

Sanatsal bir tarifi var mıdır?

Belki vardır ama ben bilmiyorum. Bunu sanatçılar daha iyi yapabilir diye düşünüyorum. Ressam olsam bunu tabloya resmederdim. Şair olsam dizelerimde dile getirirdim. Bestekâr olsam, şarkılarımda söylerdim. Ne yazık bunlardan yoksunum. Bu nedenle benim bu soruya yanıtım ‘aşkın sanatsal tarifi beni aşar’ derim.

Kader boyutu var mıdır?

Kadere inanıyorum. Kadere inanan biri olarak, kaderin aşka etki ettiğine de inanıyorum.

Metafiziğinde acı varken mutluluğu çekilen acı mıdır?

Evet, mutluluğu çeken hep acıdır. İnsan âşık olunca, mutluluğu yakalayabilmek için hep acı çeker, onu da bir süre sonra mutluluk zanneder. Aşk acı olsa bile ondan kopamaz. Bir süre sonra çekilen acıyı mutluluk yerine koyar. Bu nedenle soru cümlesi çok doğru, gerçekten de ‘aşkın mutluluğu çekilen acıdır’

Hiç âşık oldunuz mu?

Evet oldum.

İlk aşk önemli midir?

İlk aşk çok da önemli değil. Daha çok ergenlik dönemine denk geldiği için, bir geçiş sürecinde yaşanır. Bu süreçte yaşanan aşk zorlanabilir, pek bir şey anlaşılmaz. Bu nedenle akılda kalmayabilir.

İlk aşkın sonrakileri belirleyici bir özelliği var mıdır?

Biraz benzerlik taşıyabilir fakat sonra yaşanan aşklar daha etkilidir. İlk aşklar biraz daha kolaydır, acemilik vardır. Sonraki aşklar oturmuş aşklar olur. Daha ağırdır. Derin ve kordur.

Âşık kendini nasıl hisseder?

Âşık, ‘mutluluğu yakaladım’ der. ‘Yeni bir dünya, yeni bir yaşam türüyle karşılaştım’ der. Kafasında hep yenilikler vardır.

Aşk bittiğinde acısı nasıl yaşanır?

Aşk bittiğinde büyük bir ızdırap başlar. Yaşananlar çileye döner. Âşık için zorlu bir süreçtir. Ölmeyi bile düşünür. Her an ağlayabileceği bir hal içindedir. Gözyaşlarıyla bir küpü doldurabilir. Yaşam bir yerde kendisi için sona gelmiş oluyor.

Aşk acısı nasıl tedavi edilir?

Onun tedavisi çok ama çok zor. Galiba bunun için özel bir rehabilitasyon merkezi kurulmalı.  Böyle bir merkez iyi de iş yapar diye düşünüyorum.

Âşık ağlar mı?

Dışarıya yansıtmasa bile içinden çok ağlar. Hele de düşleri ve hayalleri gerçekleşmediğinde. Bazen de aşkına daha yakın olabilmek için ağlar.  İç dünyasıyla hesaplaşmak için ağlar. Âşık elbette ağlar. Aşk varsa, gözyaşı da vardır.

Aşk’ta en büyük silah zekâ mıdır?

Aşkta en büyük etken zekâdır. Zekânızı sürekli tazelemek ve geliştirmek zorundasınız.

Kadını anlamak kolay ve öğrenilebilir bir dil midir?

Kadını anlamak çok zor. Bunun için süreç lazım. Kadının dünyası çok farklıdır. Bazen yanlış algılayabiliyorsunuz. Kendinizi tanıtmak ve anlatmak için, bazen kadına uzun bir zaman tanımak zorundasınız. Biraz zamana bırakmak gerekiyor.

Kadınlardan ne öğrendiniz?

Aslında kadınlar erkeğe hep yön vermiştir. Erkeğin kadınlardan öğrendiği çok şey vardır. Kadın yaşama ayrı bir renk katar. Bizim yörede kadın, belki ikinci planda tutulmuş fakat bana göre kadınlar, her alanda başrol sanatçıdır. Kadından çok şey öğrenen toplum, bir yerde kendi sorunlarını da azaltmış olur. Ben, kadınlardan yaşamla ve kendimle barışık olmayı öğrendim.

Kadın ne ister?

Kadın her şeyden önce ilgi ister. İlgisiz kalan kadın size mutluluk veremez. Bir tebessüm bile bazen kadına yetiyor. Bu coğrafyada Kürt kadını hep ezilmiştir. İlgi, alaka anlamında kadın hiçbir zaman olması gereken yerde olmadı. Kadın hep ikinci planda tutuldu. Batı toplumunda ise, kadını ön saflarda görmek hep mümkün. Bu anlamda Batı toplumu kadına daha iyi yer vermiştir.

Erkeğin kadında aradığı özellik nedir?

Zor bir soru. Bence, erkek kadından en çok kendisini anlamasını bekler. Aksi durumda kadın, erkeği sorunlarla dolu bir yaşamın içine sürükler.

Erkek ne ister?

Aslında erkeğin kadından istediği çok fazla bir şey de yoktur. Sadece aşk denilen üç harfin sonuna kadar yaşanmasını ve özellikle kadının kendisini anlamasını ister.

Bir erkeğin “kadınlara karşı hep dürüst oldum” diyebilmesi mümkün müdür?

Bir erkeğin dört dörtlük dürüst oldum, dürüst oluyorum veya olacağım demesi mümkün değil. Dört üçlük belki olabilir ama dört dörtlük asla mümkün değil. Erkeğin kadına karşı bu konuda hep bir eksiği vardır.

Kadınların hangi özelliği sizi hasta ediyor?

İki durumda hasta olurum. Hoşnutluk anlamında hastalığa cevap verecek olursam; kadının ilkeli duruşundan etkilenirim ve çok beğenirim. Bir de uyuz olmak anlamında hasta olmak var. Bu durumda ise, yüzünü batıya çeviren kadınlar beni hasta eder. Örf ve adetlerinden uzaklaşan, benliğini kaybeden kadın beni hasta eder. Kimliğinden uzaklaşan kadın beni hasta eder. Bir bakıyorsunuz dün farklı bir boyutta, bugün farklı bir boyutta. Bu tür değişkenlik gösteren kadın beni hasta eder.

Erkek hayatının hangi döneminde kadını etkilemeye çalışır?

Daha çok orta yaşlarda etkilemeye çalışır. Gençlikte her şey uçarıdır. Orta yaşlarda gelgitler yaşanır. Erkek gücünü kaybettiğini düşünür. Kadınları artık etkileyemiyor muyum gibi bir korkuya kapılır, bunu ispatlamak ister. Bu nedenle erkek, bu dönmelerinde farklı arayışlar içerisine girebilir. Sanırım bu da orta yaş dedikleri sendrom olsa gerek. Erkek orta yaşlarda bir kadını hala etkileyebiliyor gibi bir sonuca varıyorsa, bir nevi gücünü kanıtlamış olur. Bu da onu mutlu eder.

Bir erkeğe alınabilecek en etkileyici hediye?

Sevgi.

Bir kadına verilebilecek en etkileyici hediye?

Aynı durum kadın için de geçerlidir. Sevgiden daha etkileyici bir şey yoktur. Fakat şöyle de bir hakikat vardır ki, bunu da unutmamak gerekiyor. Sevgiyi pekiştirmek için kadının zevkini bilip, ilişkiyi canlı tutmak adına hediye de vermek gerekiyor. Fikrimce hediyeden hoşlanmayan ve hediye verilirken gözleri parlamayan kadın yoktur.

Kadınlarla ilişkilerinde erkek ne kadar cesur olmalı?

Zor ve ilginç bir soru. Gazetenin Yazı İşleri Müdürü olarak bir gün bu soruların bana da döneceğini hiç beklemiyordum. Zor sorular gerçekten. Birçok röportajına tanık olduğum için, il yöneticilerini zorlayan sorulardan biriyle karşı karşıyayım. Bu da gazetenin bayram sayısına denk geldi. Bende bildiğim kadarıyla cevaplıyorum. Erkek kadının iç dünyasına saygısızlık etmeden, duygularını tüm çıplaklığıyla kadınla paylaşmalı.

Erkeği korkutan ve hazzetmediği kadın tipi?

Günümüz kadını mı desem, günümüz şartlarına göre modernleşen kadın tipi mi desem. Yüzünü batıya dönen kadın beni her zaman ürkütür ve hazzetmem. Bu Mezopotamya’da yaşayan hanım ağalar her zaman farklı ve büyüleyici olmuştur. Yaşam tarzlarından etkilenmişimdir. Bu coğrafyada yaşayan kadının ne kadar çağdaş ve önde olduğunu hep söylemişimdir. Örf-adetlerde bizim bölgede kadın, batıya göre daha öndedir. Bu nedenle bunu görmeyen, yüzünü batıya çeviren kadından hazzetmiyorum.

Erkek kadında neyi bulamadığında yoksunluk hisseder?

Tabi satırlar arasında sevgiyi çok işledik ama yine de sevgi diyeceğim. Erkek kadında sevgi bulamadığında yoksun olur.

Düşlediğimiz aşkı yakalamak mümkün mü?

Bu şartlarda düşlediğimiz aşkı yakalamak çok zor.

En sevdiğiniz aşk filmi?

Gönül Yarası.

En sevdiğiniz aşk şarkısı?

Aynur Doğan’dan ‘Dar Hejiroke.’

--“Erkekler Ağlamaz” doğru mu?

Erkekler de ağlar, hem de kadının tahmin bile edemeyeceği kadar. Kim demiş erkekler ağlamaz. Bakmayın sanki ağlayan sadece kadınmış gibi göründüğüne, erkekler de en az kadınlar kadar ağlar. Belki göstermez ama çok ağlar. Çoğunlukla mağdur olan taraftır erkek.

Aşk her şeyi affeder mi?

Gerçekten aşk ise, evet affeder. Aşk genellikle birçok şeyin önüne geçebilir.

--“Aşkın kanununu yazsam yeniden” diye bir şarkı var bildiğimiz gibi. Aşka yeni bir kanun yazsaydınız nasıl bir kanun yazardınız?

Böyle bir kanunu yazmak beni aşar. Aşkın kanununu ne değiştirebiliriz ne de yeniden yazabiliriz. Bu yönüyle Anayasa’nın ilk dört maddesi gibi bir şey. Her aşk kendi kanununu beraberinde getirir. Bu kanunu yazacak kişiler bizler değil, bizden önceki nesiller olmalı. Aşk, kâinatın varlığından bu yana hep yaşanmış ve kainat var olduğu sürece de yaşanacaktır.

Sorulardan birini bana yöneltin desem bana ne sorarsınız?

Arif Arslan soruyor: “Aşk nedir?”

Melek Barış: Aşk; kendinden geçiştir. 

Gazeteci yazar Arif Arslan’dan yorum:Aşkın Kanununu Yazsam Yeniden” formatıyla olan bu söyleşi Batman Çağdaş Gazetesinde en çok dikkat çeken söyleşiler dizisi  oldu. Tatlı bir fark yarattı. Birçok gazetenin cesaret edemediği, aşk sorularını yöneltsem nasıl algılanır şeklindeki kaygılarını da tamamen ortadan kaldıran bir ilk oldu. Bana göre yaygın ve yerel medyada birçok yazarın yapamadığını yaptınız. Tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki; sorular çok zekice ve çok başarılı.

İl yöneticileri, STK’lar, Oda Temsilcileri ‘aman ha! Melek Hanım bu aşk sorularını bize sormasın sorarsa ne yanıtlar vereceğiz’ dedikleri bir konsept oldu. Bu sorular bir gün bize de döner mi diye bir korkuları var ve aynı zamanda hazırlıklı olmaya da çalışıyorlar. Tıpkı benim gibi. Hiç beklemediğim bir anda bu sorulara yakalandım. Gazetenin Bayram sayısına beni konuk etmeniz benim için bir sürpriz oldu. Belki yanıtlarım amatörce oldu ama içimden geleni paylaştım. Gazetenin yazı işleri müdürü olarak bu röportajların çıktığı gün ilk baktığım bu sayfa oluyor. “Aşk nedir?” sorusuna Vali ne demiş, Belediye Başkanı ne demiş veya STK tensilcileri ne demiş, iç dünyaları nedir diye merak ederim ve sonuna kadar okurum. Belediye Başkanı Serhat Temel’in size aşkı cevaplarken ki söylemi çok ilgimi çekmişti. Temel, röportajın yorum kısmında “Bizler yani BDP Temsilcileri veya üyeleri dendiğinde, akla sadece hep siyaset yapmalıymış gibi geliyor. Oysa acıların en çok yaşandığı coğrafyalarda, çok daha büyük aşklar yeşeriyor. Aşk bu kadar doğal bir şeydir. Hiçbir inanç hiçbir ideoloji, hiçbir değer ve yargı aşka gem vuramaz. Bu aşkın doğasına ters” demişti. Bence de, her ne kadar toplumda ciddi sıkıntılar yaşanıyor olsa da, aşk her zaman vardır. Aşk olmalı ve yaşanmalı.

Bu röportaja konuk olanlar bu sorulardan korkmamalı. Ben hazırlıksız yakalandım. Umarım bundan sonra bu köşeye konuk olanlar daha hazırlıklı olurlar. Meslek yaşamım boyunca ilk defa aşk sorularıyla karşılaştım. Hiç unutmuyorum; Vali Ahmet Turhan’a da bu soruları sorduğunuzda önce şaşırmıştı, sonra keyifle cevapladı. Öyle zannediyorum ki, böyle bir mülakat Türkiye’de bir ilktir. Aşk üzerine bu denli uzun uzadıya, inceliklerin konuşulduğu bir röportaj olmadı. Genel olarak medyada hiç denk gelmedim. Bir İlin Valisi, Belediye Başkanı, Üniversite Rektörü, STK temsilcileriyle aşka dair bir mülakatı gerçekleştirmek, Çağdaş Gazetesi olarak da bir ilke imza atmaktır. Batman Çağdaş Gazetesi’nin ‘İlk’leri arasına bir başka ‘İlk’i de siz kattığınız  ve beni de konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum.