Türkiye siyaseti en sıcak dönemlerinden birini yaşıyor. Mart ayı sonunda yapılan seçimler sonucunda yerel yönetimlerin yöneticileri ve meclisleri seçildi. Yeni seçilen Belediye Eşbaşkanları, Belediye meclisleri ve il genel meclislerinin üyeleri mazbatalarını alıp görevlerine başladı. Bu seçimlerin üzerinden yedi ayı aşkın süre geçti ancak yönetimler tam olarak oturmuş değil. Bu seçimler sırasında il ve ilçe yönetimlerinde yönetici konumunda bulunan birçok yönetici istifa etmiş ve aday adayı olmuştu. Seçimler bittikten sonra da yeni yönetimler seçilemediği için vekâleten görevler sürdürüldü.
Ancak bu durumun artık sıkıntı yarattığını belirtmek gerekiyor. Her ne kadar gerek HDP ve Gerek ise DBP il başkanları görevlerinin başında bulunuyor olsalar bile yönetim oluşumu konusunda sıkıntılar bulunduğu açık. Genel Merkez tarafından gönderilen takviye güçlerin de sorunun çözümü konusunda ilerleme kaydedemedikleri görülüyor. Yapıldı yapılacak denilen seçimler her defasında bir gerekçe nedeniyle erteleniyor. Bu da beklenti ve umutları gün geçtikçe daha da yok ediyor.
Son olaylar sırasında da gördük ki güçlü yönetimler hem sahaya müdahale hem de sorunların çözümü konusunda gerekli ve zorunlu. Sorun sadece bu mu? Elbette değil.
Ancak değişik sorunlar da ortaya çıkmadan yönetim seçimi sorunlarının aşılması gerektiği açık. Çünkü bölgemizin çok hassas bir dönemden geçiyor. Gerek rojavadaki durum gerek ise federal Kürdistan’daki durum yani savaş hali güçlü yönetimlerin işbaşında olmasını gerektiriyor. Sadece bu kadar değil. Türkiye’de de çok önemli bir süreç yürütülmektedir. Çözüm sürecinin sabote edilmemesi ve ortaya çıkan sorunların anında müdahale ile aşılması için il ve ilçe yönetimlerinin güçlü olması ve olaylara hâkim olması gerekiyor. Kısacası sorunun muhataplarının hazır olması ve görevde olması gerekiyor.
Mesele sadece bu kadar mı?
Hayır.
Bir de önümüzdeki yıl yapılacak olan milletvekili seçimleri var. Eğer herhangi bir değişiklik yapılmaz ise 2015 yılının haziran ayında bir değişikliğe gidilmesi durumunda ise önümüzdeki ilkbaharda genel seçimler yapılacak. Bu seçimde de parlamentoya gidecek olan milletvekillerinin seçimi yapılacak. Bu durumda milletvekillerinin kim olacağını belirleyecek olan güçlü organlardan birisi de il ve ilçe yönetimleri olacak ancak ortada ne yönetim var ne yönetici.
Birilerinin olayları ve savaşı öne sürerek dikkatleri başka tarafa çekme gayretlerini de anlayışla karşılamak mümkün ancak milletvekili adaylıkları ve seçimi katakulliye getirilmeyecek kadar önemli konular olduğu da açık. Eğer bir hatta iki siyasi parti- ki seçimlerde büyük olasılıkla seçimlerde ortak adayları destekleyecekler - il yönetimlerini seçmeden veya güçlendirmeden bir seçim yarışına girmesi mümkündür deniliyorsa söylenecek bir söz yok. Ama aksi durum söz konusu ise o zaman ilimizde söz ve karar sahibi olan bu iki partinin yönetim seçimlerinin yapılması bir zorunluluk.
Bu konunun parti içi bir mesele olduğu de belirtilerek neden ilgilendiğimizi de merak edenler mutlaka çıkacaktır biz de buna bir cevap verelim. Bize göre ilde ve bölgede etkili olan HDP ve DBP gibi iki siyasi parti vekâleten veya idareten yönetilemeyecek kadar önemli bir konuma sahip. Eğer bu partilerin yönetimleri güçlü olursa meydana gelecek veya gelebilecek olaylara müdahale şansları büyük olur. Üstelik inisiyatif kullanmaları mümkün olacağından da bir çok kararı anında vererek gerekli adımları atabileceklerdir ve hem ilimiz hem de bölgemiz daha güvenli bir ortama sahip olacaktır. Üstelik vatandaşın sorunlarını iletebileceği çözüm isteyeceği ve bu çözüme zamanında kavuşacağı bir yönetim talebi var. Dileriz bu iki siyasal parti en kısa sürede kongrelerini gerçekleştirerek beklentileri karşılayacak bir yönetim oluştururlar.