10 Ocak 1961'de gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştiren, ileri haklar getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği gündür. Bu gün,"çalışan gazeteciler günü ya da "bayramı" olarak anılıyor.

Gazeteci her şeyden önce toplumdaki gelişmeleri eleştirisel bir gözle ele alan kişidir. Bunu yaparken de kendilerine göre bir düzen sahibi olanları ya da düzenlerini sürdürmekte olanları toplum adına zaman zaman rahatsız eden çalışmalar da yürütür.

Gazeteciler Ülkemizin sorunlarını farklı görüş ve yorumlarla karşımıza getirerek, söz sahibi kişilere en etkin karar vermesinde yardımcı olurlar.

Kitleleri çok hızlı bir şekilde etkilerine aldıklarından yaptıkları işler çok önem arz etmektedir. Kullandıkları bir resim veya bir cümle kitleleri etkilemekte olması, medyanın toplum üzerindeki gücü gösterir.

Gazeteci için bir olayın veya haberin takip edilmesi herhangi bir sınırlamaya tabi olamaz. Toplumun gerçekleri öğrenmesi ve bu gerçeklerin tam olarak nasıl gerçekleştiğinin ortaya çıkarılması temel görevidir. Bu meşruiyeti sınırlandıran engel neden ibaret ise onunla karşı karşıya gelmeleri de doğal bir hal alır. Bu engel bazen yürürlükteki yasalar olur, bazen bürokratik engeller, bazen toplumsal değerler olur, bazen toplumdaki güç sahipleri, bazen düzenlerini sürdürmek isteyenlerin baskıları olur, bazen gelen tehditler, bazen illegal oluşumlar olur.

Bir olay ne zaman, nerede, nasıl, niçin, neden ve kim tarafından yapılmış ise gazetecinin görevi bu olup biteni toplumun bilgisine sunmaktır. Aslında gazeteci bir olayın müsebbibi değil var olan ya da gerçekleştirilen bir olayın gizli kapılar arkasında kalmasını engelleyerek toplumla buluşmasını sağlayandır. Bunu yaparken de çoğu zaman olay müsebbiplerinin hışmına maruz kalır. Olayı yapan değil olayı yazan suçlu olarak görülmeye başlanır.

Esnaf hitap ettiği kesimleri mağdur ederken olayı yazan gazeteciyi suçlar, yurttaş hiçbir şekilde sahiplenmediği basın mensubundan olup biten her şeyin neden yazmadığının hesabını sorar. Bakan, vali, Belediye Başkanı, STK temsilcisi hep kendisini güzel tanıtan haberleri bekler. Eleştirildiğinde tavır alır.

Herkes olup biteni birinci elden toplanmış hali ile gazeteciden öğrenmeye çabalarken kimse gazetecinin hangi koşullarda yaşamaya çalıştığını hangi zorluklara göğüs gerdiğini merak etmez. Hazırlanan haberin okunacak hale gelmesi insanları ilgilendiren konudur. Oysa gazeteci aynı zamanda aile babasıdır, toplumun bir bireyidir. Kendisini ve ailesini geçindirir. Geçindirmek zorundadır. İş güvencesi, aldığı ücret ne durumdadır bilinmez. Taşıdığı fotoğraf makinesinin hangi emeklerden sonra toplanan paralarla alındığı kimsenin umurunda değil. Makinesi kırıldığında ne hissettiği kimsenin umurunda değil.

Her şeye rağmen bütün meslektaşlarımızın gününü kutlar, daha rahat ortamlarda çalışma olanaklarına sahip olmalarını dilerim.

Selam ve dua ile...