*Sürücülükte kurallara titizlikle uyan Kubba: “Önce profesyonel ehliyet aldım, ardından da ağır vasıta ehliyete sahip oldum. Uluslararası sürücü belgelerim var. Bugüne kadar hiç kaza yapmadım. Trafik cezasıyla da karşılaşmadım çünkü gençliğimden beri kurallara harfi harfine uydum. 1950'li yıllarda Chevrolet ve İmpala gibi lüks araçlarla taksicilik hizmeti veren tek aileydik” dedi.

“1950 YILINDA BATMAN’A GELDİK”
Batman'ın belde, ilçe ve il dönemini yaşayan 6 çocuk babası 74 yaşındaki Orhan Kubba, petrol şehrinin tarihine tanıklık yapanlardan. 1950'de o dönemler  Siirt'e bağlı olan Beşiri ilçesinde fırıncılık yapan babası merhum Kubba'nın, Batman'a yerleştiğini söyleyen Kubba: “Batman'a geldiğimizde o dönemler Cumhuriyet meydanında Atatürk heykeli bile yoktu. Merkez karakol binasının yerinde küçük bir istasyon vardı. 1955 Yılında Batman, belde olunca şimdi ki Öncü eczanesinin yerine taştan yapılı Belediye binası yapıldı. Mobil akaryakıt istasyonu ise 'Kara Sabri' lakaplı Siirt senatörünündü. Sabri bey, 170 lirayla o istasyonu önce babama satmaya çalıştı, sonra da istasyonu Diyarbakırlı bir müteahhit aldı. En son o akaryakıt istasyonu merhum Mehmet Teymur ile Davut Akyol satın almıştı" diye konuştu.

“FIRINCILIK VE TAKSİCİLİK MESLEĞİMİZDİ”
Batman’ın nüfusu 2000'lerde olduğu dönemlerde şimdi ki İş Bankası merkez binası yakınında açtıkları fırının rafineride çalışanların ekmek talebini karşıladığına dikkat çeken Kubba, şöyle devam etti: "O dönemler Batman'da büyük bir hareketlilik vardı. Rafineri temelinin atıldığı dönemi dün gibi hatırlıyorum. Rafineride Hollanda, Polonya ve Amerikalılar çalışıyordu. Hava limanında da Kanadalılar da görev yapardı. Batman, hızla gelişiyordu. Ekmek için fırınımızın önünde kuyruk oluşurdu. O zamanlar köylerden üzüm getirenler, öğle saatlerinde üzüm sepetlerini bıraktıkları fırınımızın dibinde ürünleri yok satardı. O dönem bereket vardı. Herkes çalışırdı. Mutlu bir kasabaydı Batman."

“YABANCILAR BİZDEN TOST İSTERDİ”
Batman Rafinerisi ile hava limanında çalışan yabancı mühendis ve teknikerlerin fırın ekmeğinin yanı sıra tost talebinde de bulunduklarını ifade eden Kubba;  "Yabancılar tam 60 yıl önce fırınımızdan tost siparişinde bulunurlardı. Tost için özel kalıp yapmıştık. Yumurta ve un ile hazırladığımız tosta, yabancılar büyük ilgi gösterirlerdi. Batman, yeni yeni gelişiyordu. Çevre yerleşim birimlerinden insan çekiyordu. Ürünlerini Batman'a getirenler, kazançla buradan ayrılıyordu. Peron çıkışında Güneş'lerin bir kahvesi vardı. Otelde yoktu. O kahvenin üstü ‘Dam palas’ otele dönüşmüştü. Batman büyüyünce sonradan Cumhuriyet Meydanına 2 otel yapıldı" dedi.

“1955'TE HAYAT TAKSİ DURAĞI AÇTIK”
‘Hayat Taksi’ adı altında Cumhuriyet Meydanında kurdukları ‘Hayat Taksi’de Chevrolet ve İmpala gibi modern araçları bulundurduklarına işaret eden Orhan Kubba, şöyle devam etti ; "1955 Yılında 32 lira ile Adana'dan Chevrolet araba aldık. 1956'da İmpala marka bir otomobili daha taksi durağımıza kazandırdık. Bir de 1969'da bir Chevrolet aracı daha getirip araç sayımızı 5’e çıkardık. Batman için bu araçlar zamanlar lükstü. Batman'ın toplu taşımacılığına hizmet verince çevredeki köylerin ulaşımı için de bir cip aldık. O ciple köylere de hizmet verirdik. Bize güven sonsuzdu. Taksi durağımızın telefonu önce ‘21'di sonradan ‘1021'e dönüştü. Bu telefon ‘Hayat Taksi’ye aitti. Bir telefonla her yere giderdik. Site'deki aileleri adreslerine sağ salim adreslerine zamanında ulaştırırdık. Ailelerle göz göze gelmemek için dikiz aynasını kaldırırdık. Araçta bulunanların bir sesi bize yeterdi."

“KAMİL KOÇ FİRMASINI GETİRDİK”
Orhan Kubba, 12 Eylül 1980 darbesine kadar yaptıkları şehir içi taksicilik işini de bıraktıklarını şöyle anlatıyor: "1980 darbesinden sonra otobüsçülüğe başladık. Kamil Koç firmasını Batman'a biz getirdik. Mehmet Nayman firma müdürüydü. Kamil Koç firmasıyla büyük illere yolcu götürürdük. Aileler firmamıza büyük bir teveccüh gösterirdi. Günler öncesinden yer ayıranlar olurdu. Taksiciliğe göre otobüsçülük daha iyi gelmişti. Çünkü küçük arabalar çıkınca taksi işini bıraktık. O zamanlar araçlar doğa şartlarına uygundu. Batman'ın toz ve çamuru meşhurdu. Aracımız kolay kolay yollarda kalmazdı. Biz şimdi ki Meydan Kahvesinin önünde kalırdık. Faytoncular ise Ziraat Bankasının önünden yolcu alırdı."

“ÜNLÜLERİ ARABAMLA TAŞIDIM”
1950 ile 1960'lı yıllarda Batman’da film çekimi için konuk olan Fatma Girik, Hakan Balamir ve Erol Taş gibi sanatçılara da hizmet verdiğini belirten Orhan Kubba, unutamadığı bir anısını da şöyle dile getiriyor: "Film setine getirdiğim sanatçılara ekmek götürürdük. Onlar da ulaşımlarını bizim taksi ile sağlardı. Bir gün Hasankeyf yolundan Batman'a gelirken gece saat 22.00 sıralarıydı. Yola çıkan üç silahlı kişiden biri, dağları titreten eşkıya Koçero idi. Koçero beyefendi biriydi. Camı açtığımda Koçera bana ‘kolay gelsin’ dedi. Beşiri Yolkonak köyüne kadar onları götürdüm. Köye bıraktım. Ücret vermek istedi. Kabullenmedim. Teşekkür edip benden hatır istedi. Koçero'nun kimseye zararı yoktu."

“HİÇ KAZA YAPMADIM”
60 Yıllık sürücülük mesleğinde kaza yapmayan ve para cezasıyla karşılaşmayan Batman'ın ilk taksicilerinden Kubba : “Önce profesyonel sürücü belgesini aldım. Sonradan ağır vasıta ehliyet sahibi oldum. Uluslararası ehliyetlerim de var. Allah'a şükür, bugüne kadar kaza yapmayan ender sürücülerdenim. Herhangi bir trafik cezasıyla da karşılaşmadım. Halen TPAO'da otobüs sürücülüğünü yapıyorum. Batman yıllar önce cennet gibi bir yerdi. Hızla büyüdü. Kabuğuna sağmayacak hale geldi. Biz şehrin bu kadar büyüyeceğini tahmin ediyorduk ama yıllar öncesinde eski usta ve sanatkarların bu şehre kazandırdıkları o güzel kültür kalmadı gibi. Burası toprağımız. Bu topraklar gibisi yok.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilişim