Irak ve Suriyede meydana gelen çatışmalardan ortaya çıkan çeteci anlayış ve elemanları Kürtlere yönelik saldırıları çerçevesinde Şengal’i de işgal ettiler.

Şengal ve civarı Ezidilik inancının yaşatıldığı kale ve merkez. Bu bölgede yaşayan ve Ezidi inancına sahip Kürt etkin yapısına mensup insanların kendilerine özel bir yaşam tarzları bulunmaktadır. Bu yazıda değinmek istediğimiz konu elbette Ezidilerin toplumsal ve dini yaşam tarzı değil Avrupa’ya göç etme çaba ve isteklerinin değerlendirilmesi ve sorunlarının çözümü noktasında bazı değerlendirmelerde bulunmaktadır.

Öncelikle şu durum tespitini yapmak önemli. DAIŞ çetecilerinin Şengal bölgesine yaptıkları saldırılar sırasında binlerce Ezidi insanımız öldürüldü. Malları talan edildi gasp edildi. Bu yetmedi kadınları ellerinden alındı. Kız ve kadınları pazarlarda bir sigara paketi fiyatına satılığa çıkarıldı. Kaçabilenler dağ başlarında susuzluk ve açlıktan kurda kuşa yem oldular. Halen dağ başlarında kamplarda yaşamlarını sürdürmek zorunda olan onbinlerce insan var. Bu vahşetten kaçabilenler ise sığındıkları alanlarda yaşama tutunmaya çabaladı, çabalamaya devam ediyor.

İnsanların bu gerçekleri görmemesi insanlıkla bir bağının olmamaları anlamına geliyor. Bu nedenle herkes elinden gelen çabayı göstermek zorunda ve yardımlaşmayı sağlamak durumundadır.

Bu vahşetten kaçan Ezidilerin bir bölümü de ilimize geldi. Belediye öncülüğünde ilin imkânları kullanılarak bir kamp oluşturuldu ve yedi yüzden fazla insan bu kampa yerleştirildi. Bu insanlar atalarının yaşam alanındaki bu kampta halen barınma ve beslenme ihtiyacını giderebiliyor. Uğurca (Korıx) kampında bulunan ezidilerin ihtiyaçlarının sağlanması noktasında çabalar bütün hassasiyetiyle sürdürülüyor.

Ancak kamplarda kalan Ezidiler son olarak aldıkları karar gereği Avrupa’ya gitme çabalarını hızlandırdılar. Bu amaçla Siirt ve Diyarbakır merkezli toplanmalar gelişti ve arabalara binen binlerce Ezidi Avrupa’ya göçme hayaliyle yollara düştü. Kapıkule kapısına kadar giden bu göçmenlere burada kapıların kapalı olduğu geçişlerine izin verilmeyeceği, Avrupalıların göçmen kabul etmek istemedikleri açık bir şekilde ifade edildi ve geri gönderildiler. Yanı Avrupa ülkeleri bu insanları kabul etmedi.

Herkesin dünyanın en iyi koşullarında yaşama hakkının var olduğunu elbette kabul ediyoruz ve istiyoruz. Ancak evdeki hesabın çarşıya uymadığını da bilmek gerekiyor. Ezidi insanlarımız başta olmak üzere herkes şunu çok iyi bilmelidir ki her ülke herkesi kabul etmiyor ve barındırmıyor. İster etnik yapıdaki birliktelikten doğsun, ister komşuluk ilişkilerinden olsun, ister yaşanan insanlık dramının sonuçlarının etkisinden olsun sınır ülkelerinde ve Kürtlerin yaşam bölgelerinde görülen kabuller başka taraflarda kabul görmüyor. Bunun bilinmesinde fayda var.

Ezidiler Kürtlerin yaşam alanlarında elbette barınma ve destek görme konusunda sıkıntı yaşamayacaklardır. Çünkü örgütlü bir toplum var ve gerekli hassasiyetler gösteriliyor. Ancak kendilerinin de artık gelecekleri konusunda bir karar vermeleri gerekiyor. Eğer hayal ettikleri gibi Avrupa rüyası ile yaşamaya devam edeceklerse kapıkule kapısındaki örnek gerçekleri ortaya koymaya yetmektedir. Kaldı ki Avrupa’ya geçmek sorunları çözmüyor. Avrupa’ya göçen insanların büyük bölümü pişmanlıklarını ifade etmektedir. Çünkü oraya gitseniz bile sonuçta eğer bir iş bulunabilirse çalışma zorundasınız.

Bunun dışında iki alternatif daha bulunmaktadır. Birincisi güvenliği sağlanmış olan yaşam alanlarına geri dönmek.

İkincisi bulundukları alanlarda yaşama entegre olmak.

Şengal bölgesinde çatışmalar devam ediyor. Orada çetelere karşı silahlı mücadele veriliyor. Buna karşılık birçok alanında kurtarıldığını ve insanların buralarda rahat yaşayabildiklerini biliyoruz. Kaldı ki göç etmiş olan ezidilerin tamamı çatışmalı bölgeden gelen insanlar değil. İsterlerse yaşam alanlarına hiç sorun yaşamadan geçme koşulları var.

Buna rağmen geri dönmek istemiyorlarsa da bunu anlayışla kabul etmemiz gerekiyor. Ancak bu durumda kamplardaki sıkıntılı yaşamdan kurtulmak için bir çaba içerisine girmeleri gerekiyor ve toplumsal yaşamla kaynaşmaları gerekiyor. Bunun için de artık kamplarda yatma ve boşa zaman geçirme yerine çalışma yaşamına katılmaları gerekiyor. Mesela ilimizdeki kampın bulunduğu alan zaten ezidilerin eskiden de yaşadıkları bir alan. Halen o köyde ezidiler bulunmakta. Avrupaya göç eden ve şimdilerde geri döneceğiz diye arazi davaları açan ezidiler var. Hatta bunlara ait binlerce dönümlük tapulu araziler var. Kendi aralarında yardımlaşarak tapulu arazilerini işleyerek geçimlerini sağlayabilirler ve yerleşik hayata geçebilirler. Üstelik Ezidi insanlarımız artık sahipsizlik iddiasında da bulunamazlar çünkü ilimizin birinci sırasından seçilen milletvekili kendi çocukları. Hem de Avrupa’yı ve Avrupa siyasetini bırakıp bölgeye gelip insanlarımızın mücadelesine katkı sunan birisi. Kendisi ile bağlantı kurup görüşlerini alırlarsa faydalı kararla vermeleri daha yerinde olacaktır.

Bu nedenle sonuç olarak Ezidi insanlarımıza bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Avrupa hayalleri güzel görünebilir ancak bu hayallerin gerçekleşmesini beklemek yerine ya bulundukları alanda ya da kendi öz topraklarında yeni yaşam modelleri üzerinde kafa yorarlarsa daha gerçekçi sonuçlara ulaşabilirler. Çünkü onlar kendi topraklarında göçmen değil ev sahibidirler ve kendilerini öyle görmeye başlarlarsa daha sağlıklı olur.