Kadına yönelik şiddet, Türkiye’nin en acil sorunlarından biridir. Her gün iki ila üç kadın eşleri, erkek arkadaşları, aileleri veya eski eşleri tarafından öldürülmektedir. Aile içi şiddet vakalarında acil ve etkili çözümlerin uygulamaya konulmasını sağlamak üzere, yasayı değiştirmenin yanı sıra, söz konusu yasanın yorumlanması ve uygulanması konusunda rol alan yetkililerin bir örnek tutum oluşturması son derece önemlidir ve elzemdir
 
Batman Belediyesi SELİS Kadın Danışmanlık Merkezi, Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti Kadın Hakları kısa adıyla S-KVINNOR ile birlikte bir panel düzenledi. Panel hafta sonunda Cumartesi günü saat 10.oo’da Belediye Konferans Salonunda yapıldı. Kadın Dernekleriyle bir araya gelen panele bende davetliydim.“Kadın Hakları ve Kadına Yönelik Şiddete Karşı Sıfır Tolerans Politikaları” panelin gündemiydi.  
 
İsveç Sosyal Demokrat Parti Eski Milletvekillerinden Anne Ludviksson, ‘Kadın Hakları ve Kadına Yönelik Şiddete Karşı Sıfır Tolerans Politikaları’ konulu çalışmaya panelist olarak katıldı ve çarpıcı başlıklara değindi.
 
Açılış konuşmasını yapan Belediye Başkan Yardımcısı Gülistan Akel, “Dünyanın neresinde olursak olalım, kadın sorunları birbirinden çok farklı değildir. Etnik kimliği, rengi, dili, dini ne olursa olsun kadın sorunları her yerde benzerdir. Kadın mücadelesinin sınırları yoktur. Son altı yıldır S-KVINNOR ile birlikte çalışmalarını sürdüren SELİS Kadın Danışmanlık Merkezi bundan böyle de bu birlikteliğe devam edecektir. İsveç insan hakları iyi bir noktada olmasına rağmen hala kadın sorunları konusunda sıfır tolerans olamamıştır. Bizim bölgede ise ciddi bir kadın mücadelesi 2000’li yıllardan sonra başlamıştır. Yolun başında sayılırız. Batman’da ulaşamadığımız kadın sayısı henüz bir hayli fazla.”
 
Panelist Anne Ludviksson, konuşmasına geçmeden önce, Gülistan Akel’in Başkanlık düzeyinde olmasının gurur verici olduğunu söyleyerek, Akel’e özel yapılmış bir kolye hediye etti. Eski Parlamenter Ludviksson Kadına Şiddette Sıfır Tolerans Politikalarını anlatırken, İsveç’te gelinen düzeyi takdir etmemek mümkün değildi. Anlatılanlar ülkemizle mukayese edildiğinde, daha çok yol kadememiz gerektiğini düşündürüyor. Kadın politikaları konusunda İsveç bizlere göre çok ileri bir düzeyde olmasına rağmen, kadına şiddeti sıfırlamak için büyük gayret sarf ediyor. Hatta bu çalışmaları diğer ülkelere de yaymaya çalışıyor.
 
Avrupa Parlamentosunun, ‘2020 Perspektifinde Türkiye’de Kadının Durumu’ konulu raporun ele alındığı panelden dikkat çekici başlıklara değinecek olursak;
 
Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verilerine göre, Türk Kadınlarının %39’u yaşamlarının bir noktasında şiddete maruz kaldığını vurgulamaktadır. Oysa her gün onlarca kadının şiddet görerek öldürüldüğü ülkemizde, bu rakamların gerçeği yansıtmadığını, masa başı bir bilgi olduğunu ve saha çalışmasından yoksun bir veri olduğuna dikkat çekti.
 
Toplumda eşitlik ile kadın ve erkek arasında eşitlik paralel düzeyde gitmeli. Kadınların Türkiye’de parlamentoyu temsil oranı %14 iken bu oran İsveç Parlamentosunda % 40’tır.
 
Kadın mücadelelerinden biri de kadın ve erkek arasında gelir düzeyini eşitlemek. Kadın açısından en önemli unsur, kadının kendine ait gelirinin olması. İsveç kadın politikaları gelir düzeyinin eşitliğinde çok iyi bir noktaya gelmiş.
 
İsveç yasaları, fuhuş yapan erkeğe para veya hapis cezası veriyor. Fuhuş yapan kadına ise eğitim veriliyor. Bedenini pazarlamasının sağlık açısından kendisine verdiği zarar anlatılıyor ve konuda bilgilendiriliyor. Genelevlerin fuhuşu özendirici olduğunu söyleyen Ludviksson, bunların kaldırılması gerektiğini belirtiyor.
 
Dokuz milyon bir nüfusa sahip olan İsveç de, 100’ün üzerinde kadın sığınma evi var ve bunu yetersiz buluyorlar. Oysa 70 milyona yakın bir nüfusa sahip olan ülkemizde ise bu rakam 65’tir. Şiddet kurbanı kadınlar için, 65 sığınma evinin yaklaşık 70 milyonluk nüfusun ihtiyaçlarını karşılamadığına, sığınma evlerinin kırsal ve kentsel alanlar arasında düzgün bir denge ile ülke çapına yayılması gerektiği üzerinde duruldu.
 
Kadınların işgücü piyasasına daha fazla katılımının sağlanması için, bir ulusal eylem planı tesis edilmeli. Kadın istihdamının artırılması için, eşit fırsat sunulmalı. Eşit işe eşit ücret ile daha iyi yaşam koşullarına ihtiyaç duyulduğu;
 
Doğum izni yasal hakkının süresinin uzatılmasını ve maddi olarak cezalandırılmaması, aksine ücret artışı yapılaması gerektiği vurgulandı.
 
Ana dilde eğitimin kadının bilinçlenmesi açısından önemli olduğunun altını çizen Ludviksson, ayrıca şiddet eğilimi olan erkeklerin tedavi edilmesi gerektiğini belirtti. Polis memurlarının, sağlık personellerinin, hâkimlerin, savcıların, dini personelin ve resmi makamlarda bulunan diğer kişilerin aile içi şiddet konusunda ileri düzeyde eğitim almaları gerektiğini belirten Eski Parlamenter Anne, “Bugün, bu salonda katılımcı olarak polis ve hâkimleri de görmek isterdim” dedi.
 
Yakın bir zamanda İsveç de “Ölümün Adı Kadın” konulu bir panel düzenleneceği ve şiddet gören 10 kadının yaşam hikâyesinin masaya yatırılacağı, Batman’dan da bir katılımcı bekledikleri dile getirildi.
 
Kadın eşitliği ve politikaları konusunda Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya, hatta sadece bu konuda değil, genel olarak “Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz” sözlerinin altını çizerek konuşan Anne Ludviksson’a katılmamak mümkün değil.