Ağzı süt kokan bebeleri okula başlatmak bence doğru bir hamle değildi. Hayata biraz erken başlayacaklarını varsaysak bile zaten bu çocuklar adam gibi bir üniversiteye ancak liseyi bitirdikten birkaç yıl sonra başlayabiliyorlar. Demek ki erken başlatmanın avantajı böylece sıfırlanmış ve hatta eksiye bile geçmiş oluyor.
Geçen gün okula gittim ve bayan sınıf hocası ile biraz muhabbet ettim. Dedikleri çok ilginçti; biz üniversitede okuma, yazma üzerine bir eğitim almıştık. Meğer yeterli değilmiş. Çocuk bezi nasıl değiştirilir, ağlama krizine giren bir velet nasıl susturulur, bunlarında eğitimini almalıymışız.
Hoca Hanım çok doğru söylüyordu. O kadar küçükler ki birinci sınıf öğrencileri bırakın çişlerini, kakalarını bile kaçırmaları mümkün. Ondan sonra bir hayat boyu sürecek travma. Çünkü gördük. Bir tanesi sınıfta tutamayıp altına işemişti ve okul hayatı boyunca kendisine sidikli…. demişlerdi.
Ben kendimde bir sebepten ötürü çok erken başlamıştım okula. Beş yaşında okula gittiğimde benim iki kat yaşımda olan büyüklerle aynı sınıfta okumuş ve tabiri caizse sürekli ezilmiştim. O yüzden ben karşı çıkıyorum bu kadar erken yaşta okumaya.
Hoca Hanım, ana sınıfına giden çocuklardan da çok memnundu. Çünkü ana sınıfına gitmeyen çocuklar gidenlere nazaran biraz daha yavan, biraz daha asosyal oluyorlarmış.  Öyleyse bu çocukları direk birinci sınıftan başlatmasınlar. Bu kadar erken okullu olmaları isteniyorsa iki yıl üst üste ana sınıfına gönderilsin.
Diğer ülkelerde durum ne diye merak ettim ve şu sonuçları elde ettim.
Avusturya 72-80 ay arası, Bulgaristan 72-84 ay arası, İrlanda 72-84 ay arası, İspanya 72-84, Estonya 72-84, Lüksemburg 72-84, Fransa 68-72, İtalya 68-72, İsviçre 68-72 (http://www.egitimhaberim.com sitesinden alınmıştır)
Gördüğünüz gibi hemen hepsi bizden daha geç başlatıyorlar.
Çocukların çocukluğunu yaşamalarına niçin izin vermezler, anlayabilmiş değim.
Bunun yanı sıra derslik sayısında da müthiş bir krize girilmiş durumda. Müdür odalarını bile dersliklere çevirdiler ki bu da ihtiyaca cevap verebilmiş değil.
İşte biz böyle bir ülkeyiz. Elin Avrupalısı yüz yıl öncesinden plan ve projesini ayarlarken bizimkiler bir yıl öncesinde bile bir program yapmazlar. Birkaç ay öncesinden alırlar kararlarını ve sonrasında da zavallı okulun müdürü sıkış Allah ki durumu idare etsin.
Yazık günah. Bu ülke o kadar çok yanlışlıklar ve aymazlıklarla idare edildi ki bence okul yaşının geri çekilmesi de bunlardan biri. Ama biz sus pus olmuş, seyrediyoruz.
Ekonomi için ne de deniyordu? Teğet geçecek. Vala tam ortasından vurdu
Kürt sorunu bitecek deniyordu. 90’lı yılların cephe savaşına dönüldü, hatta daha da beteri
Komşularla sıfır problem dendi. Dost bir komşu kalmadı.
AKP başörtüsü yasağını kaldıracaktı ama resmiyette hiçbir şey yok.
Sosyal denge sağlanacaktı. Zengin daha da zengin, fakir daha da fakir oldu.
Şimdi korkuyorum bu eğitim yaşının geri çekilmesi de bir faciaya dönüşmesin. 15 sene sonra bu çocukların üniversite mezunu olup hayata atılması gerekiyor. Ya topluca asosyal, çocukluğunu yaşayamamış psikiyatrik tedaviye muhtaç bireyler olursalar?
Tek bildiğim kim memnun olursa olsun okul öğretmenleri bu durumdan memnun değil. Öğretmenler bu tip bir eğitimi üniversitede almamış. Kalem kâğıt yerine ultra prima ve biberon lazım olursa da şaşırmayalım. Ve de formasyonun yanı sıra yeni derslerde almaları gerekiyor. Çünkü bebekler altlarına işer, kakalarını yapar.