Batman şehir şebeke içme suyumuzun düzenli olarak akredite olmuş kuruluşlara gönderilerek yağ, fenol, arsenik vs cihetiyle analiz edilmesi, halk sağlığı açısından çok önemlidir.

İlgili kurumların bu konuda asla rehavete kapılmaması gerektiğine inanıyorum.

Toplumun sağlığına duyarlılığım nedeniyle yıllardır içme sularımızla ilgili yorumlar yapmaktayım. Duyarlılığım sadece yazılarımla sınırlı değildir.

Ayrıca çevreyi ve doğayı savunan bir aktivist olarak da mesele ile ilgiliyim…

Hele ‘Fenol’ cihetiyle hepimizin suyumuzun temizliği ile ilgili olmamız gerektiği görüşündeyim…

**

**

İki binli yıllardan itibaren şehir içme suyu şebekesinde fenol tespit edilmişti…

İki binli yılların başında Batman Çevre Gönüllüleri Derneği ve ayrıca bu köşenin Yazarı olarak Fenol konusuna yoğunlaşmış, ilgilileri hep uyarmıştık.

2004 yılından itibaren ise Batman Valiliği ve Batman Belediyesi resmi yazılarla uyarılmış, tedbirlerin alınması istenmişti.

Fenol için gereken tedbirler alınmadığından, çevre örgütünün bir yöneticisi olarak 11 Kasım 2008 tarihinde Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’na gidip, Batman Valiliği ve Batman Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulunmuştum…

Suç duyurumuza rağmen gereken tedbirler alınmayacaktı. Sağlık Bakanlığı tarafından 2009 yılında şehir şebekesi içme sularının yemeklerde dahi tüketilmemesi için halkın etkin şekilde uyarılmasını isteyen resmi yazı Batman’a gönderilecekti…

Mücadelemiz sonrasında 2011 yılında sularımızın içilebilir olduğuna dair analizlere ulaşacaktık…

**

**

Evet, içme suyumuzda tespit edilen yüksek oranlı Fenol ve yağ maddeleri nedeniyle duyarlılığımızın sürmesi gerektiğine inanıyorum.

Geçtiğimiz Şubat ayında İl Sağlık Müdürümüz Sayın Dr. Osman Sünger’i ziyaret ederek, Fenol ile ilgili bilgilendirme yapmış, sonrasında Batman Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Sayın Dr. Mehmet Uğur Karabat ile de görüşerek sorunun önemi konusunda uzlaşmıştık.

Konu ile ilgili bir de yorum yazmıştım.

http://www.batmancagdas.com/icme-sularimizin-takibi-makale,12525.html

Sonraki aylarda sularımızın Erzurum’da akredite olmuş bir laboratuara gönderildiğini, analiz sonuçlarının temiz olduğunu söz konusu sağlık yetkililerimizden alacaktım.

İçim rahat etse de fenol takibinin önemine inandığımdan bu konuda bir değerlendirme yapmak istiyorum. Su analiz sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerektiği görüşümde ısrarlıyım…

**

**

SU KAYNAKLARIMIZ TEHLİKEDE…

Değerli Okurlar, iki binli yılların başında çevredeki petrol sahalarında petrol kirliliği çok yoğundu. Derelerden adeta ham petrol ve atıklar akıyordu…

Özellikle Şelmo Sahası, kentimizin su kaynakları için bir tehdit unsuru idi. Çünkü su ihtiyacımız Batman Çayının yüzey sularından sağlanmaktadır.

Bu köşede 27 Mart 2008 tarihinde Fenol ile ilgili önemli uyarılarda bulunduğumu gözlemliyorum. O zamanlar İl İnsan Hakları Kurulu vardı. Bir Vali Yardımcısının başkanlığında ayda bir toplanan kurul önemli sorunların üzerine gidiyordu.

İl İnsan Hakları Kurulu’nun bir üyesi olarak sorunların takipçisiydim. Şehir içme suyunda fenol ve yağ tespit edilince, kurul sorunu gündemine alacaktı. Köşemde yaptığım değerlendirmede; “Gündeme gelen ve gazetemizde de haber konusu olan şehir içme suyu şebekesindeki ‘yağ’ ve ‘fenol’ maddeleri baş ağrıtacağa benzer!.. Eğer şehir içme suyu şebekesinden akan suda ‘yağ’ bulunuyor ve sınır değerlerinin üzerinde ‘fenol’ maddesine rastlanıyorsa, bu sorunu ‘es’ geçmek mümkün değildir… Sorumluluk bilinciyle hareket eden ve halk sağlığını savunan biri olarak bu meseleye duyarlılık göstermek zorundayım. Bu kentte yaşam süren insanlarımızın sağlığı her şeyin üzerindedir” diyerek, sorunun takipçisi olacağıma dair kamuoyuna söz verecektim.

**

**

2008 yılında kaleme aldığım yazıda, şu ifadelere yer vermiştim: “Fenol, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanserojen maddeler sınıfına alındı. Çok tehlikeli bir maddeyle karşı karşıyayız. AB'ye göre de fenol 'kanserojen ve mut ojen 3' kategorisinde. Araştırmalar sürüyor ancak hayvanlarda yapılan deneylerde, fenolün bir sonraki nesle de zarar veren 'mut ojen 3' özelliğinde olduğu belirlendi. Fenolü karbonik asit, monohidro benzer olarak isimlendiririz. Beyaz kristal halindedir ve suda çözülür. Parlayıcı ve patlayıcı özelliği de vardır. Yanarak havaya karışabilir. Isı, ateş ve kıvılcımla parlama ortaya çıkar. İnsanlara ve hayvanlara zarar veren bir madde. Solunum, sindirim ve deri yoluyla insan vücuduna alınır. Fenol, en büyük zararı ise akciğer ve sinir sistemine veriyor. Yağmurlarla fenol içme suyuna karışabilir.’

Dün Yazı İşleri Müdürümüz sayın Arif Arslan da köşesinde bu önemli soruna dikkat çekti. Geçen günlerde yayımlanan haberin bir bölümüne bakalım: ‘İl Sağlık İl Müdürlüğü’nün bir süre önce kentin üç ayrı bölgesinden aldığı numunelerde yağ ve fenol maddesinin bulunduğu iddiası, İnsan Hakları Kurulu’nda da gündeme geldi. İçme suyunun kirlendiği şeklindeki iddialara açıklık getiren BASKİ Müdürü Ahmet Bozan, ‘Bu veriler sağlıklı değil. Biz de yakında kentin dört bir yanından alacağımız numuneleri Ankara’daki Refik Saydam Araştırma Merkezi’ne göndereceğiz. Yeni raporu da yakın bir sürede İnsan Hakları Kurulu’na ileteceğiz’ dedi. Son aylarda içme suyunun kirlendiği şeklindeki iddialar üzerine üç ayrı yerde içme suyu numunelerini alan İl Sağlık Müdürlüğü’nün raporu, İnsan Hakları Kurulu’nda da tartışma konusu oldu.”

On yıl önce bu köşede fenol sorununun üzerine gittiğim, yukarıdaki ifadelerimden anlaşılmıştır. Halbuki onun öncesinde de en az beş yıl Fenol gerçeğine dikkat çekiyordum.

Dönemin Belediye yetkililerinin yaptığı tehlikenin olmadığına dair açıklamalarını ciddiye bile almıyordum. Çünkü sorun gözler önünde idi. Çevreci dostum Sayın Recep Kavuş ile sayısız kez petrol sahalarındaki kirliliği görüntüleyip, kamuoyunun gündemine taşıyorduk…

Devamı yarın