“Barış güvercinlerini aramızdan ayrılışlarının birinci yıldönümünde anıyoruz”
 
 
2010 yılının Temmuz ayını ağustos ayına bağlayan bir cumartesi gecesi onları aramızdan alıp götürdü.
Dostumuzdular, arkadaşlarımızdılar, akrabalarımızdılar.
Sevilen, sayılan, insanların acıları, kederleri ile ilgilenen insanlardılar.
Yaşamlarını insanlar ve insanlık sevgisi üzerine temellendiren yaşamı ve yaşamayı seven insanlardılar.
İnsanlar yaşasınlar diye, mutlu olsunlar diye her türlü fedakârlığı yapmaktan çekinmeyen insanlardılar.
Onlar yıllarını insan hakları mücadelesi için adayan arkadaşlarımızdı ve ne yazık ki bir insan hakkı ihlaline uğrayarak aramızdan ayrıldılar.
Belki fiziki olarak aramızda dolaşmıyor olabilirler ama bizler onların gezindikleri her yerde onları anımsamayı asla unutmadık. Bizim için bizimle beyinlerimizde yaşamaya devam ediyorlar.
Nasıroğlu iş merkezi yerinde durdukça, çok katlı otopark hayata tanıklık ettikçe onlarda oralarda bir yerlerde yaşıyor olacaklar.
Acı haberi sabahın erken saatinde çalan telefonla almıştık.
Aldığımız habere inanmak, o acıyı kabul etmek gerçekten güçtü ve beynimiz kulaklarımızın duyduklarına inanmak istemiyor kabul etmek istemiyordu. Bölge devlet hastanesine varıncaya kadar da acı gerçeği kabullenmek istemedik.
Ne yazık ki aldığımız haber doğruydu ve yangın yüreğimizin her tarafını kül etmeye yetmişti. Gözyaşlarımız yanan yangını söndürmeye yetmez olmuştu. Yine de akıtmadan geçmek mümkün olmadı.
Onları aramızdan alıp götürenlere karşı olan duygularımızı yaşadığımız acını etkisiyle şöyle dillendirmiştik; “Cumartesi gecesi; hayatı, insanları, insanlığı ve insanlık değerlerini kendilerine ilke edinen dört değerli insanın paramparça olmasına ve ölmesine neden oldunuz. Hayatlarının en olgun ve verimli çağında onları aramızdan alıp götürdünüz. Bombalı bir eylem yaptınız ve muradınıza erdiniz. Söyleyin bakalım aynı evden üç tabutu yan yana dizmek, Batmanın demokrasi simgesini kara toprağa gömmek size ne kazandırdı?
Söyleyin bakalım;
Demokrasinin mütevazı, efendi çocuğu Sedat Özevin’i,
Aynı yolu ve kaderi paylaşan Sadi Özdemir’i,
Siyasetteki dik duruşu ile Salih Özdemir’i
Ve memleketinde misafir olan Sıdkı Özdemir’in yaşamlarına son vermek kimin başını göklere eriştirdi?
Kimseniz, kimin adına bu işi yaptıysanız, hangi hesapları yaptıysanız bilin ki bu yapılan cinayettir.
Bu cinayetin adı da provokasyondur.”
Onları aramızdan alan zihniyetin cezasız kalmamış olması insanlık değerleri açısından suçun cezasız kalmaması açısından hakkın yerini bulması mantığı ile izah edilebilinse bile bu onların aramızdan ayrılmış olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmiyor.
Temmuz ayının son gününde aramızdan ayrılışlarının birinci yılı dolacak. Onları hasret ve rahmetle anıyoruz.
Onları unutmadığımızı değerleri ile birlikte yaşatmaya çalışacağımızı cumartesi günü saat 12,00 da Belediye konferans salonunda İHD Genel Başkanı Öztür Türkdoğan,FİDH Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Alataş ve Av.Sabih Ataç’ın katılacakları anma paneli ile göstermeye çabalayacağız.
Onlar barış güvercinleriydiler. “Barış güvercinlerini aramızdan ayrılışlarının birinci yıldönümünde anıyoruz”
Sedat özevin,
Salih Özedemir,
Sadi Özdemir ve
Sıdık(Sofi) Özdemir anılırımızda yaşamaya devam edeceklerdir.
Ruhları şad olsun.