Meteoroloji tahminlerine göre önümüzdeki günlerden itibaren havalar soğuyacak. Önümüzdeki haftadan itibaren özellikle geceleri etkili olacak soğuklara karşı şimdiden hazırlıklı olmamız gerektiğini hatırlatmak isterim.

Havalar soğumadan odun, kömür ve diğer yakıt ihtiyaçlarımızı giderelim, doğalgaz ve kaloriferli binalarda oturuyorsak, tesisat sorunlarımızı gözden geçirelim.

Yaklaşan kış, yavaş yavaş bizi uyarmasına karşın eğer tedbir almıyorsak, yarınlarda yakınmaya da hakkımız olmasa gerek diye düşünüyorum.

Biliyorum ve şimdiden belirtilerini görüyorum; içimizden birileri yine hayatı çekilmez hale getirmeye çalışacak!..

Her kış olduğu gibi bu kent sakinlerini, komşularını düşünmeyen insanlarımız nedeniyle hayat çekilmez hale geliyor, birileri yüzünden yine yaşamımız zorlaşacak…

Neden mi söz ediyorum?

ELEKTRİKSİZ BİR YAŞAM DÜŞÜNÜLEMEZ…

Bir kentte yaşıyorsak, elektrik en temel ihtiyaçtır.

Elektriksiz hayat düşünülemez bile…

Dünyanın bütün çağdaş nimetlerinden mahrum bir hayatı kabul edecek kimse var mı?

Sıcak su ile banyo, kaloriferli ve doğalgazlı evlerde, sıcacık yataklar, televizyon, bilgisayar vs hizmetlerinden vazgeçmeyi kabul eder misiniz?

Hayır hayır elektrik olmadan hayat olmaz. Bu gerçeği kabul etmemiz gerekir.

Havalar soğumaya başladığında yine elektrik kesintileri yaşanmaya başlayacak, yine hepimiz yakınacağız.

Biliyor ve iddia ediyorum, havalar soğumaya başladığında bu kent yine elektrik kesintileriyle yerel basına konu olacak, sosyal medyada yığınla eleştiri yapılacak, TEİAŞ ve Dicle EDAŞ’a yüklenilecektir.

Görünen köy kılavuz istemiyor çünkü. Şimdiden sosyal medyada her gün yapılan eleştiriler gerçeği açıktır.

Yerel basında herhalde hiç kimse benim kadar elektrik kesintilerini eleştirmedi, konu ile ilgili yorumlar yapmadı. Çünkü elektrik meselesiyle ilgiliyim.

Daha yaşanabilir bir Batman ve dünya için çabalayan biri olarak, hiçbir meseleye kayıtsız kalamam, kalmadım. 27 yıldır elimde kalem, doğruları savunmaya çalışıyorum.

90’lı yıllarda hidroelektrik santralleri ihaleleri, siyasi iktidara yakın olan güçlülere ve bir sus payı olarak ülkenin azgın medya patronlarına veriliyordu.

Uzanları hatırlayanınız var mı?

Yıllar sonra hamam aynı, sadece tellaklar değişti. Bu kez enerji santralleri değil, elektrik dağıtım ihalelerinin malum çevrelere verildiğini gözlemledik.

Saygıdeğer Okurlar, hiçbir zaman hakkı savunmaktan ve yapıcı, doğru eleştirilerden çekinmedim. Halka daha iyi hizmet verilmesi için kurumları en sert eleştiren biri olduğuma dair o kadar çok yazım var ki, misal olarak 19 Eylül 2017 yazımdan bir paragrafı hatırlatayım. Elektrik kesintisi saatlerce devam edince telefon arızayı aramış ve karşımdakine şunu söylemiştim: “Size yönelik bir tepkim yok. Ancak yukarıdaki yetkililerinize şu sözlerimi iletiniz lütfen; Amerika’da kıyametleri kopartan fırtına ve kasırgalar yaşanıyor. Irma Kasırgası Amerikayı vurdu, elektrikleri kesilmedi. Batman’da bu saatlerde klimalar, elektrik sobaları kullanılmıyor. Küçük bir fırtına yok. Buna rağmen saatlerce elektriklerimiz kesiliyor. Amerika ile aynı Kapitalist sistemle idare ediliyoruz. Elektriğimiz daha pahalı değilse, ucuz değildir. Onların kasırgada bile elektrikleri gitmiyor. Bizde ise saatlerdir bir arızayı bile gideremiyorsunuz. Elektrik için aldığınız paralar haram zıkkım olsun. Hakkımızı helal etmiyoruz. Bunu lütfen ilgili yerlere söyleyiniz.”

Görüldüğü gibi eleştirilerden çekinmemişim. Ancak hayatı çekilmez hale getirme konusunda sadece kurumları eleştirmiyorum.

Sorumluluk bilinciyle hareket etmeyen bizler de, yani aramızdaki çıkar ve menfaat peşinde koşanlar da sorumludur diyorum ve her zaman demişimdir.

Eğer elektrik kesintileri nedeniyle özellikle kış aylarında yaşam çekilmez hale geliyorsa, bunun sorumlusu aşırı tüketime giden, sadece çıkarını düşünenlerdir…

Dicle EDAŞ’ın bütün arıza ekipleriyle 24 saat, kar, kış, yağmur, fırtına demeden elektrik hizmeti vermeye çalışması, her kış patlayan, yanan yüzlerce trafo değiştirmesi, aramızdaki nicelerinin de sorumsuz hareket ettiklerinin somut göstergesidir…

Arıza ekibindeki görevlileri bu köşede her zaman takdir etmişimdir. Batman’ın eksi 20 dereceyi gördüğü geceleri, kışları da hatırlıyorum. Elektrik arıza ekiplerindeki görevlilerin, buz gibi havada nasıl elektrik direkleri üzerine çıkıp, kopan hatları onarmaya çalıştıklarının tanığıyım ve bu köşede de dile getiren biriyim.

Dinimiz israfı haram saymış, tasarrufu ise övmüştür. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz.

Bazılarımız eğer çok sayıda odalarına klima taktırmış, halıların altına ısı veren battaniyeler sermişse, doğalgazı olmasına rağmen elektrikle ısınıyorsa, kusura bakmayın ama sadece elektrik kurumlarına eleştiri getirmeyecek ve onları tek sorumlu görmeyeceğim…

Kaçak elektrik değil, isterse parasıyla bu yöntemle ısınmaya çalışsınlar, yine bence sorumsuzluktur, israftır, başkasının hukukuna saygısızlıktır. Çünkü bu kadar yüklenmeye hiçbir trafo ve enerji nakil hattı dayanamaz…

Yazıktır, günahtır. Havalar soğumaya başlamadan hayatı çekilmez hale getirmeyelim diye acizane uyarıyorum. Kaçak elektrik konusundaki bakış açımı da bu vesile ile bir kere daha eski yazımdan alıntıyla bilginize sunmak istiyorum:

BAKIŞ AÇIM AÇIKTIR…

Evet, kaçak elektrik konusunda da yanlış yapanların karşısındayım. Sistemin çarklarının gaddarca işletildiğini biliyorum. Elektriği çok pahalıya satan anlayış ve adil olmayan idari yapı nedeniyle yoksul halk kesimlerinin çok olumsuz etkilendikleri bir gerçektir. Ancak Keban, Karakaya veya Batman Hidroelektrik santralini babalarının çiftliği gibi gören içimizdeki nice vicdansızlara da şiddetle tepkiliyim...

İçimizdeki bazı vicdansızlar yüzünden hayat zehir olmaktadır. Doğalgaz kullanımına açık evlerinde, gaz yerine tüm odalarını ısıtacak şekilde kaçak elektrik kullanan zenginlerin olduğunu duyuyorum. Maddi durumları çok iyi olan nicelerinin kaçak elektrik tüketmeleri, dürüst insanlara zulüm olarak değerlendiriyorum. Hiçbir zaman kaçak elektriği meşru, yani helal görmedim ve asla görmüyorum. Çünkü toplumun tümünün müşterek hakkı söz konusudur. Sonuç olarak karanlık Batman istemiyoruz. Daha aydınlık bir Batman için herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum.

Lütfen duyarlı olalım. Kurumlar hata yapıyorsa, demokratik hak arama yöntemlerine başvuralım. Ancak hayatı birbirimize zehir etmeyelim.