Suları ülke sınırlarımızın dışına akan Dicle Nehri'nin temiz tutulmasıyla ilgili kaç yazı yazdığımı gerçekten bilmiyorum. Yazdığım her yazı duyarsızlıkla karşılandı...

Oysa hayati derecede önemli bir sorunu gündeme taşıyıp, çözüm önerileri sunuyordum. Halkın sağlığından sorumlu gelmiş ve geçmiş il yöneticileri, il mülki amirleri, Sağlık Müdürleri hep duyarsız kaldılar...

Hiçbir dönemde, hiçbir ilgili yetkili basını, STK temsilcilerini toplayıp, konu ile ilgili istişarelerde bulunmadı...

Dicle Nehrine arıtmasız bırakılan kentlerin lağım sularından söz ediyorum...

Dicle, Eğil, Diyarbakır, Bismil, Sason, Batman, Kozluk, İkiköprü, Beşiri ve Hasankeyf'in kent kanalizasyon sularının kirlettiği Dicle için az mücadele vermedim...

**

**

Önceki gün bir yerel gazetemizde yer alan haber hepimizi ama en çok ilgilileri düşündürmelidir. Hasankeyf'te yapılan Atıksu Arıtma Tesisi'nin hizmete girmesinden söz eden haberi bilginize sunayım: "Ilısu Barajı ve HES Projesi'nden etkilenen Hasankeyf'te, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nce 845 bin lira bütçe ile yapımı tamamlanan atık su arıtma tesisi hizmete sunuldu. Günlük bin 200 metreküp atık suyun arıtılacağı tesis ile Dicle Nehri artık daha temiz akacak. Tesiste şu an için günlük 600 metreküp atık suyun arıtılmasına başlandı. Hasankeyf Kaymakamı Haluk Koç 'Yeni Hasankeyf'te yapımını tamamladığımız atık su arıtma tesisi faaliyete geçirildi. Artık Hasankeyf'in atık suları arıtılıyor. Su tutulunca Ilısu Baraj Gölü de bu sayede temiz olacak. Daha önce herhangi bir arıtma tesisi olmayan Dicle Nehri üzerinde, son derece özenle hazırlanmış modern bir tesisle atık sularımız çeşitli aşamalardan geçirilerek arıtılıyor ve temiz bir şekilde nehrimizin sularına kavuşturuluyor. Böylece nehrin kirlenmesindeki önemli faktörlerden biri azalmış olacak. Tesisin ilk 2 yıllık işletme giderleri devlet tarafından üstlenildi. Yatırım maliyeti 845 bin lira. DSİ Genel Müdürlüğü 16. Bölge Müdürlüğünün destek vermesiyle 2 yıllık, 2 milyon 500 bin liralık işletme maliyeti devlet tarafından üstlenildi. Bu tesisin işletmesi 2 yıl sonra belediyeye devredilecek' dedi."

Haber böyle, güzel bir gelişme. Tahminime göre sadece fiziksel arıtma söz konusu...

Oysa Dicle'nin, hele su tutacak Ilısu Barajı'nın temiz tutulması için yukarıda sıraladığım bütün yerleşim yerlerinin sularının fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtmadan geçirilmesi şarttır...

Aynı zamanda yasal bir zorunluluktur. Bildiğim kadarıyla Diyarbakır dışında(Bu kentin de arıtmasız Dicle'ye bırakılan bir kısım lağım suları gerçeğini görüntülemiştim) hiçbir yerleşim yerinin atıksuları(kanalizasyon-lağım suları)tam arıtmadan geçirilmiyor. Batman'ın sadece fiziksel arıtması var.

DEV FOSEPTİK ÇUKURA HAYIR!..

Bu sorunu ısrarla yazacağım ve tekrar tekrar gündeme taşıyacağım. İşte yöneticiler dikkate alıncaya kadar gündemden düşürmeyeceğim değerlendirmelerim:

Bu kentin hemen yanı başında devasa büyüklükte bir Foseptik çukur ister misiniz?

Ben istemem…

Yıllardır bunun için ısrarla uyarılarda da bulunuyorum…

Ne yazık ki dikkate alınmıyorum…

Ne yazık ki sesimi duyanlar yok…

Ne yazık ki toplumumuz bazı acı gerçeklerin farkında değil…

Ne yazık ki başka perdeler araya girip, uyarılarımı ters algılayanlar bile oluyor…

**

**

Neden mi söz ediyorum?

Önce ifademe açıklık getireyim…

‘Foseptik çukur’ nedir bilir misiniz?

Google arama motorunda sorguladım, işte genel bilgi: “Foseptik çukuru nedir? Lağım çukuru ya da foseptik çukur olarak bilinen bu çukurlar, lağım şebekesinin bulunmadığı yerlerde sağlık koşullarına uygun olarak yer altında inşa edilmiş özel pis su depolarına verilen isimdir.

Bu depolar dolduğu zaman vidanjör denilen pompalarla lağım (atık) çekilir ve uygun bir yere taşınıp dökülür. Foseptik çukurlar genelde nüfusun az olduğu kırsalda kesimlerdeki mezra ve köylerde görülür. Ayrıca yazlık bölgelerde denizin kirlenmemesi amacıyla foseptik sistemi kullanılmaktadır. Kasaba, ilçe ve şehirlerde foseptik çukurların yerini kanalizasyon şebekesi alır. Kanalizasyon şebekesi, foseptik çukurlara oranla çok daha sağlıklıdır.”

Evet, görüldüğü gibi lağım şebekesinin olmadığı yerlerde evsel atıkların, pis suların depolandığı yere foseptik çukur deniliyor.

Peki, benim bahsettiğim devasa foseptik çukur nedir?

Ona açıklık getireyim.

Devamı yarın