Tarih tekerrür mü ediyor, yoksa daha yaşanmamış olayları önceden mi görüyorum?!.. Hani bazen bir hadise yaşanır, siz bunu yıllar önce yaşadığınız vehmine kapılırsınız. Buna ‘beyin yorgunluğu’ diyenler de oluyormuş…

Önceki gün bir yerel gazetemizde yer alan Hasankeyf ile ilgili haberi okurken, yukarıdaki duygulara kapıldım. Önce habere bakalım, sonra değerlendirmemi yapayım: “Ilısu Barajı’nın yapımıyla Hasankeyf’in sular altında kalması tartışmaları devam ederken, su üstünde kalacak kısmın korunması amacıyla dev duvarlar inşa edilecek. Duvar inşası öncesi temel kazı çalışmaları başlatıldı. 200 metre yükseklikteki duvar sayesinde baraj suyu Hasankeyf kalesini etkilemeyecek. Hasankeyf gönüllüsü Çoban Ahmet lakaplı Ahmet Akdeniz, projeyi olumlu bulduklarını belirterek ‘Kalenin korunması amacıyla baraj projesine dahil olmak üzere kayalık kesimin korunması için duvar örülmesi fikri oldukça olumlu. Hasankeyf’in su üstünde kalacak kesiminin tamamını kapsayan duvar çalışması başladı. İlk etapta duvarın temeli için kazı yapıldı. Baraj su tutsa da kaleye bir şey olmayacak. DSİ’nin devasa beton duvarları bir yerde burayı koruyacak’ dedi.” http://www.batmangazetesi.com.tr/haber-6204-Tarih-duvarla-korunacak.html

Haberin fotosu da var. Kamuoyuna bilgi verilmediği için ironi olabilir mi? Zira dayanağı olmadan haber yazacak bir meslektaşım konuyu gündeme taşımış. Gözlerime ve habere inanamadım. Acaba beyin yorgunluğu mu yaşıyorum, yoksa bu konu geçmişte de gündeme gelmiş mi diye yazı arşivime baktım…

Hayır hayır beyin yorgunluğu falan yaşamıyorum. Bu proje ile ilgili olarak Batman Üniversitesi eski Rektörümüzle tartışmamız olmuştu.

Dört yıl önceki yazı arşivime başvuracağım. Ey yazılı kayıt, ey yazı arşivim, iyi ki varsın. Buyurun birlikte okuyalım: HASANKEYF'E BETON DUVAR MI?..
Bu filmi daha önce de izlemiştik diye düşünüyorum? Bıkmadan, usanmadan
aynı filmleri izlettiriyorlar!..
Yer yine aynı; Hasankeyf...
Konuşan yine aynı kişi; Prof. Dr. Abdusselam Uluçam...
Konu da aynı; Hasankeyf'e duvar...
Adı geçen kurumların değiştiğini görüyorum o kadar...
Eskiden Kültür ve Turizm Bakanlığı idi, şimdi ise Devlet Su İşleri...
Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdusselam Uluçam'dan söz ediyorum. Daha önce de Hasankeyf'e duvardan söz etmiş, ifadelerini değerlendirmiştim. Aradan çok uzun zaman geçmeden yine benzer açıklamalar yaptığını gözlemliyorum.
En yüksek yargı, Ilısu Barajı projesine 'dur' demişken ve yürütmeyi durdurma kararı almışken, Sayın Uluçam'ın kamuoyunun karşısına çıkıp Hasankeyf'in baraj gölünden korunmasına yönelik projelerden söz etmesine doğrusu bir anlam veremiyorum...
Sayın Rektörümüz ne yapmak istiyor? Bir bilim insanı olarak Hasankeyf kalesinin ve tarihi dokuların 7 milyar(Yeni bilgilere göre 12 milyar) metre küp sudan korunması için nasıl beton duvarlardan söz edebiliyor?
Bir yıl önce Radikal gazetesinde özel bir haber yer almıştı. Yine haberin konusu Hasankeyf kalesi ve örülecek duvar ile ilgiliydi. Uluçam'ın ağzından ifadeler yer almıştı. Radikal gazetesinin özel haberi ile ilgili yorum yaptığımda Prof. Uluçam, ‘Daha bu öneri’ diye konuşmuştu. Bakınız o zaman Sayın Uluçam neler söylemişti: "Kayalıkların önüne duvar mı örülür, mağaralar mı doldurulur o'nu tam bilemem ama kalenin korunmasına yönelik DSİ'nin bir proje çalışmasına yönelik araştırmalar içinde olduğunu biliyorum. Hasankeyf kalesinde
gezi güzergahına yönelik projeyi yaparken kalenin sağlamlaştırılması için de bir öneri ortaya atıldı. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı söyledik. Daha bu öneri. Bu proje Bilim Kurulu'nun önüne gelecek. Ben de Bilim kurulu üyesiyim. Rastgele bir beton duvarının
çekilmesi benim de onayımı almaz. Hasankeyf'in siluetini bozacak bir projeye sıcak bakmayız.’
Geçen yıl böyle konuşan Sayın Uluçam, şimdi proje ihalesinin bile yapıldığını söylüyor. Zaten geçen yıl yaptığı açıklamada duvar önerisini kendilerinin sunduğunu şöyle ifade etmişti: "Kalenin korunması amacıyla baraj projesine dahil olmak üzere kayalık kesimin korunması için duvar örülmesi önerisinde bulunduk. Aşaması henüz yapılandırılmadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına yapıyoruz. Hasankeyf'in su üstünde kalacak kesiminin tamamını kapsıyor proje.’
Öneri sahibi olduklarına göre onlarsız adım atılmış olamaz. Demek ki ya mensubu olduğu bilim kurulu onay vermiş, ya da kurulun onayı alınmadan projenin ihalesi yapılmış. Başka bir izahı varsa açıklanmasını bekleyeceğim...”
Bu yazımdan sonra Prof. Dr. Uluçam, yazılı açıklama göndererek ulusal basında da yer alan haberleri yalanlamış, böyle beyanlarının olmadığını ileri sürmüş, cevap hakkına saygı göstererek sözlerine köşemde yer vermiştim. O açıklamasından bazı bölümleri de bilginize sunmak istiyorum: ‘Söz konusu yazıda vurgulanan 'beton duvar' kavramı hiçbir şekilde ve hiçbir zaman tarafımca telaffuz edilmemiş, hiçbir kişi veya kuruma beyanat verilmemiştir. Söz konusu yazıda dile getirilen ihale de Hasankeyf Kalesinin ve çevresindeki tehlikeli kaya kitlelerinin ıslahı ve güçlendirilmesine yönelik olup yöntem ve sorumluluk DSİ Genel Müdürlüğüne aittir. Hasankeyf Kazı Başkanlığı ve Batman Üniversitesi ile ilgisi bulunmamaktadır. Kazı başkanı olarak tarafımdan bilgi alınmadan kaleme alınan yazılar, yanlış ve eksik birtakım bilgiler ihtiva etmektedir. Zira, bahse konu 'beton duvar' hayalidir. Söz konusu proje ve ihale DSİ tarafından yapılmakta olup, bazı bölgelerdeki tarihi dokunun sağlamlaştırılmasına yönelik DSİ ve diğer kuruluşlara ait projelerin tarafımızla ilgisi bulunmamaktadır. Bugüne dek Hasankeyf İç Kalesi'nin turizme açılması yönündeki çalışmalarımızı tarihi dokulara zarar vermeyecek şekilde sürdürdüğümüz kamuoyunca da bilinmektedir. Bizim çabamız,bugün kapalı olan İç Kale'nin bir an önce turizme açılmasıdır. Yayınlanan yazınızda Hasankeyf Kalesi'nin ve tarihi dokuların 7 milyar metre küp sudan korunması için beton duvardan söz ettiğim iddiası mesnetsiz ve yalandır. Kazı başkanı olarak uzun süredir çalışma yaptığım bu alanın hangi şartlara sahip olduğu ve tarihi yapısı tarafımca detaylı olarak bilinmektedir.”

Değerli Okurlar, ulusal basında yayımlanan ve tekzip edilmeyen haberleri dayanak yaparak yaptığım yoruma böyle cevap verilmiş, ben de kendimi savunmuştum.

Şimdi sormak gerekir; yeni bilim kurulu mu oluştu? Bu bilim kurulu kimlerden oluşuyor ve devasa bir duvar fikrinin detayları nelerdir?

Devamı yarın