Bu kentin güzel yarınları için hepimize önemli görevler düşüyor. Sorumluluk bilinciyle hareket ederek daha yaşanabilir bir Batman için verilen mücadeledeki yerimizi almamız gerektiğine inanıyorum.

Elimde kalem bulunuyor ve bu köşeden sizlere hitap ediyorsam, elbette ciddi sorumluluğumun olduğunun bilincindeyim. Ancak bazı sorunlar vardır ki yöneticilerin duyarlılığıyla ancak aşılabilir.

Bir kent sakini olarak beni rahatsız eden ve hem bir köşe yazarı, hem bir insan hakları ve çevre aktivisti olarak verdiğim mücadeleye rağmen yetersiz kaldığım “Havai Fişekler’ konusunda özellikle il yöneticilerimizin duyarlılığının önemini vurgulamak isterim. Bu kentte göreve başlayan bütün Valilerimize ilettiğim sorundan söz ediyorum.

Tam dokuz yıl önce bu köşede gece yarıları patlatılan havai fişeklerle ilgili olarak ısrarlı yorumlar yapıyor, sorunu Batman Kent Konseyi’ne taşıyor, kamuoyu oluşturuyordum. İmkanlar ölçüsünde sorunla mücadele ederken halkın hayır duasını alıyordum.

Aradan 9 yıl geçmiş. Hala gece yarılarında havai fişekler patlatılıyor. Bu saygısızlığı içimizden birileri yapıyor. Nedense bu saygısızlığı yapanlara kim dur diyecek diye yeniden sormak istiyorum.

Sayın yöneticilerimizden tek isteğim şudur; halkımıza saygısızlık yapanlara karşı çıksınlar ve saatler 22.30’u geçtikten sonra havai fişek patlatan ve korna çalarak dolaşan eğlence severlerin üzerine gitsinler. Yapacakları bir açıklamayı duyarlılıklarının bir ölçütü olarak değerlendireceğim. Batman’ın varoş semtlerinde, ‘briket kondu’ diye tabir ettiğim kenar mahallelerinde yarı aç geceleyen binlerce insanımız var…

Nasıl mı?

Kuru ekmek, zeytin, soğan, şekerin azık yapıldığı ‘şerbet’, unun katık yapıldığı ‘yemek’le idare eden insanlar…

Sabahtan akşama kadar karın tokluğuna çalışmak isteyen, ama gündelik iş bulamayan yığınla insanımızı sadece seyrediyoruz…

Bu sosyal yaraya neden değiniyorum?

Bu can alıcı meseleye neden vurgu yapıyorum?

Anayasada ifadesini bulan ‘sosyal devlet’ olgusunu sorgulamak, bu konudaki çelişkileri birilerinin (!) yüzüne vurmak için mi?

Hayır…

DUYARSIZLIĞIN BÖYLESİ…

Batman'daki yoksulluğa dikkat çekmemin başka bir nedeni var…

Bir yanda yığınla insanımız yarı aç yatarken, öte yanda eğlenceler düzenleyenler var…

Düğünlerinde bol bol para-dolar saçanlar, gece yarılarını geçtikten sonra havai fişek patlatarak eğlenenler var…

Özellikle gürültü kirliliğinde sınır tanımayanlar var…

Bunu hazmedemiyorum…

Bu duyarsızlığı kabullenemiyorum…

Yine isyan etmek, yine haykırmak geliyor içimden…

Değerli Okurlarım hatırlayacaktır; 2006 yılındaki sel felaketinden sonraki günlerde bu köşede yine patlamış, yine isyan etmiştim. Daha sel sularına verdiğimiz miniklerin cesedini bulamamıştık. İluh’u çevreleyen semtlerdeki yüzlerce ev, pencerelerine kadar çamura bulanmış haldeydi. Yitirdiğimiz insanlarımızın acısını bir yana bırakın, aç geceleyip yardım isteyen binlerce kardeşimiz gerçeği vardı. Ve işte tam da o hengamede gece yarılarında birilerinin düğün çalgıları, araç kornaları ve patlattıkları havai fişekler Batman’ı inletiyordu…

Yardımlaşma ve dayanışma ruhu ölmüş, şefkat ve merhametten yoksun kişilerin bu sorumsuzluğuna tepki göstermiştim.

Çocuklarını evlendiren insanların havai fişek patlatmalarına, bol dolar ve paralı düğün yapmalarına da bir yere kadar hoşgörüyle bakabilirim. Ancak…

ÇEVREYE SAYGI, İNSANA SAYGIDIR…

Ancak hiç kimsenin gece yarısını geçtikten sonra havai fişekler patlatma hakkı olamaz diyorum…

Çünkü nüfusu 400 bini aşmış kentte sadece eğlenen insanlar yaşamıyor ki. Aramızda öyle acı çeken, bir saat uykuya hasret hastalar var ki bilemezsiniz…

Gece yarıları insanların huzur ve sükuna ihtiyaç duydukları anlardır. Çocuklar, yaşlılar, çalışanları rahatsız etmeye kimin hakkı var?

Tarlada sabahtan akşama kadar kızgın güneş altında çapa sallayan işçinin, akşama kadar beton-harç döken amelenin, mesaiden dönen polisin, hemşirenin, doktorun, memurun, bekçinin vs. kamu emekçisinin istirahatını bozmaya, onlara uykuyu zehir etmeye kimin hakkı var?

O nedenle diyorum ki hiç kimsenin gece yarılarında havai fişekler patlatmaya hakkı yoktur. Hem bu görgüsüzlüktür…

Topluma saygısızlıktır…

Çevreye saygı, insana saygıdır. Bu saygının gereğini yapalım.

Bazıları, “ömrümüzde bir kez çocuğumuzu evlendiriyoruz, bu eğlence bizim hakkımız” diyorlar. Yanlış. Eğlenmenin ölçüsü, toplumu rahatsız etmemek, çevreye saygı göstermekten geçer.

Aksini kabul etmek, çağ dışılıktır…

Halkımızı bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen daha medeni, daha uygar bir şekilde eğlenelim.

Bir yanda yığınla insanımız yarı aç yatarken, öte yanda eğlenceler düzenleyenler, düğünlerinde bol bol para-dolar saçanlar, gece yarılarını geçtikten sonra havai fişek patlatanları, sizleri sosyal duyarlılığa çağırmıyorum. Sizi sadece saygıya davet ediyorum. Aç yatan insanlara paranızla, son model aracınızla caka satabilirsiniz, bari ölçüsüz rahatsızlık vermeyiniz…

İl yöneticilerimizi, başta sayın Valimizi, Belediye Başkan Vekilimizi, Çevre ve Şehircilik, Sağlık yetkililerini, bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. 2872 Sayılı Çevre Kanunu ve ilgili yasa ve yönetmelikler açıktır. Bu yasaların hemen gereğini yapalım demiyorum. En azından düğünler için belli bir sınırlama getirilmelidir. Belli saatler sonrasında havai fişeklerin patlatılmasına izin verilmemelidir. Bunun için duyarlılık bekliyoruz.

Not; Bu, havai fişeklerden rahatsız olan on binlerce insanın tercümanı olan ve sorun devam ettiği müddetçe asla güncelliğini yitirmeyen bir yazıdır. Ve duyarsızlığı protesto eden bir tekrardır…