Cemiyet Başkanımız Arif Arslan çok kıymetli halası Fatma Özbek Hanımefendi’yi kaybetti. Geçen sene babasının vefatından sonra ikinci bir acı Arslan ailesini sarstı.
Hâlbuki daha yeni almış oldukları 73. Ödülle sevinmişlerdi. Hayat böyle bir şey işte.
Bir taraftan üzülecek ve beri taraftan sevineceksin.
Fakat kimsenin görmediği bir yön var;
Eğer devlete çalışan 657’li memursan sana birkaç gün taziye izni verirler.
Eğer SSK’lı bir işçiysen yine sendikal hak olarak ölen yakının için idari izin alabilirsin.
Hatta bir kurumda son zamanda trend olduğu şekilde geçici güvenlikçi, hizmetliysen yine yasal dayanağın olmadığı halde amirinden bir hafta izin alabilirsin.
Ancak gazeteciysen sana dur durak yoktur.
İzin alabileceğin bir makam yoktur.
Tek bir makam vardır gazeteciysen senin üstünde, o’da halktır.
Ancak halkın haber alma hakkı senin vazifense işte orada bittin demektir.
Çünkü sana bu izin verilmez. Çünkü hayat devam etmektedir ve sen bu hayatın olanca hızıyla aktığı zaman diliminde bir taraftan haberle uğraşıp, öte taraftan mizanpajından tutun da eklenecek fotoğrafa ve hatta baskı ve dağıtıma kadar bir dizi emek yoğun uğraş seni beklemektedir.
O yüzden ne Arif ve nede kardeşi Nedim’in bu manada bir taziye geçirebildiklerini sanmıyorum.
Akşam kalabalık bir toplulukla gittiğimiz taziyede adeta sınırda nöbet tutan asker misali sırayla gelenleri karşılıyorlardı.
Tüm dünyada zordur bizim meslek. Ancak sancılı ve zor bir coğrafya olan Türkiye coğrafyasında çok daha zordur gazetecilik.
Halkın haber alma hakkını en iyi şekilde sağlamak için özgün haberler ve tarafsız yorumlarla her gün yeni güne merhaba demeye çalışmak kolay bir şey değildir. Bir kişi düşünün ki matemini bile doğru dürüst yaşayamıyor.
 
Ha, eğer kes-kopyala haberciliğiyse senin yaptığın deyme keyfine. İstediğin kadar internetten haberi kopyalayıp yapıştırabilirsin. Ama o zaman da senin bir değerin olmaz. Zaten yorumlarından da anlaşılır bu kişinin aslında seviyesinin dip olduğu.
Kelimeleri üst üste yığıp devamında da altından çıkamayıp facia bir şekilde bitirilen köşe yazıları bunun en basit örneğidir.
Gazetecisi böyle de kitap yazarı bundan çok mu farklıdır?
İstatistikî bilgilerle donattığı kitap yayımlandıktan sonra adam köşe yazarlığından bir anda kitap yazarlığına terfi eder. Vay be.
Bu anlamda Üstat Arif hepimize ders verir nitelikte yazılarıyla haftanın altı günü halkının huzuruna çıkmaktadır.
Kaliteli ve bol ödüller getiren yazı, haber ve yorumlarından ötürü Sayın Arslan’a teşekkür eder çok sevdiği halası Fatma Özbek Hanımefendi için Allah’tan rahmet dilerim.