Günlük yazılarımda hayatımızı ilgilendiren pek çok konuda değerlendirmeler yaptığımı biliyorsunuz.

Sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim, çevre, doğa, hayvancılık vb gibi konularda yaptığım değerlendirmelerde tespit ve çözüm önerileri sunmaktayım.

Her konuda uzman mıyım?

Hayır. Hiçbir zaman böyle bir iddiam olmadı.

Ancak elinde kalem tutan ve bu köşeden topluma hitap eden biri olarak halkın gören gözü, işiten kulağı ve konuşan sesi olma gibi bir sorumluluğumun olduğuna inanıyorum…

O nedenle toplumumuzu ilgilendiren her konuyla ilgili değerlendirmeler yapmak zorunda kalıyorsunuz.

Sorumlu gazetecilik de bunu gerektirir.

Bir yerde halkın gönüllü avukatısınız…

Halktan herhangi bir ücret almadan sıkıntılarının üzerine gitmeniz, sorumluluğunuzu arttırdığı gibi, birçok riski de göze almanız gerekiyor. Sorumluluk bilinciyle gazetecilik görevinizi yaptığınızda, rahatsız edeceğiniz çevrelerden tehditler almanız mümkündür.

Bazen kamu ile ilgili eleştirilerinizden dolayı hakkınızda davalar açılabilir, kimi yöneticilerin tahammülsüzlüğüyle karşılaşabilirsiniz…

Evet, bütün bunları göze alarak elimde kalem yaklaşık otuz yıldır aralıksız günlük yazı yazıyorum. Yukarıda özetlediğim gerekçelerden dolayı her konuda tarafıma bilgiler, veriler, duyumlar, şikayetler, eleştiriler, övgüler, öneriler, çözümler, serzenişler ve bazen tepkiler geliyor…

Eleştirilere her zaman saygılıyım. Hayatımdaki en temel ilkem dürüstlük, herkesin hakkına ve hukukuna saygıdır.

İnandığım yüce değerler, ahlaki düşüncem ve vicdanım benim için en önemli ölçütlerdir. Bunu özellikle ifade ettikten sonra sadede geleyim.

Her konudaki duyarlılığımı bilen okurlarım, bana çeşitli öneriler de sunuyorlar. Bu önerilerden birisi, maddi durumlarının düşüklüğü nedeniyle evlenemeyen gençler meselesidir…

Gerçekten de maddi imkansızlıklardan dolayı evlenemeyen gençlerin meselesi çok önemli, çok mühim ve çok vahimdir…

Maddi imkansızlıklardan dolayı evlenmeye güç getiremeyen gençler meselesinin ailevi, sosyal, kültürel, psikolojik, ekonomik ve toplumsal boyutlarının olduğu gerçeğine inanıyorum…

Neden mi?

Çünkü ülkemizde milyonlarca genç, hayat şartlarından dolayı evlenemiyor…

Milyonlarca genç, yüz binlerce ailede sıkıntı demektir…

Her şeyden önce işsizlik faktörü karşımıza çıkıyor. İşsizlik göstergeleri hiç de iyi değildir. İş bulamayan gençler nasıl evlenip, yuva kursunlar?

Yine buldukları işlerde uygulanan düşük ücretler önemli bir handikaptır. Gençler asgari ücretle nasıl aile geçindirsinler?

Toplumun kötü gelenekleri, istenen başlık parası ve düğün masrafları, gençlerin yeni bir yuva kurmalarının önündeki en önemli engellerdir…

Aileler, sanki hayat çok kolaymış gibi altın takılar, ziynet eşyaları, tam teşekküllü yatak odaları istiyorlar…

Hele evlilik için şart koşulan yeni eşyalı daireler gençlerin psikolojisini sarsmaktadır. Herkesin ev alma imkanı olmadığı gibi, yüksek kiralar en önemli sıkıntıdır. Aile içi huzursuzluklar, bunalımların en büyük nedenlerini özetle ifade ettim.

YAPICI ELEŞTİRİLERE VERİLECEK CEVAPLAR…

Çok açık ve dobra dobra ifade edeyim; en büyük vebal ülkeyi idare edenlerindir…

Hükümet yetkililerinin, maddi imkansızlıklardan dolayı evlenemeyen gençler meselesi için rahat uyumamaları gerektiğine inanıyorum…

Neden mi?

Burada yapıcı, aslında yol gösterici eleştiriler yapacağım. Bu eleştirilere hangi cevaplar verilebilir diye de sorular soracağım…

Ülkenin pek çok meselesine kafa yoran hükümet yetkilileri, bu kadar önemli bir mesele için ne gibi çalışmalar yapmışlar diye sormak istersem, bana/bize hangi çalışmalarını gösterecekler?

Evet, ülkeyi idare edenler ulaşımda önemli çalışmalar yapmış, otobanları hizmete sokmuşlar. Ülkenin her coğrafyasında bölünmüş yollarla trafik kazalarındaki ölüm oranını hayli düşürmüşler, halkı rahata kavuşturmuşlar. Bu bir gerçek..

Eskiden şehirlerarası yollarda çile çeken insanlardık. Şimdi otobanlarda seyahat ediyor, uçaklarla ucuz ulaşımın keyfini yaşıyoruz.

Evet, sağlıkta önemli mesafeler kat eden bir hükümet gerçekliği var. Sayısız yeni hastaneler inşa edilip, hizmete sokuluyor.

Eğitimdeki hamleleri göz ardı edemem. Yıllar önce bu köşede bir eğitim yuvasının yıllarca süren inşaat eleştirilerini yapıyordum. Şimdilerde sayısız eğitim yuvası mükemmel bir şekilde bütün alt ve üst yapısıyla, laboratuarı, konferans salonları, müştemilatıyla kısa zamanda hizmete sokuluyor. Bunun gibi nice hizmetleri sıralayabilirim.

Ancak hükümetin doğrudan evlenemeyen gençlere yönelik çalışmalarını göremiyorum. Yüzbinlerce ailenin huzurunu bozan, milyonlarca evlenemeyen gençler için çareler üretmek ülkeyi idare edenlerin görevidir. Ülke genelinde en az üç çocuk kampanyalarını yürüten siyasi iktidarın, maddi imkansızlıklardan dolayı evlenemeyen gençler için de özel çalışmalarının olması gerektiğine inanıyorum.

Sık sık çalıştaylar düzenleyerek toplumu, aileleri bilinçlendirmeleri gerekiyor…

Adil bir gelir dağılımı için atılması gereken adımlar hızlıca atılmalı, varlıklı zengin insanlarımızın duyarlılığı istenmelidir. Sürekli çalıştaylar, paneller, sempozyumlar düzenleyerek, anne ve babalar, genç kızlar bilinçlendirilmeli, toplumu dejenere eden, gençlerin psikolojisini bozan bazı kötü örf, adet ve gelenekler üzerinde durulmalıdır.

Evlenemeyen, mutlu olamayan milyonlarca gencin toplumsal ve sosyal barış boyutlarının ve en önemlisi veballerinin olduğunu unutmamalıyız. Gençlerimiz için tavsiyelere yer kalmadı, onları en azından daha çok çalışmaya, zorluklar karşısında sabırlı olmaya davet ediyorum. Bilgisayarın başında oturarak, hiçbir hazırlık yapmadan sadece yaklaşık bir saatte bu düşüncelerimi yazıya döktüysem, sizler daha da zenginleştirerek bu meseleye katkı sunabilirsiniz. Yanlışım varsa eleştirilere açığım, vesselam.

(Çok sayıda genç okurumun talebi üzerine; bu yazı bir tekrardır. Özellikle varlıklı insanlara bir çağrıdır. Bazıları sıkıntılar içerisinde debelenirken, bazılarının servetle oynayıp, lüks yaşam sürmeleri düşündürücüdür. Bize verilen dünya malı emanettir, keyif çatmamız için değildir.)