Değerli Okurlar, üç gündür geçmişte içme suyumuzda tespit edilen yüksek oranlı ‘Fenol’ maddesi ile ilgili yorum yapmaktayım. Bir yazı dizisi olarak takdirlerinize sunmak istediğim bu önemli sorunun basite alınmaması gerektiğini özellikle önemle belirtmek isterim…

Geçmişte ısrarla kamuoyunun gündemine taşıdığım ve çözümü için gayret gösterdiğim sorunla nasıl ilgilenilmediğini belgeleriyle birlikte ispat ediyorum. Uyarıları hiçe sayanlarla yargı yoluyla mücadeleden bile kaçınmadığımı keza gözler önüne serdim.

Yüksek oranlı fenol uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonuçlarının ne olduğunu da bilginize sunacağım. Zira kent içme suyunun fenol yüzünden yemeklerde dahi tüketilmemesi için Sağlık Bakanlığı’nın nasıl Batman’ın dönem Valiliğine uyarı yazısını gönderdiğinin belgesini de göstereceğim.

**

**

Sorun yerel basında da gündem olunca, dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, “İçme suyumuz kirli. İçme suyundaki fenol bizden kaynaklanmıyor” diye bir açıklama yapacaktı.

O açıklamanın yerel basında yer alması ardından şunları yazmıştım: ‘Belediye Başkanı sayın Hüseyin Kalkan’ın, açıklamalarının ardından yaşananlar gerçekten de düşündürücü. Kirliliğin kimden kaynaklandığı mı, yoksa çözüm için neler yapılmasını mı tartışmalıyız? Bir süredir kentin gündeminden inmeyen sorunlardan biri de içme suyundaki fenol. Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan’ın içme suyundaki kirliliğe dikkat çekmesiyle birlikte bir anda hazır suya rağbet arttı. Batman’da günde üç ton civarında hazır su satışı gerçekleşiyor. Bir dönemler bölgenin kaliteli içme suyunun elde edildiği Batman’da, kanserojen madde olan fenol’un suya karıştığı iddiaları bir anda hazır su satışlarında patlamaya yol açtı.

Ne demek yani? Halkımız, bu kentte yaşayan üç yüz bin insan, hazır paket su mu almalı? Kimin halkı bu yola itmeye hakkı var?

Batman içme suyundaki fenol sorununa bu şekilde mi çözüm getirilecek?

Hazır paket su alacak imkanım var. Ancak iki yüz bin insanın bu olanağının olmadığını biliyorum. O nedenle şebeke suyunu içmeye devam ediyorum.

Vicdanım kabul etmiyor. Batman’ın yoksul çocukları şebeke suyunu kullanmaya devam ederken, çocuklarımın eline pet şaşal sularını vermeyi içime sindiremiyorum…

Merak ediyorum, bu kentin yöneticileri hangi suyu kullanıyor? Hazır paket suları mı tüketiyorlar, yoksa kentin şebeke suyunu mu içiyorlar? Buna bir açıklık getirseler iyi olacak…

Batman içme suyuna ‘içilemez’ raporu verilinceye kadar bu tutumumu, yani kent şebeke suyunu içmeyi sürdürmeyi düşünüyorum. Ancak kurumların sağır sultanı oynamasını da kabul etmiyorum. Birileri halkın karşısına çıkıp, fenol ile ilgili neler yapılması gerektiğine açıklık getirmelidir.’

**

**

“EY UZAYLILAR, ZEHİRLENİYORUZ” DESEYDİM!..

Bu değerlendirmeyi yaptığımda henüz içme suyumuza ‘içilemez’ raporu verilmemişti. Yargı yolunun da işlevsiz kaldığını görünce yine eleştirilere başlayacaktım. Aşağıdaki eleştirilerim ve ifadelerim günümüz için de geçerlidir…

Zira üç gündür fenol ile ilgili yazı yazıyorum, halk sağlığından sorumlu yetkililerden çıt çıkmadı. Sorunun önemli olduğunu, su analizlerini düzenli yaptıklarını belirtebilirlerdi.

‘Bu köşede yıllardır içme suyundaki fenole dikkat çeker, uyarılarda bulunurum. Uzaylılara bile hitap etseydim, şimdiye kadar bir gelişme yaşanacaktı!..

Eğer belgesini açıklayarak, ‘Ey uzaylılar zehirleniyorsunuz” diye yazılar yazacak olsaydım, kimbilir belki bir Ufo aracını bile gönderip, ‘hele şunu bir dinleyelim’ diyeceklerdi…

Bizde ise yöneticiler sanki çok önemsiz şeylerden söz ediyormuşum gibi yıllardır sessizliği tercih ettiler…

Sessiz kalınmakla sorun geçiştirilseydi, bu metodu alkışlayacaktım. Ama görünen köy kılavuz istemiyor…

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Batman Valiliğine bir yazı yazıldı. Kentteki şebeke suyunun, yani evimizdeki musluklardan akan suyun içilmemesini istedi.

Sağlık Bakanı adına Genel Müdür Vekili imzasıyla Batman Valiliğini uyaran Dr. Seraceddin Çom, arıtma tesisi hizmete açılıncaya dek, kente verilen sudan kimsenin içmemesi ve yemek dahi yapmamasını isteyen yazısının ilgili paragrafına bakalım: “Bu süreç içerisinde şebeke sularının içme ve yemek yapma amacıyla kullanılmaması yönünde halkın etkin şekilde uyarılması ve bilgilendirilmesi, ilgi (b) yazımız ile istenen Belediyenin sorunu gidermeye yönelik alacağı düzeltici önlemlerin ivedilikle Bakanlığımıza bildirilmesi, kaynakta, depoda ve şebekenin uç noktalarında bahse konu parametrelerin aylık olarak izlenmesi hususlarında bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”

Evet, o yazıdan sonra dönemin yetkilileri görevlerini yapmayacaklardı. Bu gerçeği de şöyle eleştirmekten çekinmedim: ‘26 Mart 2009 tarih ve 120.01/9505 sayılı bu yazının üzerinden aylar geçiyor. Ancak sanki önemli bir durum yaşanmamış gibi sessizliğin tercih edildiğini görüyorum.’

Yazının Valiliğe ve Sağlık İl Müdürlüğü’ne ulaşmasından bir hafta sonra İl Hıfzıssıhha Kurulu toplanıp, yazıyı gündemine alacaktı. Bir Vali Yardımcımızın Başkanlığındaki toplantıya Kurul üyesi olarak Belediye Başkanı, İl Sağlık Müdürü, Bayındırlık ve İskan Müdürü, Tarım Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Çevre ve Orman Müdürü, Bölge Devlet Hastanesi Başhekimi, DSİ’den, Eczacılar Odası’ndan, 1 Nolu Sağlık Ocağından ve Sağlık İl Müdürlüğünden birer yetkilinin katıldığı Kurul, suların yeniden analizine karar vermiş.

Bakanlığın bahse konu yazısının ardından alınan su numuneleri Refik Saydam Araştırma Merkezi, TÜBİTAK ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi laboratuarlarına gönderilmiş.’

Görüldüğü gibi dört günlük yazıda süreci özetledim. Zamanında gereken tedbirlerin alınmaması nedeniyle kent sakinlerinin ne büyük belalarla karşılaştıkları gerçeğini gözler önüne serdim. İnşallah yarın ki yazımda fenol meselesi için günümüzde yapılması gerekenler üzerinde durup, yazı dizisini sonlandıracağım.

Devamı yarın