Ilısu Barajı’nda su tutulma işlemi başladıktan sonra artık Hasankeyf’i kurtarmaya yönelik yazılar yazmanın gereksizliğine inanıyorum. O nedenle dikkat ederseniz Hasankeyf ile ilgili en çok yazı yazan biri olmama rağmen, antik kentimizin sular altında kalmamasına yönelik artık yorumlar yapmıyorum.

Nedenini aslında söylemeye gerek yoktur.

Çünkü Ilısu Barajı’nda su tutulmaya başlanmasının üzerinden aylar geçiyor.

Sular yavaş yavaş Hasankeyf’e yaklaşıyor. Havalar kurak gitmeseydi, sular antik kente daha çok yaklaşmış olacaktı.

Hiç şüphemiz olmasın yakın zamanda Hasankeyf sular altında kalacak ve o antik kentimiz bizim için mazi olacaktır…

Doğayı, çevreyi, tarihi dokuları, Ilısu Barajı’ndan kaynaklanacağına inandığım felaketleri yıllarca yazdım.

Ülkemiz için bir yıkım projesi olduğuna inandığım Ilısu Barajı projesine şu aşamada karşı çıkmanın artık doğa, tarih ve kültürel değerler için sonuç alıcı bir çaba olacağına kesinlikle inanmıyorum.

Biz artık, ‘ne yapalım olan oldu, Ilısu Barajı artık su tutmaya başladı, bundan sonra antik kentimizden nasıl faydalanabiliriz?’ diye düşüncelere dalmışken, antik kentte inanılmaz hadiselere tanık olduk…

O nedenle bugün ‘Hasankeyf’te ne yapılmak isteniyor?’ sorusunu sormak istiyorum…

BİR ESER İÇİN YÜZ ESERE KIYILIR MI?

**

**

Değerli Okurlar, Hasankeyf’te sular durulmuyor. Sinir katsayılarımıza tavan yaptıran gelişmeler yaşanıyor…

Biliyorum bu değerlendirmeyi yapmakla sonuçları değiştiremem, buna bir katkı da sunamam. Ancak ilgililerin kamuoyuna bilgi vermeleri gerektiğine inanıyorum.

Bakınız, tarihi Hasankeyf Çarşısı kepçe ve dozerlerle dümdüz edildi…

Haydi baraj yapıldı, sular tutuldu, antik kent su ve balçık altında kalacak, bunu anladık. Neden tarihi çarşıyı dozerlerle yıkıyorsunuz? Toplum bu sorunun cevabını öğrenmek istiyor.

Geçtiğimiz günlerde ünlü bir gazetenin Yazarı beni telefonla arayıp, bazı sorular sordu. Hasankeyf eski yerleşkesine neden kepçelerle, dozerlerle müdahale edildiği sorusunun cevabını istedi.

Tarihi bir caminin yeni Hasankeyf yerleşkesine taşınacağını, tarihi çarşıdaki yıkımın bu nedenle, yani yol yapımı için yapıldığını söyledim.

O Yazar, “Bir eser için yüz esere kıyılır mı?” diye sordu…

Bu sorunun muhatabı ben değildim tabi. Bir gazeteci olarak defalarca Hasankeyf’teki tarihi ve kültürel eserlerin taşınarak koruma altına alınması kararını hangi bilim kurulunun verdiğini sorduğumu yazdım.

Ne yazık ki kimse bizi muhatap almadı. Hasankeyf mağaraları, tarihi ve kültürel nice değerlerin özel betonla korunması kararını veren bilim kurulunda hangi bilim insanları yer alıyor sorularım hep karşılıksız kaldı…

**

**

Evet, Hasankeyf’te hummalı bir çalışma var. Bir cami için yüz tarihi esere kıyıldı…

Caminin taşınması için 150 yıllık tarihi çarşı dümdüz edildi…

Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Sayın Arif Arslan’ın son yazısını okurken, paylaşılan resmine baktığımda tarihi çarşının yerinde yeller estiğini gözlemledim. Sayın Arslan’ın konumla ilgili değerlendirmesinden bazı satırlarını bilginize sunmak istiyorum: “Dicle Nehrine yıllarca komşuluk yapan 150 yıllık Hasankeyf Çarşısı’ndaki taştan yapılı iş yerlerinin tümü yıkıldı. Eski ilçe girişindeki köprüye bitişik yolcu kahvesi ve Motel de yıkımdan nasibini alan mekan oldu. On binlerce yerli ve yabancı turistin konuk olduğu ve Hasankeyf'e özgü hediyelik eşyaların görücüye çıktığı o eski çarşının yerinden şimdilerde yeller esiyor. 150 yıllık çarşının zemin katında ise tarih fışkırıyor. Selçuklu ve Roma dönemine ait külliye, hamam ve eyvan gibi önemli eserlerin gün yüzüne çıktığı Hasankeyf'in eski çarşısına komşu tek-tük bakkal ve kahvehane kaldı. Hasankeyf'in hemen karşısındaki seyirlik bölümünde ise sonbaharın son günlerinde Hasankeyf'i son kez gören yerli-yabancı konuklar ise eski yerleşim birimindeki tarihi dokuyu, cep telefonlarına donduruyor. Bazıları ise selfie çekiyor.”

Bu ifadeler oldukça etkileyici. Hasankeyf’in hazin sonuna yönelik vurgudan çok şu cümlesine odaklanıyorum; “150 yıllık çarşının zemin katında ise tarih fışkırıyor. Selçuklu ve Roma dönemine ait külliye, hamam ve eyvan gibi önemli eserlerin gün yüzüne çıktığı Hasankeyf'in eski çarşısı.”

Bir caminin/tarihi eserin taşınması için demek ki belki yüz tarihi esere zarar verildi…

Bu kararı kim verdi? Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararı olmadan bu müdahale asla yapılamayacak diye düşünüyorum. Bu kurulda hangi bilim insanları var, neye dayanarak bu kararı aldılar diye sormak istiyorum. Barajı niçin yaptınız, antik kenti niye sular altında bırakıyorsunuz diye sormuyorum. Bir tarihi eser için yüz tarihi değere niçin kıyıyorsunuz, bu kararın arkasındaki bilim insanları kimlerden oluşuyor diye soruyorum. Muhatabımız hangi kurumsa, cevabını beklerim.