Kaynaklar yetersiz talepler fazla olunca doğal olarak arz talep dengesi gereği sonuç için seçici olmak gerekiyor ve bunun için de değişik metotlar uygulanıyor. Uygulanan metotlar mantıksal olar kendi içinde eşit olsun diye aynı oranda enjekte edilmekte ve herkes kapasitesine göre bu eşitlikten payını almaktadır.

Sınav sisteminin ortadan kaldırılması ve herkesin yeteneğine göre eğitim alma hedefini belirlediği bir ortama kavuşmamız gerektiği açıktır. Çünkü bu eğitim sistemi ile ne doğru dürüst bir eğitim alınabilmekte nede insanlar başarılı olabilecekleri mesleklere yönelebilmektedirler.

Ülkedeki ekonomik durum ortadadır. Ülkenin zenginleri çocuklarını ya ABD veya Batı ülkelerine gönderip eğitmekte ya da özel kolejlerde eğitmenlerin ellerinde yetiştirmektedirler. Geri kalan halkın ekseriyeti ile çocuklarına okuyabilecekleri bir okul bulabilme hevesi ile çırpınmaktadırlar. Milyonlarca öğrenci açılan üniversite kontenjanlarından, Anadolu veya fen liseleri kontenjanlarından faydalanmak için sınava girmekte ancak bu kapıdan girmek çok azına nasip olmaktadırlar. Çünkü eşiklik adına açılan sınava ne eşit bir şekilde hazırlanabilmektedirler ne de eşit yaşam koşullarından gelebilmektedirler.

Veliler boğazlarına girecek lokmadan vazgeçerek çocuklarına bir gelecek şansı yaratmak için dershanelerin kapılarını aşındırmaktadırlar. Ölüm yerine sıtmayı tercih etmek zorunda kalan binlerce ailenin bu dramına rağmen sağlıklı bir sonuca ulaşıldığını iddia etmek de mümkün değil.

Eğitim de fırsat eşitliği yaratılmak isteniyorsa sınav meselesinin çözümlenmesi gerekir. Çocukların eğitim süreleri boyunca sergiledikleri performans belirleyici olmalıdır. Yoksa iki saate sığdırılan sorularla insanların yaşamlarına ve geleceklerine karar kılmak sağlıklı bir sonuç değil ve adil de değil. Eğitim yaşamı boyunca öğretmenlerinden takdir alan binlerce öğrencinin sınav heyecanı ve benzeri nedenlerle başarılı sonuçlar alamadıkları istatistiklerde de açıkça görülmektedir. O halde ülkenin bu sınav stresinden kurtarılması gerekiyor. Eğitim ve öğretimde öğrencinin ve ailesinin kaderini belirleyen iki saatte sergilenen performans değil yıllarca alınan sonuçlarla değerlendirilmelidir.

İstanbul’daki kolejden mezun olan öğrencimiz ile Hakkari’de dersi dolduracak öğretmeni bile bulamayan öğrencimizin girdikleri sınavda sorulan sorular aynı. Soruların aynı olması dışında hiçbir eşitliğin olmadığını anlamak için düşünmeye bile gerek yok. Sorularda sergilenen eşitliğin adil bir sistem konusunda da sağlandığında bir eşitlikten ve adillikten söz etmek mümkün olabilir. Öğrenci seçme sınavında ortaya çıkan tablonun iyi irdelenmesi gerektiği açıktır. Bu mantıkla bölgeler arası eğitim farklılığı gittikçe açılmakta ve kopuşlar sergilenmektedir.

Bütün çaba çocukların daha iyi bir ortamda okuma şansı yakalamaları kendilerine, ailelerine, çevrelerine, halklarına ve ülkelerine yararlı bir insan olmalarına yönelik. Herkes aile boyu bu çabayı sarf etmeye çalışırken yöneticilerin buna uygun ortam yaratmaları da bir zorunluluktur.

Bunun için de kaynakların daha düzgün kullanılması gerektiği açıktır. Atıl duruma yatırılan paralar adil ve kaliteli bir eğitim için seferber edilmelidir. Ülke kaynakları üzerine palazlanmış kesimlerin diğer yurttaşlarla eşit hale getirmelerinden elde edilecek kaynaklarla daha sağlıklı bir eğitim imkânına kavuşmamız mümkün. Bu sınav stresimizi de ortadan kaldırmaya yetecektir.