Batman’a bağlı Habizbini aşireti köylerinden Hosiki köylüleri arasında meydana gelen bir kavga nedeniyle üç kişinin öldürülmesi ve 12 kişinin yaralanması, yerel basının birinci gündemini oluşturduğu için biz de bu haftaki yazımızı bu konuya ayırdık. Çünkü önemsiz bir şeyden dolayı hiddete gelip ve yörenin törelerinin tesir altında da kalarak yakın ve akraba demeden rastgele insanları taramak, en çirkin bir suçtur. Zira, İslam dininin gönderiliş gayelerden birisi de yeryüzünde adalet ve huzurun sağlanmasıdır. Bunun için İslam’ın ortaya koyduğu kurallar kesin ve caydırıcıdır. Cenabı Allah’ın yasakladığı günahlardan birisi de haksız yere adam öldürmektir. Allah (c.c) tarafından yasaklanan her günahın mutlaka bir hikmeti vardır. Zina, içki, kumar, faiz, hırsızlık ve gıybet gibi suçlar, insanın hem kendi nefsine hem de bütün topluma zararları dokunmaktadır. Çünkü birisi öldürüldüğü zaman, yakınları arasında intikam duyguları kabarır, fitne meydana gelir, Katilin herhangi bir akrabası kurban olarak seçilebilir, Bir kişiye karşı birkaç kişi öldürülebilir ve ocaklar tamamıyla söndürülebilir. Daha ziyade bu gibi fiiller Kürt toplumu arasında daha da yaygındır. Bu da cehaletten kaynaklanmaktadır. İnsanlarımız kendilerini Müslüman kabul etmektedirler. Ancak İslamı’ın özünü kavrayamamışlardır. Özden ziyade şekilsel ve geleneklerin tesiri altındaki bir İslam’i yaşamaktadırlar. Çünkü Kur’an’daki haksız yere insan öldürme hakkındaki ceza ile ilgili ilahi tehdidi aynel-yakin öğrenselerdi, bırakın suçsuz bir insanı öldürmek, boş yere bir hayvani dahi öldürmezlerdi.
        İşte okuyan ve bilen bir insan, bir anlık öfkesine hakim olursa ve İslam’ın önerdiği affedicilik mertebesini kavrarsa, sabir gösterir, öfkesini içine çeker ve mükafatı Allah’tan bekler. Çünkü İnsan öldürmek, topluma zararı dokunan günahların başında gelmektedir. İnsanın bir yaratılış gayesi vardır. Hayatta olduğu müddetçe bu gayeye uygun bir şekilde çalışıp ölümden sonraki hayata hazırlık yapacaktır. İslam’ın ön görmediği ve haksız yere bir insanın canına kıyıldığı zaman, yaratılış gayesi için biçilen zamanda yapacağı çalışma eksik kalır. Çünkü öldürülmeseydi daha güzel işler yapabilirdi.  
         Küçücük iki çocuğun ağız kavgası yapmaları, birisinin hayvanının diğerinin korusuna girmesi, köpeklerin dövüşü, bir çocuğun diğerinin bağından bir salkım üzüm çalması gibi basit ve önemsiz şeyler yüzünden insanların bir birlerini öldürdükleri bir vakiadır. Kız Kaçırma yüzünden aşiretler arasında senelerce devam eden husumetler ve aile infazları da insanlarımız arasında bir onur sebebi sayılıp adam öldürmeye kadar gittiği de bilinen bir gerçektir. Son zamanlarda halkımızın bir kısmının korucu yapılıp ellerine silah verilmesi de bu gibi olayların çoğalmasına neden olmaktadır. Bu gibi çirkefliklerden kurtulmak için İslam’daki helal ve haramı, hak ve hukuku, ahiret sorumluluğu ve bununla ilgili uhrevi azabı iyi kavramak gerekir.
        İnsanı yaratan Cenabı Allah, Kainati renk ve ışıklarla süslendirerek, denizlerin üstünde gemileri yürüterek, rüzgârı estirip yağmuru yağdırarak onun hizmetine vermiştir. Çünkü insan; ay, güneş, rüzgâr, yağmur ve diğer canlı cansız bütün yaratıklardan faydalanmaktadır. insan bedenen ölüyor. Ancak ruhu ölmüyor. Bedenin ölmesiyle ruh ölümsüz bir âleme ilk adımını atmış olur ve dünyada iken yapmış olduğu iyi veya kötü amellere orantılı olarak ya Cehennem zindanlarında veya Cennet saraylarında hayat sürdürecektir.    
        İşte böyle muhterem birisinin hayatına son verip öldürmek en ağır ve en barbarca bir suçtur.  
Bundan dolayı Allah(c.c) haksız yere adam öldürmeyi yasaklayıp buyurur ki:
 “Bunun için İsrâil oğullarına şöyle yazdık: “Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur. (Maide:32)
      İnsan hayatının korunması için herkesin ve her bir kişinin başkasının hayatının kutsallığını kabul edip onun korunmasına yardım etmesi gerekir. Haksız yere bir başkasının hayatını alan, yalnızca bir kişiye zulmetmekle kalmamış, aynı zamanda bütün insanlara zulmetmiş sayılır. Aşağıdaki ayette de buyrulur ki:
      “Her kim ki, bir mümini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedi kalmak üzere Cehennem'dir. Allah, ona gazabetmiş, lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa:9)
    Görüldğü gibi haksız yere adam öldürmenin, ebedi olarak Cehennem’de kalacağı ifade edilmektedir. Her ne kadar alimlerim büyük bir kısmına göre, adam öldürmenin büyük bir günah olduğu görüşü tercih edilmişse de, ancak aralarında İbn-i Abbas, Zeyd b.Sabit ve Ebu Hüreyre'nin de bulunduğu bir kısım sahabe topluluğuna göre, kasden bir Müslüman’ı öldüren bir kimse, tövbe ederse de tövbesi kabul olunmaz ve ebedi olarak Cehennem'de kalır. (Dört mezhep fıkıh kitabı.5/253,Arapça.)
      “Allah'a ve Resulüne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çaba harcayanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (o) yerden sürülmeleridir. Bu, onlar için dünyadaki aşağılanmadır, ahirette de onlar için büyük bir azap vardır.” (Maide:33)
      Bizim yukarıda açıklamaya çalıştığımız fertlerin veye aşiretlerin birbirlerini öldürmeleriyle ilgilidir.Yukarıdaki ayette ise İslam otoritesi tarafından kimlerin öldürülebilecekleri açıklanmaktadır. Bu yetki İslam devlet otoritesine verilmiştir. Fert hiçbir zaman bu yetkiye sahiplenemez. Çünkü kişi intikam almaya kalkışırsa, fitne ve fesat meydana gelir. Dolayısıyla da şeriatın müsaade ettiği mazeretlerin dışında haksız yere adam öldürdükleri veya Allah’ın hükmüne dayalı İslam devletinin hukukunda, fitne ve fesat olarak kabul edildiği şekilde Müslümanların ahlakını bozacak ve islam’ın kutsal kabul ettiği değerleri küçük düşüren hareketlerde bulunulduğu takdirde yetkililer tarafından muhakeme edildikten sonra hakkında ölüm kararı alınabilir. Bir de kasten haksız yere adam öldürmüşse yine ispatlandığı takdirde hakkında ya kısas uygulanır veya mirasçıları af etmişlerse yüz deve veya bin dinar veya on bin dirhem kan parası alınır. Bunlar İslam fıkhın ön gördüğü müeyyidelerdir. Peygamber (s.a.v) de haksız yere adam öldürmenin cezasının ağırlığı hakkında buyurur ki:
        “Dünyanın yıkılması, Allah nazarında Müslüman bir adamın öldürülmesinden daha hafiftir.”(Müslim)
       Adam öldürme suçunun Allah katındaki ağırlığı nedeniyle İslam hukukunda, katil olan kimseler, maktulun mirasından mahrum bırakılmışlardır. Çünkü Peygamber (s.a.v) buyurur ki:
        “Adam öldüren bir kimse, verasetten pay alamaz.”(EbuDavud)
     “Birisinin,şirk üzere ölmesi veya kasden bir mümini öldürmesi dışındaki bütün günahların affedilmesi ümitedilebilir.” (Ebu Davud)
       Peygamberimiz (s.a.v), işaretle de olsa, birisini silahla korkutmayı yasaklayıp buyurur ki: “Herhangi biriniz, kardeşine silahı (ynelterek) işaret etmesin. Çünkü şeytanın, (elindeki silahı patlatıp mermiyi fırlatmasından) emin olamaz. Dolayısıyla da bir ateş çukuruna düşebilir.” (Buhari)
      Görüldüğü gibi Allah katında haksız yere adam öldürmenin ne kadar büyük bir günah olduğu yukarıdaki ayet ve hadis meallerinden anlaşılmaktadır.Bir kediyi hapsedip ölümüne sebep olan bir kadının Cehennem’lik olduğu hadiste geçmektedir. Geçen hafta da yazdıydım, yakılan ormanlar nedeniyle ölen hayvanların hesabı Allah’a nasıl verebileceklerdir? Gerek Habizbinilere ve gerekse diğer insanlarımıza tavsiyem: cahili dönemlerden kalma asabiyeti terk edip birbirlerini öldürmelerine son vermeleridir. Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da intikam peşinde koşmayıp sabir göstermelerini dilerim. Allah’a emanet olun!